TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (132.BÖLÜM)
Bizim işlerimiz biraz da burada zorlanıyor. Saflarımıza çok sayıda böylesi öğe gelince, bunların hepsini eğitmek, kendilerini PKK’nin ideolojik, politik ve örgütsel yapısıyla kaynaştırmak zorlaşıyor; oldukça kabarık sayıda sivri uç ortaya çıkıyor. Bu konuda partimizin tarihini oldukça açmaya çalıştık. PKK’nin yaratmak istediği önderlik tipini bozmaya çalışan, kendine sevdalanan, en keskin PKK’li havasına giren, ancak PKK’lilikten uzak olan bu tipler, bu konudaki gerçek gelişmelerin canına okuyorlar. Bu bizim için son derece dikkat edilmesi gereken ve kesinlikle fazla tahribat yaratmaması için çalışacağımız bir mücadele görevidir. Şimdiye dek az veya çok böyle bir mücadelenin verildiğini belirtmek gerekir. Çabalarımızın ağırlıklı bölümünün bu doğrultuda sergilendiğini gösterdik. Parti içindeki sınıf mücadelesi, bir bakıma parti dışındaki mücadeleden daha zordur.
Bizde sınıf mücadelesinin, bir anlamda tehlike içindeki mücadele olduğu unutulmamalıdır. Biz dışımızda daha çok ulusal kurtuluşçuluğu geliştirirken, içimizdeki savaşımın da sınıfsal temelde yürütülmesini esas alıyoruz. Bunlar birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Parti içindeki sınıfsal ayrışma ve netleşme -buna bir anlamda PKK’lileşme diyoruz- ulusal kurtuluş mücadelesi yükseldikçe daha da gelişmektedir. Sizin yapmanız gereken şey, parti tarihini iyi bir şekilde incelemesini bilmektir. Bu konudaki veriler bir hayli kapsamlıdır. Kişilikler iyice ortaya çıkarılmıştır. Eleştiriler ve özeleştiriler muazzam bir birikim sunmaktadır. Biraz daha somutlaştırılırsa, mahalli etkiler parti içinde her an gruplaşma eğilimi göstermektedir. Bazı bölgeler üzerinde çok durduk; örneğin Dersim’den ve Mardin’den söz ettik. Bu hangi anlama gelir? Aslında mahalli özelliklerin, kendilerini PKK içinde eritmedikleri, orada edinilen kişiliğin ağırlıkta olduğu ve partinin bütün olanaklarını arkasına alarak, bir yerde kendilerini konuşturdukları görülmektedir.
Böylece mahalli bir özelliğin PKK’ye dayanarak ve onu basamak yaparak kendisini biraz daha kemikleştirmesi ve hatta adeta parti içinde bir üslupmuş gibi karşımıza dikilmesi söz konusu olmaktadır. Buna bölgesel özellik ve hatta biraz da kültürel farklılık adı verilmektedir. Hayır, bölgesel ve kültürel farklılık düşmanın beslediği ve ayakta tutmaya özen gösterdiği özelliklerdir. Bunun toplumsal zemini ve ulusal özelliği nedir? Aslında yoğun asimilasyonla birlikte, işbirlikçiliğin ve feodal özelliklerin iç içe geçirilerek, son derece tutucu ve gerici yaşam tarzının egemen kılınmasıdır. Mahalli özellik ve mahalli kültür denilen şey budur. Buna kesinlikle tarihimizin iyi ve olumlu bir özelliği olarak sarılmamak gerekir. Tarihimiz bu değildir. Bugün bizi en çok tutan ve tutuculaştıran bu mahalli kişiliklerin kendisidir. Bunlar düşmanın sıkı beslemesi ve koruması altında bulunmaktadır. Dolayısıyla bunları kendimize basamak yapmak, nesnel planda bizi parti içinde ajanlaşmaya kadar götürecektir.
Gerçek anlamda ulusal kurtuluşun gerekleriyle -ki PKK sınıfsal temeli esas alan bir harekettir- sınıfsal perspektifleri esas alınmazsa, konuşturulacak zemin yarı yarıya düşmana ve yarı yarıya işbirlikçilere hizmet eden bir zemin olacaktır. Bu zeminin kendisi hortlatılacaktır. Bu konuda bazı kişiliklerin kendine sevdalanmaları söz konusudur; bunlar çok belirgindir. Bunlar en çok da ortayolculuğu denemektedir. Bu, geçmişte daha çok yaygındı. Bunlar bölgesel özellikleri iyi biliyorlar; bölgesel bazı ilişkileri de var ve partinin etkinliğini iyi hesaba katıyorlar. Bunları iyi birleştirerek, önder diye ortaya çıkıyorlar. Sözümona partiye dayattıkları önderlik bu oluyor. Bunlar son derece bireycidirler; var olan değerlerin üzerinde politika yaparlar.
Gerçekte bu değerleri üretmenin, korumanın ve partinin emrettiği tarzda işlemenin değil, değerlerle ne kadar yaşayabileceklerinin ve kendilerini ne kadar konuşturabileceklerinin hesabını yapıyorlar. Bununla uğraşıyorlar tabii. Bu da partiye çok şey kaybettiriyor. Üzerine gidilmemesi durumunda düşman bunu iyi fark ediyor ve körüklüyor. Çünkü böyle bir yaklaşım ulusal kurtuluş savaşını geliştiremez.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER