SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -346.BÖLÜM
Bol gıda, artan nüfus ve gelişen yerleşim alanları, bu bölge tarihinin en çarpıcı yanıdır. O kadar kök salmıştır ki, halen neolitik tarım kültürü, zihniyet ve temel insan davranışlarında etkisini sürdürmektedir. Uzun bir süre anaerkil toplum kültürü yaşanmıştır. Tarım ve evcilleştirme, esas olarak kadın etrafında gelişmektedir. Yine yerleşik yaşam en çok kadın için gereklidir. Çocuk yetiştirme, tarla ve ağıl kültürü, daha çok yerleşikliği gerektirmektedir. Bu koşullar kadının rolünü çok büyütmekte, tanrıça kültürü oluşmaktadır.
İlk tanrısal simgeler erkek değil, kadın biçimlidir. Dil yapısına dişilik yapısı egemendir. Yıldızlarla simgeleştirilen ilk kadın tanrıçalara ‘sterk’ (yıldız) denilmesi bu dönemden kalmadır. ‘Star’ sözcüğü, ‘Istark’tan türemedir. İlk tapınaklar da köy yerlerinde kurulmaktadır. Kalıntılarda bunlar tespit edilmektedir. Urfa yöresi, bu devrimin en büyük merkezi konumundadır. M.Ö 10000 yıllarından beri, tarım ve hayvancılık için ideal konumu, onu bu uzun tarih çağları için beşiklik etme konumunda bırakmaktadır. Yüzlerce toprak tümseği ve su kenarlarındaki mağaralar, yerleşikliğin gücünü ve yaygınlığını göstermektedir. Dünyanın başka hiçbir yerinde böylesi bir yerleşim düzeni bulunmamaktadır. Denilebilir ki, Urfa ve civar yöreler, neolitik çağın on bin yıl süren merkezleridir.
Nasıl Avrupa kapitalist çağın merkeziyse, -ki o da ancak beş yüz yıl sürmektedir- insanlığın en uzun yerleşik çağının bu yörede yaşanması da, daha sonraki tarihi içinde silinmez izler bırakmaktadır. Sümer ve Mısır tarihi, buradaki tarihin doğal bir uzantısıdır. İnsanlık burada yerleşikliği, doğada tarım ve hayvancılığı teknik ve bilimiyle, ideolojik ve yönetim gücüyle iyice tecrübe ettikten sonra, daha aşağıya, verimli alüvyon topraklı nehir kıyılarına inecektir. Mısır ve Sümer bölgesine inen kültürün buradan kaynaklandığı, arkeolojik kalıntılar açığa çıktıkça daha iyi kanıtlanmaktadır. Tarım devrimi herhalde Arabistan ve Afrika çölünde gelişecek değildir. Ayrıca alüvyonlu nehir yataklarında ilk yerleşimleri başlatacak bitki ve hayvan kültürü yoktur. Bu gerçeklik, tarihi başlatan çağın neden Dicle-Fırat’ın yukarı havzası, özellikle Urfa yöresi ve çevresi olduğunu açıkça göstermektedir.
Tekrar vurgulamak gerekirse: Bu çağ, tarım, evcilleştirme, ağaçlandırma, köy kurma, tapınak yapma ve göğe ilk tanrısal simgeyi yerleştirmenin çağıdır. Kadın etrafında anaerkil toplumun, tanrıça kültürünün güçlü doğuşuna tanık olunan çağdır. Bu çağın tüm insanlık üzerindeki etkisi halen sürmektedir. Tarım, hayvancılık ve analık kültürü nerede, ne kadar etkiliyse, bu çağın gerçekleştiği orijinal yerin damgasını taşımakta; tarihin bu ilk devriminin dalga dalga her tarafa yayılan izi üzerinde gerçekleşmektedir. Urfa’nın bölge olarak bu çağa merkezlik etmesi, bazı kavramları olanca ağırlığıyla açmamızı gerektirmektedir.
Tarih, kutsallık ve lanet kavramlarını doğru çözümleyebilirsek, Ortadoğu Rönesansı’nın temeli olması gereken zihniyet aydınlığına da ulaşmış oluruz. Belirttiğimiz gibi tarih Sümer’de, Mısır’da başlar; ama Mısır ve Sümer de bu coğrafyada tarım devriminden sonra başlar. Kaldı ki, bu uygarlık merkezleri oluştuktan sonra, ilk uygarlık işaretleri olarak, yollar ve kervanlar bu bölgeyle bu kent merkezleri arasında işler. Uygarlığa yol açan bütün teknikler ve fikirler bu yollar üzerinden Sümer ve Mısır’a, daha sonra adım adım Kuzey’e, Doğu’ya ve Batı’ya yayılır. Tarihin bütün kanıtları, M.Ö 10000’leri yaklaşık olarak temel aldığımızda, bin-iki bin yıllık aralarla bu bölgeden dört yöne doğru bir yayılma ve yerelleşmenin gerçekleştiğini göstermektedir.
M.Ö 6000 yıllarında başlayan en olgun ve kurumlaşmış tarım çağı olan ve adına Tel Khalaf Kültürü denen bu aşamadan yaklaşık iki bin yıl sonra, Sümer ve Mısır uygarlığının ilk ipuçları boy vermeye başlar. M.Ö 4000-3000 yılları, Sümer’in ve daha sonra Mısır’ın doğduğu dönemdir. Tüm uygarlık değerleri ve kültürleri, Yukarı Mezopotamya’dan, Toros-Zagros sisteminin iç kavisinden buralara taşınmaktadır.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER