NASIL YAŞAMALI (30.BÖLÜM)
Risk Göze Alınmadan Zafer Kazanılamaz;
Tüm bunları çok sığ bir şekilde değerlendirmeniz bir kavrayış noksanlığı ile izah edilebilir. Bunu hızla gidermelisiniz. Fethedilecek büyük bir dünya var. Tabulardan uzak durun. Ben açık saçık ilişki kurun demiyorum. Bundan nefret ederim, seviyeye çok dikkat ederim. Bana göre kadınla hareket etmek, artistik bir düzeyde sürekli gelişmelidir. En güzel konuşmalar, en güzel ilişkiler, en güzel sözler bu ilişki sahasında dile getirilmelidir. Önemli bir yaklaşım. Çokları bunu oldukça gizli yapar. “Özel ilişki alanıdır” der. Ben biraz tersini söylüyorum; mümkünse bunu biraz açığa vurun.
Dedim ya, ulusal düzeye yayın. Güzellik ve sevgi bütün halk için gereklidir; ona mal etmeye çalışın. Sizin tehlikeli ilişki olarak gördüğünüz şeyler biraz buna benzer yaklaşımlardır. Tabii cesaretiniz yok bu konuda. Biz de bir ulusal düzeye hitap ettiğimiz için biraz cesur olacağız. Risk göze alınmadan zafer kazanılamaz. Ben bol bol aşk denemesi yapın demiyorum, bol bol ilişki kurun ve yıkın da demiyorum. Benim dediğim şu: İlkeli olduğunuz kadar, pratikte de zengin ve üretken olmaya çalışın. Kendinizi eğitin, yoldaşlarınızı eğitin. Birisi size gerçek sevgi olayını mı düzenliyor, müthiş cevaplarınız olmalıdır. Ucuz yaklaşımlar içine girmeyin. Buna verilecek çok anlamlı cevaplar vardır.
Mesela beni çok seviyorsunuz, halk da beni seviyor, değil mi! Çok acımasız görevler önünüze koyuyorum. Sevginin karşılığı savaştır, diyorum, iyi anlayın. Düşündürüyorum bütün bir ulusu. Yüzlerce kadını düşündürüyorum ve özgür kadın biraz böyle ortaya çıkıyor. Tabii bizim ilişki düzeyimizi kavramayan birçok öğe vardır (kontrgerillacılar benim hakkımda kitap da yazmışlar). Sık sık örnek veriyorum: Fatma (Kesire Yıldırım) öğesi, kadınlığını en süzülmüş, merkantilist (hep almayı esas alan iktisat öğretisi) dönemin ticareti gibi, en gelişmiş bir tüccar, tefeci anlayışıyla bir verirken bin almaya çalışan kandırmacı bir tarzda kullanıyordu.
Cinselliğini, kadınlığını, gücünü, sosyalliğini, hatta siyasallığını partimize katmaya çalışırken ve sözüm ona benimle paylaşmaya karar vermeye çalışırken bir baktım ki, deveyi havuduyla (semeriyle) yükleyecek. Bana dayanarak bütün partiyi teslim alacak ve beni de kendisine sadık bir erkek durumuna getirecekti. Nasıl anladım bunu? Dayatılan bu anlayışı gördüğümde, amansız darbeyle çoğu erkeğimizin yaptığı gibi onu lime lime etmedim. Benim sonuç alıcı tarzım vardır ve ona göre yüklendim. Bu, benim için büyük bir mücadele olayı olmalıydı; öyle yaptım. Ne gördük biz burada? Düzenden verili ilişkinin karşılığı çok olabilir. Buradan yararlanabilirsin, ama o da bütün gücünü yutabilir.
Partiye güç katmak adına partiyi tasfiye edebilirdi. Birey olarak da kendini güçlendirmek istedi. Doğru tutum içinde olmazsan, yerle bir olursun. Tabii inkârcı davranmıyoruz. Üst tabakadan da değerli devrimciler çıkabilir, fakat istisnadır bu. Yaşanan bu deneyimden sonuç çıkarmak gerekir. İlişkide özgürlüğü esas almak için bin bir çeşit düşündüm. Bir kişi bir diğer kişiyle ilişkiye geçerken neyi almalı, neyi vermelidir? Eşitçe, özgürce yaklaşım nasıl olmalıdır? Bu büyük deneyimi biz başarıyla atlatmasaydık, bugünkü sağlam çerçeveyi sunmamız mümkün değildi. Bu hemen herkes için az çok geçerlidir. Ama eminim ki herhangi başka birisi benim yerimde olsaydı, ya 24 saat içinde kavga eder, onun sonuçlarını yaşardı ya da uydusu olurdu. Aslında bu ulusal düzeyde genelleştirilmesi gereken bir ilişkidir.
Çünkü herkesin az çok buna benzer sorunları var. Bu deneyimden şunu çıkardım: Cinsellik nedir, bununla nasıl oynanıyor; farklı sınıflardan olmak nedir, bu nasıl alınıyor satılıyor, güç alıp verme ilişkisi nedir? Bir de yoldaşlık sonucunu çıkardık; gerçek yoldaşlık nedir sorusunun cevabında yoğunlaştık. Yoldaşlık üzerine oldukça değerlendirmeler geliştirdik. Birçok teorik değerlendirmeyi hayatın içinden çıkardım. Amansız bir temelde örgüt içi savaşım vardı. Gerilla vardı, bir de bu sahadaki savaş vardı. Dile kolay; ben burada başka bir yaşama girmedim.
Hayır, yaşamımda bütünüyle savaşı genelleştirdim ve bütün kadınlara mal ettim. O öyle bütün kadınları boğmaya çalışırken, ben bütün kadınları ayağa kaldırmak istiyordum. İşte çözüm.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER