SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -356.BÖLÜM
Şüphesiz Urfa’nın önemli ekonomik, sosyal ve kültürel sorunları vardır. Yapılacak sınırlı yatırımlarla büyük gelişmeler sağlayacağı da doğrudur. Fakat sorunun can alıcı özü, bu konulardan kaynaklanmamaktadır. Esas sorun, ideolojik alanla ilgilidir. Zihniyet yapısında tüm ülkeyi etkileyen en derin tutuculuk özellikleri hakimdir. Bu anlamda sadece feodal tutuculuğu değil, tüm yüzyılların egemen güçlerinden miras alınmış tutuculuğunu sürdürmekte ve etrafa yaymaktadır. İdeolojik ve siyaset anlayışı olarak, laik ve demokratik cumhuriyete kapalıdır. Bu zihniyet ve siyasi anlayış aşılmadan, GAP etrafında daha da gelişmiş bir tutuculuk ortaya çıkar.
Bunun doğuracağı sonuçlar, PKK örneğinden daha az önemli olmayacaktır. Öncelikle ideolojik kimlik savaşımı yürütülmelidir. Zihniyet devrimi en başta gelen görev olmalıdır. Bunun önemi, töre cinayetlerinde açığa çıkmaktadır. Bir kadının en doğal hakkı olması gereken davranışı, ailece ölümle kararlaştırılıyorsa, orada çok tehlikeli bir durum var demektir. Sadece özgürlükten ve yaşam hakkından yoksunluk açısından değil, tüm topluma yaydığı ağır tutucu iklim nedeniyle, bölgenin potansiyelini hayata geçirmekten alıkoyuyor. Dağdaki binlerce eşkıyadan daha tehlikeli bir durumda bırakıyor. Tutuculuk bu gücünü şüphesiz binlerce yıl süren egemen ve sömürücü sınıf gerçeğinden alıyor. Yeni gelişecek kapitalist ilişkiler, çözme etkisi yaratmaktan çok, daha da pekiştirme temelinde kullanılacaktır. Bu yönlü tarihsel tecrübe büyük güç veriyor. Bölgeye ideolojik düzeyde yapılacak müdahale, demokratik ölçüler içinde olmalı, bölge bir nevi rönesanstan geçirilmelidir. Urfa için hiçbir şey demokratikleşmeden daha değerli değildir.
GAP kadar bir demokratikleştirme projesine ihtiyaç vardır. Bunun ne eski toplumdan gelişecek bir halk hareketiyle, ne de devletten gelişecek müdahalelerle yürütülemeyeceği öncelikle bilinmelidir. Devlet ve toplum şüphesiz boş durmayacaklar, gelişmelerdeki rollerini oynayacaklardır. Ama en gerekli olan, kapsamlı bir sivil toplum projesidir. Devlet ve toplum karşısında, ama çatışmadan, imkan olursa yardımlaşarak, özgürce geliştirilecek sivil toplum kuruluşları, demokratik devrim rolünü başarıyla yerine getirebilirler. Her alanda ve ihtiyaca göre kurulmuş sivil toplum örgütleri tutucu zihniyeti kıracaktır. Bu başarıldığında, özgürlüğe en çok susamış beyinlerin aydınlık hareketi büyük ivme kazanacaktır.
Aslında bölge halkının zihniyet yapısındaki güçlü anaerkil düzenden kalma özellikler ve peygamber kültüründen kalma kutsallıklar demokratikleşmenin çağdaş ölçüleriyle birleştirilirse, tam bir aydınlanma devrimi gerçekleşir. Bu birleştirme ahlakı da etkileyeceğinden, özgür davranış gücüne atılım şansını verecektir. Bunun için yeterli ve doğru tarih bilinci, bilimsellik, diyalektik felsefe ve bireysellik konusunda eğitim büyük önem taşımaktadır. Eğitim amaçlı birçok dernekleşme kurulmalıdır. Halk için sanat konusunda da bir hamle gereklidir. Mevcut sanatın yozlaştırıcı ve uyuşturucu etkisi kırılmadan, zihnin ve ruhun özgürleşmesi ve aydınlanması mümkün olamaz. Yöre tarihi, sanatın ve toplumun tüm alt ve üst yapıları konusunda bir tartışmada epey yararlı sonuçlar verir. Zihniyet konusunda, aslında yenilenmiş bir İbrahimi hamleye ihtiyaç vardır. Şimdiki putlar daha çoktur ve daha sıkı oturtulmuşlardır. Kafaları ve yürekleri felç etmişlerdir.
Dolayısıyla Hz. İbrahim kişiliğiyle baltayı (manevi, düşünsel) güçlü vurmalıyız. Gerçek din saygısı ve kutsal değerlere bağlılık, böylesi bir hamleyle karşılık vermeyi gerektirir. Yeni putları kırma devrimi, Urfa için gerçek bir rönesans olacaktır. Siyasetin demokratikleştirilmesi, ikinci önemli adım değerindedir. Özellikle demokratik bir partileşme hareketine büyük ihtiyaç vardır. İlkeli, yeterli kadro gücüne sahip, demokratikleşmeye tutkulu, inancı ve bilinci olan bir örgütle sivil topluma öncülük yapılabilir. Kurulacak insan hakları, kadın özgürlük evleri, gençlik dernekleri demokratikleşmenin önünü açabilecektir. Bu kurumlarda demokratik bilinç ve kurumlaşmanın önemine büyük değer verenler görev almalıdır. İnancı ve çabası yeterli olmayanlarla bu işler yürütülemez. Hiçbir çalışma, Urfa ve civar yöreler için demokratik çalışmalardan daha değerli olamaz. Ekonomik ve sosyal kuruluşlardan bazıları da önem taşımaktadır. Halk için ucuz sağlık tesisleri, tüketim kooperatifleri, örnek birkaç üretim çiftliği, spor eğitim salonları da olumlu rol oynayabilecek kurumlardır.
Özellikle insan hakları hukuku alanında, tüm köy ve mahallelere kadar yayılmış hukuk temsilciliklerine ihtiyaç vardır. En az tarih bilinci kadar, hukuk bilincine yol açacak bir çalışma hayatidir. Daha da açımlanabilecek bu ve benzeri sivil toplum kuruluşları, devlet ve toplumu da zorlayarak, geride kalmamak için adım atmaya zorlayacaktır. Bu yönlü bir sivil toplum hareketi başarılırsa, Urfa kendi tarihinde gerçek bir aydınlanmaya ve demokratik yönetime en büyük katkıyı yapabilecektir. Gelişen teknik alt yapıyla birlikte, bu ideolojik ve sivil toplum yapılanmaları, Urfa’yı ekonomik, sosyal ve siyasal yönde öncü bir güç haline getirebilir. Zengin ve verimli toprak yapısıyla büyük bir zenginliğe yol açılır. İşsizlik, yoksulluk, hastalıklar kader olmaktan çıkar. Orta boy bir Avrupa veya Ortadoğu ülkesi kadar bir rolün sahibi olur.
Demokratik Ortadoğu ’nun her etnik grubundan kültürün bir çiçek gibi açtığı, derin bir hoşgörüyle birbirine yaklaştığı demokratik bir Urfa, insanlık adına da büyük bir kazanımdır. Bu temelde peygamberlerin kutsallıklarına doğru bir anlam verilmiş ve gerçekten bir cazibe merkezi, ikinci bir hac yeri haline gelinmiş olacaktır. Demokratik Ortadoğu’nun en çok güç veren demokratik Urfa dönemi başlamış olacaktır.
Büyük acıların diyarından, kendimin ve PKK’nin yaşadığı en kahredici olaylardan çıkardığım dersler, Urfa Davası, yargılanması ve hükmü hakkında vardığım sonuçlar bunlardır. Tarihin hükmünün beraat, ülkemin ve halkımın kaderinin demokratik zafer olacağına dair inancım kesindir.
10 Temmuz 2001
Abdullah ÖCALAN İmralı
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER