TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (130.BÖLÜM)
Biz kazaya yol açan kişiliği eleştirdik. Hatta bunun gafil olduğunu ortaya koyduk. Kendine aşırı güven duymanın anlamsızlığını ve ortaya çıkarabileceği tehlikeli sonuçları gözler önüne serdik. Bu, zaman zaman özeleştirilerle daha da açığa çıkarılmaktadır. Benzer durumlara yol açan kişiliklerin birçok özelliği ülke zemininde de ortaya döküldü. Bunu yeniden açmayacağım. Çok çarpıcı bir biçimde kendini ortaya çıkaran ve hepimizi oldukça etkileyen bu tür gelişmelerin önüne geçmenin yolu, başta canınıza, dilinize, elinize ve beyninize egemen olmasını bilmenizdir.
Özellikle silah konusunda daha kesin konuştum. Silahınıza tamamen egemen olmalısınız. Yoksa kendinizi vurursunuz. Bu işte yetkinleşmeyi, profesyonelleşmeyi, gerçek anlamda kuralların ve disiplinin adamı olmayı başarmalısınız. Tabii bu işin bir yönüdür. Dediğim gibi, siz büyük bir düşmanı karşınıza almışsınız. Bu düşmanın çıplak yüzü savaş cephemizin çok sınırlı bir hedefini teşkil etmektedir. Onun dolaylı olarak içimize yansıyan etkileri, hedefin daha büyük bölümünü oluşturmaktadır.
Biz asıl tehlikeyi biraz da düşmanın beslediği, yaşattığı ve körüklediği etkilerde görmeliyiz. Bu savaşımın gelişmesiyle birlikte PKK denilen olgu ortaya çıktı. Hatta bu temelde size, neden buraya geldiğinizi, kendinizle savaşma cesaretiniz yoksa neden bu ortama adım attığınızı sorduk. Kendinize hükmedemiyor, iradenize egemen olamıyor ve bir bütün olarak kuralları an be an uygulama gücünü kendinizde göremiyorsanız, buraya gelmeniz anlamsızdır dedik. Burayı kendisi için yaşam alanı olarak seçen kişi, gerçek anlamda militanlık sanatını ve onun bütün gereklerini peşinen kabul etmeyi göze alan kişidir.
Bu, geçerliliğini sürdüren bir sorundur. Biz bütün gücümüzü ortaya koyarak, bazı çözümlemelerde size mesafe aldırmaya büyük özen gösterdik. Buna karşılık bazılarınız oralı olmuyorsunuz. Ama bu yanlış bir tutumdur. Var olan kişilikler yaşatmaz, tersine, ancak başa bela olabilir. Bizim kişiliğimizde çözümlenen sadece birey değildir, kocaman bir tarih ve toplumdur. Onun ileriye açık bütün yönlerinin açığa çıkarılması ve kazanmak için hazırlanmasıdır. Eğer kurallı yaşam konusunda eksikliklerinize karşı bütünüyle iyi savaşmasını bilirseniz, bu konuda gerçek bir arınmayı başarırsınız. Bu elim olaydan, bu biçimde gerektiği kadar sonuç çıkarılabilir ve yoldaşımızın anısına iyi bir karşılık verilebilir. Bugünkü konuşmamda bir kez daha özet olarak ve toparlayıcı bir biçimde önderlik ve kadro politikamız üzerinde durmayı amaçlamıştım.
Özellikle bir kez daha partinin iç yaşamı ve kadro yapısı üzerinde durmak, dış etkilerin ve en başta mahalli, aşiretsel ve kültürel özelliklerin ve hatta düşmanın yaşam tarzına nasıl etkide bulunduğuna değinmek; tekrar niteliğinde de olsa yararlı olabileceği inancıyla bu konulara dokunmak istiyorum. Aslında konu açılmıştır. Üzerinde oldukça yoğunlaşarak durmanız gereken kadro biçimlenmesi, onun önderliği ve yürütme tarzı önceki konuşmalarda kapsamlı bir biçimde ele alınmıştır. Bu konuda doğru bir araştırma içinde bulunmamak kendi eksikliğinizdir. Ama bu eksikliği mutlaka aşmanız gerekir. Kendinizi yenilemeyi mutlaka başarmanız zorunludur. Gelişmeler yoğundur ve önderliksel gelişme, bu gelişmelerin içinde belirleyici bir rol oynuyor. Bu rol gerek ulusal kurtuluş saflarında, gerekse parti yaşamında etkili oluyor.
PKK’nin önderliksel yükselişi, hem ulusal düzeyde önderlik sorununa çözüm getirmede ve hem de sosyalist nitelikli militanların oluşumunda gittikçe önem ve başarı kazanan bir hal alıyor. Gerek ulusal kurtuluş saflarında, gerekse parti içinde, gelişen bu önderlikle oldukça çelişen olumsuz etkilenmeler söz konusudur. Egemen yön her ne kadar partinin temel gelişme yönü olsa da, doğru önderlik hattının ısrarla konuşturulmaması durumunda, bu olumsuz etkilenmeler çok çetin geçen ulusal ve sınıfsal mücadelede bize mevzi kaybettirebilir; içerde ve dışarda mevzilerin yitirilmesine yol açabilir. Adım adım kazandığımız mevziler, bizden adım adım koparılabilir.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER