NASIL YAŞAMALI? II CİLT -163.BÖLÜM
Düşmanım Bile Sen Çok Kötü Savaşıyorsun Diyemez
Cüceleşen bebek konumunuz, ihtiyarlaşma, kemikleşme durumlarınız, canlanan ihtiyarın da çok gerisinde. Bize bakarak anlamanız zor değil. Yine kendimizi ahım-şahım beğenmiyoruz, ama şu anda iş yapabilen bir kişi durumundayız. Hemen herkesle, her türlü iletişime, her türlü sorunu çözmeye gelebiliriz. Tabii, biz bir halkın devrimini esas alıyoruz, bu bir insan devrimidir. Ona ilişkin kim ne istiyorsa ben varım. Yeter ki insanlık adına olsun, bütün dünya örgütüne varım. Yeşiller örgütünden tutun komünist örgüte kadar, hepsinin ölçülerine kendimi az çok hazırlamışım. Savaş örgütünden tutun barış örgütüne kadar, yeter ki amacı olumlu olsun, varım. Kişiliğim uygun ve hazırım.
Fakat sizler kendiniz için böyle söyleyemezsiniz. Bir de tarzı, temposu var. Militanlıkta bu çok önemli. Tarz, tempo, biçim; bütün bunlarda da çok kusursuzum demeyeceğim ama yaşanabilir, savaşabilir bir durumdayım. Çünkü kendimi hazırlıyorum. Saygılı olmak biraz da budur. Düşmanım bile “sen çok kötü savaşıyorsun” diyemez. Bunlar önemli. Önderlik diyorsunuz, bazen kendinize yakıştırıyorsunuz, ama önderlik bütün bu hususlarda gözetime ve bir ölçüye sahip olmak zorundadır. Değil benim bu kadar eleştirilerim, bana sıradan bir eleştiriniz olsun, kendimi lime lime ederim, dönüştürürüm. Bir insanın doğal sınırları vardır, kimse bana “sen neden gökyüzüne uçamıyorsun”, “neden birdenbire cenneti yaratamadın” diyemez diyemiyor da. Tüm bunlar doğa üstü kavramlardır ve mümkün de değildir. İnsanlığın onurlu temelde gelişebileceği ne varsa milim milim göstermeye hazırız, gösteriyoruz da. Saygı nedir, onu anlatmak için de söylüyorum. Bir insana nasılsın demek, yaşama saygıdır. Bunun için bir kişi kendini nasıl hazır tutar? Bir dostun, hatta bir çocuğun karşısına çıkarken iliklerime kadar sarsılırım. Sanıyorsunuz ki, ben çok doğal olarak kendiliğinden böyleyim. Hayır! Bendeki büyük bir terbiye, disiplindir.
Çünkü bana göre bir militan her şeyden önce böyle olmak zorundadır. Saflarımıza bakın, kendini dayatan dayatana; her türlü yüreği çiğneme, kurallarla oynama zor bela geliştirdiğimiz yoldaşlık ölçülerini bozma var. Neymiş, “hızla iktidara ulaşacağım” hızla iktidarı ele geçirdi mi ne yapacak, kendini tatmin edecek. Tek kelimeyle bu terbiyesizliktir. Bizim gerçeğimize baktığımızda bu terbiyesizliğe nasıl cesaret ediyorlar? Daha da açabiliriz; kitaplardan, askeri, siyasi derslerden anlamıyorsanız, bir çocuğun sosyal terbiyesine, yani biraz da benim kendimi terbiye etme tarzıma bakın. Günlük olarak canlı bir kobay durumundayım. Kendimi adeta böyle işletiyorum, bir deneme aracı durumuna indirgiyorum. Sadece böyle değilim, ihtiyacınız kadar kendimi deney aracına dönüştürüyorum. Her birinizle karşılaştığımda kendimi bir deneme aracı yapmışım, bu benim öğretme özelliğimdir. Dönüştürme çabalarımın gelişmiş biçimidir. Siz bunlara tenezzül bile etmiyorsunuz. İnsanlara yaklaşımınızda burnunuzdan kıl almak bile mümkün değil. Ama ben kendimi birdenbire bir köprü yapabilirim, büyük bir hizmetkâr, bir çalışan durumuna getirebilirim. Etkilemek, dönüştürmek için kendimi inanılmaz esnekliğe tabi tutabilirim. Ben gücümü buradan alıyorum.
Neden ve nasıl sizi etkiliyorum? Bu halkı nasıl sarsıyorum? Hiç incelediniz mi? Kendiliğinden mi oluyor? Binlerce yıldır neden biri çıkmadı? Benim param-pulum yoktu, kimse bana öyle fazla destek de sunmadı, büyük oranda kendi yeteneklerimi açığa çıkartarak yaptım. Öyle ahım şahım bir kişilik olmadığımı da ortaya koydum, hiç kimseden üstün yanlarım yoktu. Avantajlı bir aile gerçeğim de yoktu, tam tersine en iddiasız, en silik, problemli bir aile konumundaydım. Ama kendimi terbiye ettim. Terbiye çok önemli. Öğretmenlerimle ilk karşılaşmamdan bahsettim, ilkokul öğretmenimin yanına ilk gittiğimde doğru dürüst birkaç kelime Türkçe bilmediğim halde bir nolu öğrencisi oldum. Onların da sevgisi vardı ve düşmanlarımın da tepkisi at başı gelişiyordu. İnsan kendini terbiye etmeyi çok iyi bilmeli. Etkilemenin en temel yönü kendini disipline ve terbiye etmesidir. Hepinizin bir tarzı var. Bu tarz bir şeye egemen olabilir mi? Çok etkili olmak istiyorsunuz.
PKK içinde büyük bastırma, kendini dayatmalar var. Bunların hiçbiri yüz bulmuş mudur? Bulmamıştır. Çünkü bizim gerçeğimize yanlışa dayanarak böyle etkili olunamaz. Büyük terbiyesizliği dayatarak kimse bir şey yapamaz, elde edemez. Israr edenler, kendini çok yönlü maskeleyerek, tanınmaz hale getirerek dayatmak isteyenler var, ama beceremezler. Çünkü toplum bunlarla dolu. Parti bunu ortaya çıkarır. Kaldı ki, bu da yetmez, büyük esneklik ve bir insanı etkileyecek ne varsa, onu kendinde bulup çıkarmak, bütün gücünü buna göre ayarlamak gerekiyor. Bu olmayınca insan hem üzülüyor hem öfkeleniyor. Acaba neden böyle yapamadınız? O kadar yaşlı başlı, çok çalışmış, yorulmuş da değilsiniz ama hiç yapamıyorsunuz. Bir dil bilginizi, bir ruhi, fiziki, mantık gücünüzü insanlığın hizmetinde ne kadar kullanıyorsunuz? Güzel bir ifadeniz ne kadar var? Hiç dilinizi incelediniz mi? İnsan ilişkilerinde ne kadar etki, tepki uyandırıyorsunuz, bunu hiç vicdanınıza sordunuz mu? Ağzınızdan çıkan zehir-zemberek midir, yoksa tatlı-şerbet midir? Bunu hiç incelediniz mi? Çevrenizi günlük olarak ne kadar rahatlatıyorsunuz ne kadar zora sokuyorsunuz? Hiç böyle sorunlarınız var mı? Bunlar en hayati sorunlardır. Yoldaşı bir kelimeyle bile zora sokmak bana ıstırap verir veya onun sağlıksız bir davranışı beni küplere bindirir. Sizin böyle bir yaşam hikâyeniz var mı veya bunu gözeterek yaşıyor musunuz? Şimdi biz bir ulusu, hatta bir insanlığı etkilemeye çalışıyoruz. Siz küçük bir topluluğu böyle ele almaya, hatta günlük ilişkilerinizi böyle özenle beslemeye çalışıyor musunuz? Bu durumlarınıza hayret ediyorum. Sanki sorunlara böyle yaklaşma gereğiniz hiç yokmuş gibi sorumsuz, ilgisiz, hesapsız bir yaşamın içinde gidiyorsunuz. Çok kötü. Bu yaşamdan sağlam kişilik çıkmaz. Nasıl cesaret ettiniz bu yaşama, hâlâ bunu anlamaya çalışıyorum.
Aslında o kadar kötü değilsiniz, ama yaşam havasına yenik düşmüşsünüz. Gericiliğe epey yenik düştüğünüz yönler var. Tabii sizinle uğraşmamızın en temel nedeni bu. Size göre bunlar kaderdir, doğaldır, ama bana göre felaket, yerle bir edilmesi gereken yanlardır. Size göre çirkinlik normaldir, ama bana göre anında yerle bir edilmesi gereken bir durumdur. Size göre saygıya, sevgiye de fazla şans tanımaya gerek yoktur. Zaten düşmanın dayattığı ne kadar saygısızlık, sevgisizlik varsa hepsi kişilik özelliğidir ve bunları birbirinize amansız uygularsınız.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER