TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (80.BÖLÜM)
Savaşın nizamıyla yürütülmesi gerekir. Savaşta çarkın küçük bir dişlisi bozuk olursa, bütün makine durur. Yönetim adına tek bir kişi ordu bozanlık yaparsa, bütün çarklar işlemez hale gelir. Nitekim bazı bölgelerimizde benzer durumlarla karşılaştığımız için, artarda kayıplar verdik. Hemen çok rahat bir biçimde, elli savaşçımızı yitirdik. Burada eli kişiyi konuşturmak için neler yaptığımız bilinmiyor mu? Bu kadar çabaya karşılık, yetmez veya yerinde olmayan bir yönetimle bir çırpıda bu sonuca yol açmanın kabul edilebilir hiç bir yanı yoktur. Biraz daha somutlaştırıldığında görülecektir ki, parti hareketimiz kesintisiz bir biçimde gelişerek varlığını sürdürse de, çöküşe yol açabilecek tutum sahipleri hiç de az değildir. Hatta sorun bunların az veya çok olmaları da değildir. Bu konuda bizi bekleyen görevleri yerine getiremezsek, çöküşün temellerini kendi elimizle hazırlamış olacağız. Düşman da bunun üzerinde politika inşa edecektir.
Örneğin bir atılımımız biraz başarı kazandığı zaman, düşman, ödünler vermek de dahil, birçok konuda geri adım atmaktadır. Savaşı yönetememe, tökezleme ve düşme durumunu yaşamaktadır. Bu büyük bir gelişmedir. Ama düşman içteki yetmezliğimizi gördüğünde, saldırı düzeyini yükseltiyor. Zaten kaçırtılan unsurlar düşmana yeterince bilgi veriyor. Bu işin bir yönüdür. İkinci yönü ise, bütün birliğin kaçış sürecine sokulmasıdır. Bu tip kişilerin yönetimi altında bulunan elli kişiden kırk tanesi kaçma sürecine sokulmuştur. Değme bir kontra bile bunu yapamaz. Düşman da biraz üzerine geldiğinde, sonuç çöküşe gitmek olacaktır. Demek ki zamanında yürütülmeyen bir çalışma, beklemediğimiz bir yerde ve hiç de hakketmediğimiz bir yenilgiyi bize rahatlıkla yaşatabilir. Bu durumda sorumlu kim olacaktır? Sorumlu, hareketin bütün yükünü omuzladığı halde, bunun için parti çizgisine uygun bir duyarlılık göstermeyen, bu konudaki görevlerine sahip çıkmayan, hep şikayetlerde bulunan ve şikayet etmesini bile bilmeyen içe büzülen kişilerdir.
Kürt halkı yüzyıllardan beri hep bu durum nedeniyle kaybetmektedir. Saflarımızdaki birçok kişinin adam olmaması bu yüzdendir. Bu hala PKK’yi tehdit eden en önemli tutumdur. Bu tutumdan provokatör de, kontra da çıkar. Nesnel ve öznel olarak bu böyledir. Bunlar her zaman ortaya çıkabilecek şeylerdir. Bu işin sahipleri vardır. Bunlar bir olumsuzluk ortaya çıktığında anında üzerine giderler. Bir görev belirdiğinde, hemen onu üstlenirler. Hemen belirteyim, merkezi düzeyde görevler de içinde olmak üzere, her arkadaşımız bütün görevlere sahip çıkabilir. Ama bu işin bir esprisi ve bir temposu vardır. Görevlere bu biçimde varsa, her arkadaş o zaman merkez komitede de yer alabilir. Bunun bilinçle de ilgisi yoktur. Doğru çalışma temposu, görevlere doğru sahip çıkma ve kişiliğin buna adanması yeterlidir. Bazıları eski olduklarını söyleyerek, parti içinde kendilerine bir dokunulmazlık zırhı yaratmışlardır. Bunlar hastadır. Merkez ve önder olmak bir yana, baş belasıdır. Biz genç arkadaşların kendi kendilerini aldatmamalarını istedik. Bu durumla iki keçi bile idare edilemez. PKK ordusu gibi bir orduyu nasıl idare edersiniz? Böyleleri var mıdır? Evet, vardır. Onlar bastırmacılıkla, aldatarak ve verdiğimiz yetkileri kötüye kullanarak, hoyratça bir durum yaratmışlardır.
Bunlar aslında biraz lümpence ve küçük-burjuva kurnazlığı türünden özelliklerle yüklü bir konumda bulunmaktadır. Kimseyi yanına yaklaştırmamaktadır. “Yaklaştırırsam bana kötü davranır, üzerine gidersem o da benim üzerime gelir” demektedir. Velhasıl bir öncü yaratılmıştır. Kim olurlarsa olsunlar, bunlara karşı takınılacak tutum bellidir. Her zaman söylerim: Biz de böylesi yetmez bir duruma geldiğimizde, “Yoldaş, bu işlerde artık sen de yetmez bir duruma düştün; ya işgal ettiğin yere layık ol, ya da bırak bu işi başkaları yapsın” denilmelidir. Doğru olanı budur. Yıllarca başarılı bir çizgi sergilemelerini bir yana bırakalım, yıllardan beri parti içinde baş belası haline gelmiş olanlar öcü yaratmışlardır ve yanlarına yaklaşılamamaktadır. Kaybederseniz, bunların yüzünden kaybedersiniz. Defterleri açıldığında görülecektir ki, bunlar hiçbir başarının sahibi değildir. Tersine bütün yaptıkları provokasyonlara malzeme sunmaktır. İşleri güçleri bir yığın parti aleyhtarı gelişme karşısında ses seda çıkarmamak, bastırmacılık yapmak, halka ters yaklaşmak, güçleri eğitmemek ve böylece partiyi zayıf düşürerek orta yolculuğu tutturmaktır. Bunları başından açıkladık. Bunlar “Parti önderlik yaptı, özü attı; zayıflar yarın aslan kesilecek ve her şeyi ele alacaktır” demektedir. Böylesi kişilerden birkaç tanesi koalisyon yapacak ve o an için hazır ne varsa ele geçirecektir. Bir devlet kurulmuşsa, bunu devlette deneyecektir. Birkaç iyi çaba harcansa da, bunun sonucu imha olacaktır.
Burada ister istemez Güney yemen örneği gözümüzün önüne gelmektedir. Güney Yemen’in Abdullah Kadah İsmail adında bir önderi vardı. Hareketi örgütlemiş ve zafere kadar götürmüştü. Sonunda Yemen devlet durumuna gelmişti. Ama daha sonra devrimin en değerli önderleri katledilmekten kurtulamadı. Bunlar başlangıçta bizim orta yolcu dediğimiz tiplerle birlikte yürüdüler ve devlet olmaya kadar gittiler. Ama bunu sonuçta yaşamlarıyla ödemekten kurtulamadılar. Buna benzer örnekler çoktur. En yakın örnek olduğu için, Yemen’i örnek verdik. Yemen toplumu da Kürdistan toplumu gibi aşiretler ve kabilelere dayanmaktadır. Dolayısıyla böylesi durumlar bizde de ortaya çıkabilir. O dönemde Yemenliler kendi önderlerine bağlıdır; onlara dayanarak ileri bir noktaya gelmişlerdir. Ama günü geldiğinde bu duruma da yönelmişlerdir. Biraz daha somutlaştırılırsa, mücadelemiz gelişecektir. Kendi devrimci savaşımıza doğru yaklaşırsak, dayatılan özel savaşı boşa çıkarmanın olanakları her zamankinden daha fazladır. Bunun en önemli koşulu, örgütsel ve yönetsel sorunlara, özcesi önderlik sorununa doğru yaklaşmaktır. Bu sorunu daha da somutlaştırırsak, onu kadro, çekirdek ve komuta örgütlenmesi, özelde ise onun merkezi örgütlenmesine indirgemek gerekir.
Birçok alanda görevler parti çizgisine uygun olarak yerine getirilemiyorsa, kadro örgütlenmesinde bir yanlışlık vardır demektir. Bu, daha çok da merkezi yapıda yetersizlikler vardır anlamına gelmektedir. O zaman her alana ilişkin görevlere doğru yaklaşılmamakta, tersine bu görevlerden kaçınılmakta ve görevlerin yerine getirilmesini engelleyen bir konum sergilenmektedir.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER