TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (19.BÖLÜM)
Kongre çizgisini doğru yorumlayalım orta yolculuğa karşı mücadeleyi yükseltelim kongre çizgisini hayata geçirmede tüm yaratıcılığımızı sergileyelim
Parti ve ulusal direniş mücadelemizin en derli toplu geleceğe yönelik karar gücü olmanın ve bunu hayata geçirmenin koşullarına kavuşma bakımından umutlu ve gerçekleşebilir bir aşamanın içinde bulunuyoruz. Bu belki de hiçbir ülkeyle kıyaslanmayacak kadar tarihsel ve güncel koşulları olan bir ülkenin ve halkın çok olumsuz çizilmiş gerçekliğini ilk kez bu denli devrimci bir gerçekliğe dönüşmeye elverişli, bilinçli hazırlanan ve lehteki dış gelişmelerle başarı kazanmayı olanaklı kılan bir aşamadır. Bu yüzden bu aşamada uzun yıllar elde edilemeyecek veya şimdiye kadar verilen birçok mücadele ile kazanılamayacak birçok bağımsızlık ve özgürlük değerinin ortaya çıkması mümkün olabilecektir. Bu bakımdan günümüzde parti gerçekliğinin ulusal kurtuluş devrimini en acil bir görev olarak güncel gelişmelerle başarılı tutması, başarı sağlayarak onu ilerletmesi, demokratik ve eşitlikçi bir yönde toplumun değişime tabi tutulması gündeme girmektedir. Her gerçeklikte olduğu gibi, devrimci gerçekliğin de kendi yasaları vardır.
Devrim kişinin niyetlerine ve dileklerine göre gelişmek ve bunlarla ilişkili olmaktan çok, kendi koşullarının sağlanmasıyla ilerleyebilecek ve ilerletilebilecek bir olgudur. Bunun yasalarına göre çalışılır, irade ve istek buna uygun olarak hazırlanırsa, bir anlamı olabilecek yasalara sahip bulunuyoruz. Çeşitli dönemlerde gerek parti tarihimiz, gerekse ulusal direniş 68 mücadelemiz için değerlendirmelerde bulunduk. Bu konuda kapsamlı yazılar ortaya çıkardık. Mevcut süreçleri aşmak için temel yönelimler ve perspektifler ortaya konuldu ve bunlar rollerini oynadı. Yine de bir hata ve eksikliğin ortaya çıkması önlenemedi. Bu da doğaldı. Ama yine öyle dönemler yaşandı ki, ısrarla ve yetkin bir çabayla üzerinde durulsaydı, daha derinliğine bir gelişmeyi yaşamak, zaferi daha erken ve daha az tehlikeli karşılamak mümkün olabilecekti. Yani tarih ne kör yasaların işleyişi sonucunda hükmünü icra etmekte, ne de sadece arzularımıza, isteklerimize ve hayallerimize göre gelişmektedir. Tarih kendi yasalarını ancak koşullara uygun olarak insan bilincinin gelişmesi, yoğunlaşması ve örgütlenmesiyle ilerletebilmektedir.
Başlangıçta istek ve irade nesnel ve bilinçli bir temelden uzaksa, fazla gelişme olamayacağı gibi, birçok çabanın boşa gitmesi de kaçınılmazdır. Aynı biçimde birçok koşul son derece uygun olduğu halde, iradi bir müdahale yoksa, bunun da boşa gideceği ve gelişmenin kendiliğinden sağlanamayacağı açıktır. Sık sık, parti gerçekliğimizi kavrayalım ve uygulayalım, diyoruz. Bu sadece dar bir grup hareketi için söylenmemektedir. Eğer parti hareketi bir halkın ulusal ve toplumsal değişimini devrimci yöntemlerle ve onun tarihinin bir sözcüsü olarak ele almış ise, bu rolüne sonuna kadar sadıksa, bu küçük öncü hareketi aynı zamanda parti düzeyinde bir tarihin dile gelmesi, toplumun bütün sınıf ve tabakalarının mücadele platformunda bilinçlendirilip savaşa çekilmesi olacaktır. Böylece bunun sadece bir grubun öznel iradesi ve niyetleriyle sağlanan bir gelişme değil, toplumun ilerici kesiminin öncüde dile gelmesinin ve tarihinin ileriye akışının ta kendisi olduğu görülecektir. Parti hareketimizin tarihini konuşturmak, toplumun ilerici özlemlerine cevap verme yönü ağırlıkta olan ve dolayısıyla gelişmeyi böyle sağlayabilen özelliğine sık sık dikkat çekmek gerekmektedir. Sol içinde yer alan birçok grup bugün tuzla buz olmuşsa, bunun nedenini onların tarih bilincinin yetersizliğinde ve toplumun özlü ve soylu sözcüleri olmayı başaramamalarında aramak gerekir. Yoksa bunların olanaklar bakımından partimizinkinden bir hayli ileri düzeyde oldukları çok iyi bilinmektedir.
Buna rağmen, hiçbir abartmaya kaçmadan ve kendini yanıltmaya izin vermeden, onların kaybetmesinin ve partimizin kazanmasının anlamını kavramakta yarar vardır. Birey olarak çarpık gelişmenin ve yabancılaşmanın zorunlu bir sonucu olarak, insanımız sık sık süreçleri eksik çözümleme ve kavrama yanılgısına düşmektedir. Tarihsel ve toplumsal gerçeklerden kopuk yaşamak ya da sınırlı kavrayış, basit bir pratik ve çoğunlukla reformcu bir gelişmeyi bile karşılayamayacak bir eylemlilik içinde bulunmak, kendisini ne denli yanıltırsa yanıltsın, kişiyi gerçekler karşısında yenik düşürmek için her zaman yeterli olmaktadır. Eğer bilinç halkların kurtuluş iradelerinin bir özeti olan devrimci teoriye tam egemen değilse, bunun halkın tarihine ve güncel gerçekliğine uygulanması demek olan ülke devriminin doğal özelliklerine egemen olma durumu yoksa, bu özellikler layıkıyla özümsenmemişse, gerçekliğin devrimle değiştirilmesi çabaları yine hep zayıf kalacaktır. Burada da işleri iyi niyetle ilerletmek yeterli olmayacaktır. Bu nedenle parti hareketimizdeki önemli tartışma dönemlerinde, -ki bunların her biri önemli bir gelişme aşamasına denk düşen evrelerdir- gerçekliğimizin az kavranması ve dolayısıyla yetkin olmayan bir devrimci pratik bir türlü yakamızı bırakmamaktadır. Bu bize son derece pahalıya mal olmaktadır. Kuşkusuz bunda tarihimizin çok kötü gelişmesinin, faşist uygulamalardan dolayı bugün toplumun adeta sağır dilsiz durumuna düşürülmesinin ve nefes alamaz hale gelmesinin rolü büyüktür.
Ama öncü eğer gerçekten öncüyse, bütün bunları hesaba katmışsa, toplumun özelliklerini esas alan bir devrimci hatta karar kılmış ve bunun üslubuna ulaşmışsa, birçok engeli aşabilir ve gelişmelerin yönünü açabilir. Bu öncü yanılmaz, kendini aldatmaz, her dönemeçte devrimin üslubunu başarıyla konuşturmasını bilir ve bu biçimde başarıya gider. Sık sık gerek halk, gerekse parti olarak bir çocukluk aşamasında bulunduğumuzu, bunun bizi bir yığın hayali ve isteği gerçek yerine koymaya götürdüğünü, dolayısıyla yaygın hata ve yanlışlıkların yapıldığını, bunların sonuçlarının ise hep olumsuzluk ve yıkım olduğunu söylüyoruz. Kuşkusuz biz bütün bunların bilincinde olarak hareket ediyor ve kendi gerçekliğimizi kavramaya çalışıyorduk. Zaten parti olmaya karar vermemiz ve partileşmenin 70 büyük gereğini kararlaştırmamızın anlamı buydu. Kendi gerçeğimizi anlamak, meyvayı tatmak istiyoruz. Bunun için gerçeğin içine girmek ve meyvayı ısırmak gerekir. Hiçbir toplumsal gerçeklik, onunla iç içe ve mücadele içinde olmadan layıkıyla kavranamaz. Üniversitelerde de toplumlar incelenir, sosyal gerçeklik her yönüyle kavranmaya çalışılır. Ama toplum hakkında en güçlü bilinci ve onu değiştirme gücünü devrimciler veya karşı-devrimciler ele geçirmişlerse, bunun nedeni onların toplum üzerindeki pratikleriyle yakından bağlantılıdır. Bugün partimizin ülkemiz hakkında en bilinçli ve aynı zamanda en devrimci hareket olması, bu gerçekle bağlantılıdır. Yakın bir dönemde, partimizin uzun aralıklarla gerçekleştirdiği geniş tartışmalı bir sürecin sonunda, kongremiz sonuçlandırılmaya çalışıldı. Bu kongrenin partimizin tarihinde önemli bir aşamanın ifadesi olarak gerçekleştiği, çözümleyici bir güç olmaya doğru gittiği ve anlamının iyi bir biçimde kavranması gerektiği açıktır. Bugün büyük bir önem vererek, 3. Kongre çizgisinin doğru kavranması ve uygulanmasından bahsediyoruz.
Çizginin alanlara doğru yetkince uygulanması gerektiğini belirtiyoruz. Bu konuda sık sık karşımıza çıkacak ve çıkması olası birçok tutum ve davranışın önüne geçilmesinin büyük önemini ve gereğini vurguluyoruz. Bunu boşuna yapmıyoruz. Kendimizi birçok yönüyle ne denli bilinçli hissedersek hissedelim, sadece inceliklerini bilmek için değil, toplumsal gerçekliğimizi değiştirmek için de çizgiyi iyi özümsemeye ve uygulamaya dönüştürmeye ihtiyaç vardır. Bunun için, bugün kongre çizgimizin yoğun olarak hayata geçirilmesinin önemli sorunları, bunların çözümü ve plan örgütlemesiyle karşı karşıya olduğumuzu söylerken, geçmiş tecrübelerimizi de göz önünde bulunduruyoruz. Dolayısıyla parti gerçeğimize bağlı kalarak özümseme ve uygulama olayını birkaç yönde ele almanın önemi büyüktür. Bu biçimde konuya derinliğine girmemizin bir nedeni de, kongre sürecinden geçen birçok yoldaşımızın ilk iki kongre sonrasında olduğu gibi hala kongreyi sığ, dar, yüzeysel, sınırlı sorumluluk ve istekle ele alarak, daha sonra büyük kayıpların ortaya çıkmasına ve fırsatların kaçırılmasına yol açma gibi bazı yaklaşımları yaşamaktan kurtulamadıklarını görmüş olmamızdır. Bunun gelişmeyi daha önceki aşamalardan kat be kat daha fazla tehdit ettiğini, önlemler alınmazsa art arda ciddi sakıncalar doğuracağını biliyoruz.
Bunun için bu konunun doğru yorumu ve uygulamasının yetkin bir tartışma, planlama ve denetimli uygulamayla ilerletilmesi, dürüst ve partiye özden bağlı olanların göz ardı etmemeleri gereken bir husustur. Parti davası büyük bir davadır. PKK’nin üyesi ve onun çizgisinin hayata geçiricisi olmak, her bakımdan büyük önem arz etmektedir. Kişinin bu konuda kendi öznel iradesi ve bilinci yerine PKK’nin bütün özünü esas alması, kendisini derecikler biçiminde akan, belki de çoğu henüz duyulmayan ve bilinmeyen gerçeklerin anlamlı bir toplamı ve bilinç bileşkesinin ifadesi olması gereken üyesi olarak değerlendirmesi ve sürece bakıp rol üstlenmesi zorunludur. Yanılgılardan ve kişisel özelliklerden sıyrılarak, tamamen parti özelliği haline gelmek büyük rol oynamakta ve büyük önem kazanmaktadır. O halde bundan sonrası için parti militanlarının eksik bir yorum ve pratik yönelime girmelerini önlemek, yapılabilecek en derinlikli yorumlamayı ve uyumu sağlayabilmek amacıyla kendi payımıza bu yorumu nasıl yaptığımızı ortaya koyacağız. Geçmiş tecrübelerimize dayanarak, gelecek için çizilen planlamanın nasıl uygulamaya götürüleceği konusunda düşüncelerimizi tekrar açacak ve tekrar biçiminde de olsa kongremizi yeniden yorumlamaya tabi tutarak yararlı olmaya çalışacağız. Kuşkusuz kongremizin kendisi gerek tahlil, gerek karar gücü olma ve planlama açısından yeterli güce ve çözüme sahiptir. Belgeleri nettir. Bunlar üzerinde ısrarla ve akıllıca durulması halinde militanın alabildiğine ilerlemesine ve devrimci pratiği yaratmasına imkan verir niteliktedir.
Ama bu kadar açık ve yürümeye elverişli olmasına rağmen, deminden beri sıraladığımız nedenlerden dolayı kongre platformunu yeniden yorumlamaktan, bu konuda ortaya çıkan eksik ve hatalı yaklaşımları düzeltmekten ve daha çok da doğru bir pratiğe yöneltmek üzere müdahalede bulunmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz. Bu, parti militanlarının eskiden beri süregelen özelliklerini, yani önemli karar süreçlerini bir türlü yaratıcı uygulamaya kavuşturamayışlarının geleneksel izlerini hala taşımaları, bir türlü pratikten sağlam dersler çıkarmayı becerememeleri, pratik karşısında kendilerini ya kendiliğindenciliğe ya da sekterizm veya liberalizme kaptırmaları, bunun bir ifadesi olan orta yolculuktan kendilerini bir türlü kurtaramamaları, ikircikli ve kararsız bir yapıyı önemli kongre kararlarının karşısına dikmeleri, böylelikle isteyerek veya istemeyerek tutucu ve gerici çabaların içine girmeleri anlamına gelmektedir. Hele hele bunda ısrar etmenin hemen bir bozguncu ve tasfiyeci çabayla sonuçlandığı ve sık sık umulmadık tahribatların ortaya çıkmasına yol açtığı görülmektedir. Dolayısıyla önemli karar süreçlerimizin daha sonraki yürütülüş olayını büyük bir özen, ciddiyet ve dayatıcılıkla ele almak için her şey yapılmalıdır derken, sadece partimizin önemli bir gerçeğine parmak basıyoruz. Bu konuda hala birçok militanın eksikliklerinin içerdiği tehlikelerin nelere yol açtığının iyi kavranması ve mutlaka aşılmasının gereğini vurguluyoruz. Bu eksiklikler kendini ne kadar dayatırsa ve yine kendisini çeşitli incelmiş biçimlerle önümüzdeki döneme uzatmaya çalışırsa, bizim buna karşı koyuşumuz da o kadar güçlü olacaktır. Aynı zamanda onun gereken başarıya götürecek yaratıcılığı azami çaba ve gelişmiş bir arzuyla ifade etmesi gerektiğini ortaya koyacak ve hep bu ölçüleri partiye egemen kılmanın savaşımını vereceğiz.
Bunun karşısında direnenlerin ve çoğunlukla kişinin yetmezliğinin, yanılgısının ve yaratıcı olmayan yaklaşımlarının tehlikelerine dikkat çekecek, bunları yoldaşça uyararak açılmasını temin etmeye çalışacağız. Fazla ısrar edilirse, bunun anlamsızlığını ve sakıncalarını ortaya koyup uyarılar yapacağız. Daha da ısrar edilirse, üzerine sert bir biçimde gideceğiz. Militan hattın ve özellikle taktik önderlik hattının başarısı için yolu açık tutmaya, kişiyi iyi yürüyecek ve başaracak özelliklere kavuşturmaya, bu tür özelliklerle yürümeyi desteklemeye ve güçlendirmeye özen göstereceğiz. O halde tekrar da olsa, kongre gerçeğimizi ve platformumuzu yorumlarken, konuya birkaç yönden yaklaşalım diyoruz. Bunun önemli bir yönü, yakın parti geçmişimizin ışığında kongre gerçeğinin nasıl kavrandığını ele almaktır. Geçmiş parti tarihi günümüzün aydınlatılmasında bir ayna rolünü görür. Eğer aydınlatma tam yapılmışsa, bu aynada olumlu ve olumsuz yönleri ile kendi özelliklerimizi görmekte fazla zorluk çekmeyiz. Yeter ki bu aynaya doğru bakmasını bilelim.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER