TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (134.BÖLÜM)
Oportünizm, kendini dayatma veya PKK’nin gerçek örgüt ve eylem hattını işlemez duruma getirip getirmeme, kendini burada ele vermektedir. Dolayısıyla bunu çok iyi ortaya koymalıyız. Parti içinde proletaryaya yabancı öğeler teoride, siyasal ve askeri çizgiyi iyi biliyorlar. Ama bunu pratiğe dökemiyorlar; pratikleri başka şey söylüyor. Bunlar örgütlemiyor ve eyleme geçmekten alıkoyuyorlar. Şu anda muazzam örgütsel olanaklarımız vardır. Siyasal etkimiz o denli büyüktür ki, hangi çevreye gidilirse gidilsin, örgütlenmeye açık bir ortam bulunacaktır. Yine yüzbinlerce insan eylem istemektedir; eylem olanaklarımız da gelişkindir. Sempatizanlarımız çoktur, mücadeleye katılmak isteyenlerin sayısı bir hayli yoğundur. Maddi sorun yoktur.
Ancak bütün bu olumlu koşullara ve olanaklara rağmen, örgütlenme gerektiği gibi geliştirilememekte, insanlarımız eyleme geçirilememektedir. Burada sorun kimin örgütlemek istemediğini, kimin pratiğin ardına sığınarak örgütlenmeyi geliştirmediğini görmek ve çözüme bağlamaktır. Bu ortamda ve koşullarda örgütlülüğü ve eylemliliği geliştirmeyenlerin, bu oportünistlerin kafalarını kırmak gerekir. Örneğin binlerce gerilla vardır, ama eylem çıkarılamamaktadır. İşte oportünizm budur. PKK’nin gerçek militan çizgisini geliştirmeme, tam da bu noktada kendisini ele vermektedir. Adam eylem geliştirmiyor ya da eylem adı altında intiharvari girişimlerde bulunuyor; kimi zaman incir çekirdeğini doldurmayan gerekçelerle eylem düzenliyor.
Aslında eylemi sabote ediyor ya da bekletiyor. Birimi tam bir avare grup pratiği içinde tutuyor. İşte bunlar bugün özellikle PKK’nin taktik önderlik alanındaki gelişmesini tehdit eden tutumlar oluyor. Son dönemlerde açtığımız önderlik sorunlarını bu çerçevede işlemeye çalıştık. Sanırım Kasım Çözümlemeleri’nde ve özellikle talimatlarda bunu iyi ortaya koyduk. Yine bu aynı çözümlemelerde ağırlık verilen bir yaklaşım oldu. Eylemsizliğe yönelik eleştirilerimiz kapsamlıdır ve yerindedir. Parti içinde kendini bir türlü örgüt ve eylem hattına vermeme noktasında sınıf savaşımı bir sorun olarak karşımıza çıkabilir. Bu noktada küçük-burjuva ve feodal etki, işleri yokuşa sürmekte, oldukça amatörlüğe sevdalanmakta, resmiyete ve profesyonelliğe gelmemektedir. Ama kuralsız yaşamda ve kendini konuşturmada öne fırlamaktadır. Bugün bile karşımıza çıkan olumsuzlukların ve acıların kaynağı burasıdır. Sizler dürüstsünüz.
Özellikle akıllı davranmanızı istiyorum. Hepinizin yaşadığı rahatsızlıkların ve acıların çözümü doğru örgüt ve eylem hattını uygulatmaktır. Bu çok önemlidir. Oysa kişinin keyfine göre bir hareket tarzı tutturulmaktadır. Örneğin bulunulmaması gereken yerde kalınmakta, yürünmemesi gereken yerde yürünmektedir. Bu da bizi kayıplar vermeye götürmektedir. Kişi kaçınması gerektiği biçimde eylem düzenlemektedir. Basit bir eylem için, belki de bir ajanın cezalandırılması için bir grubun yaşamını tehlikeye atmakta, açık hareket etmekte, kolektif değil bireysel davranmaktadır. Bu nereye götürür? Bunun ya imhaya ya da kendi kendini tasfiye etmeye götüreceği açıktır. Kurallı yaşamın esas alınması ve hem askeri hem de siyasal profesyonel yaşamın gereklerinin sonuna kadar yaşanması durumunda, bu kayıpların karşımıza çıkması mümkün müdür?
Amatör değil, profesyonel örgüt ilişkileriyle birbirimize bağlı kalmamız ve bu bağlılığı sempatiyle değil resmi örgüt ilişkileriyle sürdürmemiz halinde, eminim ki böyle olmayacaktır. Bizi birbirimize bağlayan siyasal görevler vardır. Bu görevlere sonuna kadar bağlı kalırsak ve bunu her yerde egemen kılarsak, bu kayıplar kesinlikle olmayacaktır. Hataların kurbanı olanlar aslında biraz da amatördür.
Eğer bunlar ölçülere tamamen egemen olsaydı, doğru örgüt ve eylem anlayışını özümseyerek bunda ısrar etselerdi, “PKK’de yaşama ve çalışma tarzı böyle çözümlenmiştir, sonuna kadar buna bağlıyım” deselerdi, bunu kadro ve savaşçılara da sonuna kadar dayatsalardı, işlerimiz sonuna kadar sağlam yürürdü. Hem kendileri çok yaşar hem de yaşatırlardı; çok kazanır, az kaybederlerdi.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER