SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (267.BÖLÜM)
Bu dönemde bazı suikast arayışları oldu. Birçok soruşturmalar yapıldı. Fakat dogmatik zihniyetten ve birçok yapay suçlamadan ötürü cezalandırmaların olması ihtimal dahilindedir. Kendi açımdan bu dönemde en önemli eksikliğimin, genel doğrulara aşırı güven ve pratik ayrıntıları deney kazansınlar diye rasgele kişilerin sorumluluğuna bırakmayı esas almamdan kaynaklandığı kanısındayım. Reel sosyalizmin bu derin hastalığından payımı almış olduğumu belirtmeliyim. Soyut doğruları karmaşık insan gerçeği yerine koymak, Sümer rahiplerinin bir uygarlık icadıdır. Evrensel doğrular, tanrısal doğrular, felsefi ilkeler ve bilimsel doğrular adı altında, somut gerçeklik ikinci planda kaldı. Dogmatizmi besleyen, bu düşünce alışkanlığıydı. Doğruları söyledikten sonra sanki kutsal rahibin tanrısal hizmeti tam yerine getirilmiş gibi bir duygu içine girilmektedir. Hata burada yapıldı. Bu konuda cesur bir özeleştiriyi yaşadığımı belirtmeliyim. Gecikmeli de olsa, bu özeleştiri önemli oranda bu savunmada yansıtılmıştır. Büyük değeri ve zorunluluğu olduğu kanısındayım.
Sonuç olarak bu dönem Önderliksel gelişmede ileri bir adım teşkil etmiştir. Devletlerin dolaylı ve direkt barajlamaları aşılmıştır. Devrimcileri ve Kürt isyancısını etkisizleştiren klasik devlet yöntemleri etkisizleştirilmiştir. İster dostça kazanıcı, ister tahrikçi kılma biçimindeki yönelimlerin büyük hata yaptırma oyunlarına düşülmemiştir. PKK’ye karşı olduğu gibi, kişi olarak önderlik temsiline alternatif geliştirme çabaları boşa çıkarılmıştır. Klasik Kürt iç gericiliği, iflas etmiş kişilik, beklenmedik biçimde ve cüretkarlıkta boşa çıkarmada en çok zararlara yol açabilmiştir. Bazı suikast girişimleri boşa çıkarılmıştır. Hareketi Avrupa’ya çekme ve ehlileştirme de, arkasında Avrupa istihbarat örgütlerinin olduğu bilinerek boşa çıkarılmıştır.
Bu dönemin belirgin özelliği, PKK Önderliği’nin bölge devletlerince kontrol edilmesinin esas alınmasıdır. Emperyalist sistem direkt karışmak yerine taşeron kullanmaktadır. Özellikle Almanya’nın bölge ve Türkiye üzerindeki niyetleri, baştan itibaren PKK Önderliği’ni hedeflemesini gerektirmiştir. PKK yüzünden taşeron örgütlerle yürüttüğü çalışmalar akamete uğramaktadır. Bundan Önderliği sorumlu tutmaktadır. Kürtler üzerine kurduğu hesapların boşa gideceğinden çekinmektedir. Baştan itibaren ya kendine göre bir PKK, ya da parçalamayı gündemine koymuştur.
1987 tutuklamaları, PKK Önderliği’ne alternatif yaratma deneyimidir. Türkiye’nin tüm özel savaş programlarının arkasında olmuştur. Fakat bazı noktalarda çelişmesi ve artan güç, aralarında çelişkilere yol açmıştır. Avrupa’da Önderliğin tecridi veya boyun eğdirilmesi, baştan beri büyük bir kararlılıkla yürüttüğü politikası olmuştur. ABD ve İngiltere YNK üzerinde etkili olmak istemiştir. İran ve Suudi Arabistan, İslami grupları dayatmışlardır. PKK etrafında olduğu gibi, Önderlik etrafında da alan daraltma adım adım geliştirilmiştir. Fakat bölge devletlerinin kontrolüne rağmen, halk önderliğine mesafe aldırılması tarihsel bir gelişmedir. Özellikle bu dönemdeki Ortadoğu çalışmalarının gerçek değeri anlaşılamamıştır. Açıkça belirtmeliyim ki, ben de halen bu konuyu tam açmayı zamansız buluyorum. Ama bilinmelidir ki, Ortadoğu’daki Önderlik çalışmaları korkunç bir sinir savaşı içinde geçmiştir. Özgürlük ruhunun yitirilmemesi için en büyük direniş sergilenmiştir. Bu konularda ancak kapsamlı romanlarla gerçek anlamına kavuşabilir.
Ortadoğu’daki çalışmam anlaşılmadan, 15 Şubat komplosuna giden süreç anlaşılamaz. PKK halen bu konunun özellikle psikolojik savaş boyutunda cahili konumundadır. Olduğu gibi ders çıkarmak, dönem yetersizliklerini gidermek için gerçek bir özeleştiriye yol açabilir. Bu dönemin önderliği mutlaka tam anlaşılmalıdır.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER