SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (255.BÖLÜM)
PKK’nin hazırlanmakta olduğu VIII. Kongresi’yle bu konuda daha olgun ve gerçekçi adımlar atacağı umuluyor. Böylelikle daha gerçekçi ve gerçekçiliğini koşullara yanıt verip kendini dönüştürmekle kanıtlayan PKK’nin, aynı zamanda yenilenmiş bir dönemine en güçlü bir tarzda girmesi de sağlanmış olmaktadır. 2000 sonrasında Kürtler ve özgür iradelerinin bilinçli ve örgütlü ifadesi olarak PKK, her bakımdan yenilenmesi gereken bir döneme girmiştir. Bu dönemi gerçekleştirmek kendiliğinden olmayacak; tepeden tırnağa bilinçli ve örgütlü bir dönüşümle sağlanacaktır.
Bunun için geçmişin kapsamlı bir eleştirel değerlendirilmesine dayanan ve pratikte yeterli bir ifadesini kesinlikle bulması gereken ideolojik, teorik, programatik, stratejik ve taktik bir örgütsel ve eylemsel çizgiyle somutlaştırılması gerekmektedir. Geçmişten çıkarılması gereken en temel dersleri çıkarmadan ve yeni dönemin görevlerini net ve yeterli yetkinlikle (erdem) yerine getirmeden, yeni dönem anlamsız bir kavram olmaktan öteye gidemeyecektir. Çok kısa ve kalın çizgileriyle PKK’nin acılarla ve anlamsız kayıplarla, kaçan özgürlük fırsatlarıyla; kahramanlık, trajedi, düşkünlük, tasfiyecilik ve komploculukla iç içe ve dolu geçen tarihinden çıkarılması gereken dersleri ve yerine getirilmesi gereken görevleri şöyle sıralayabiliriz:
1- Önündeki görevlere karşı yeterli bir ideolojik donanım sağlanmadan, içine girilecek görevlendirme ve yönetimde yetkilendirmenin pratikte büyük yozlaşmaları doğurması kaçınılmazdır. İdeolojik yetkinliği, çizgi netliği, moral ve vicdan durumu, planlama kabiliyeti, yürütme ve denetim gücü olmayan kişi ve örgütsel birimlere görev verilemez. Verilmesi halinde en beklenmedik olumsuzlukların ve hıyanetlerden beter durumların doğması kaçınılmazdır. Dolayısıyla bu dersin yüklediği en temel görev; her yetki ve görevlendirmenin, önündeki işin doğası, nasıl ve ne zaman zarfında yerine getirileceği, hangi imkanları gerektirdiği, kaç kişiyle ve kimlere karşı sorumluluk ve amirlikle yürütülmesi gerektiği konularının net olarak planlanması, pratikleştirilmesi ve denetlenmesidir.
2- İsyan ve silahlı mücadele gibi çok büyük olaylara ve sonuçlara yol açan eylemlilikler karşısında bin düşünüp bir yapmak gerekir. Neden ve hangi amaçla, kimlere karşı, ne kadar süre ve kapsamda, kimlerle ve nasıl yürütüleceğine dair netleşme olmadan isyan ve silahlı mücadelelere başvurulması halinde, altından çıkılması zor cinayetlere, yozlaşmalara, dolayısıyla başarısızlıklara yol açmasının önüne geçilemez. Ancak bütün meşru yaşam ve özgürleşme yolları zorla tıkanırsa, hukuk çiğnenirse, kişisel, kültürel planda ve halka haksızca ölüm dayatılırsa, isyan ve silahlı mücadeleye sadece bir gereksinim olarak değil, evrensel hukukta ve her anayasada ifade edilen meşru savunma hakkı olarak başvurulur. Silahlı isyan ve gerilla tarzları biçimindeki savaşın amacı; evrensel hukukun gerekleri yapılıncaya, bunun anayasal ifadesi, yani BM yasalarında da ifade edilen ve Türkiye dahil birçok ülke tarafından uyulması kabul edilen bireyin ve halkların ‘üç kuşak hakları’nın gerekleri yerine getirilinceye kadar, meşru bir mücadele biçimi olarak, özgür yurttaşların ve demokratik haklara sahip halkın kutsal direniş hakkını kullanmaktır.
Bu direnişe başvurulması değil, başvurulmaması; özünde hukukun gereklerinin yerine getirilmemesi ve demokrasiye inançsızlık, yani demokratik hukuk devletine karşı görevlerin yerine getirilmemesi olacaktır. Özeleştiri bu çerçevede yerine getirilmelidir.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER