SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (302.BÖLÜM)
c- İmralı sürecinde siyasi linç İmralı yargılanmasının hukuka aykırı gerçekleştirilmesini göz önünde bulundurmakla birlikte, bilgi ve değerlendirmemi sunmanın yararlı olacağı kanısındayım. Avukatlarımın yaptıkları AİHS’nin 2, 3, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 13 ve 14. maddelerine aykırılık iddialarının tümüne katılıyorum. Bu konuda yaptıkları kapsamlı savunmalar, hem hukuk tekniğine uygun olmaları, hem de zengin içerikle birlikte savunmaları benim açımdan da geçerlidir. Ben daha çok aykırılık arz eden konuların özünde yatan gerçeklikleri açıklamaya çalışacağım. Halen tutuklu da olsam, Türkiye’de yalnız bana özgü ve koşulları tarihinde sabit olan bir adada tek başına tutulmam çok daha ağır bir durumdur.
Türkiye’de F tipi cezaevlerinin koşullarına itirazdan ötürü, 50’yi aşkın tutuklu ya baskın ya da ölüm orucuyla şehit düştüler. Benim yaşadığım koşullar F tipi cezaevlerinden çok daha ağırdır. Hiçbir cezaevi yönetmenliğinde bu uygulamalara ilişkin madde yoktur. Keyfi ve özel bir tutuklu-hükümlü muamelesi görmekteyim. Kimse nasıl yaşadığıma tanıklık etmemektedir.
Sayıları değişen ve her seferinde 20’den aşağı düşmeyen özel güvenlik kuvvetleri tarafından yirmi dört saat sürekli hem kameradan hem de açık gözle gözetleniyorum. Sadece bu uygulamanın psikolojik olarak ne kadar ağır olduğunun, ancak AİHM’in akraba bir kuruluşu olan İşkenceyi İzleme Komitesi’yle ve onun vereceği raporla sağlıklı değerlendirilebileceği açıktır. Ufak bir hava bozulmasıyla, haftalık olan avukat görüşmelerim bazen iki veya üç haftada bir saat olarak gerçekleşebilmektedir. Bir erkek kardeşim ve iki kız kardeşimle ancak aylarca sonra birer defa görüşebiliyorum. Mesafenin uzaklığı ve yoksulluktan ötürü başka türlü görüşme zordur. Çok ağır alerjim vardır ve mevcut koşullar bunu daha da ağırlaştırmaktadır.
Zaten deniz iklimi hep sağlığım üzerinde boğucu etki yapar. Son zamanlarda dakikada bir boğazıma dolan koyu sıvıyı atmak zorunda kalıyorum. Vücut adeta direncinin son aşamasındadır. Yemekler karavana tarzıdır. Sağlık açısından kendime bir şey almam mümkün değildir. Bununla birlikte Ada komutanlığı ve cezaevi yönetimiyle ilişkilerimi medeni ölçüler içinde sürdürmeye çalışıyorum. Sorunlarım onlardan kaynaklanmıyor. Uygulanan statü en büyük psikolojik baskı aracı durumundadır. Bu hususları pek önemsememekle birlikte, asıl siyasi linç sistemini açmak gerekmektedir.
Mahkeme döneminde sivil kılıklı kesimler ve basın tarafından tam bir linç havasının estirildiğine tüm dünya tanık oldu. Mahkeme salonunda bile ufak bir eleştiri linç girişimiyle karşılaşıyordu. Askerin özel tedbirleri olmasaydı, her tür çılgınlığın yaşanacağı çok açıktı. Basının dışarıda estirdiği terör tutumuyla Kürt halkı yıldırılıp korkutularak davasından vazgeçirilmek amacındaydı. Doğduğumuza pişman ettirilmek isteniyorduk. Bu süreçte yüzlerce dost ve yurtsever insan kendini yaktı. Mutlaka idam edileceğim biçiminde bir ön propagandayla bu insanların tüm umutları yıkılmak isteniyordu. Çok basit bir insan durumuna sokulmam için çalışılıyor, halkın gözünden düşürülmeme büyük özen gösteriliyordu. Acayip karikatürler ve yorumlarla tüm direnç noktaları çözdürülmek isteniyordu. En ufacık dostluk sempatileri aşırı şiddetle bastırılıyordu. Uygulanan baskı sisteminin esas hedefi, halkın yurtsever siyasi bilincini yok etmek ve bir davalarının olmadığını göstermekti. Lehimde bir türkü söylenmesi, bir şiir okunması, toplumda linç edilmek için yeterli oluyordu. Sanatçı Ahmet Kaya’nın lehimde dolaylı olarak söylediği bir iki barış yanlısı sözü, siyasi bir linçe uğramasına yetti.
Artık Türkiye’de kalamazdı. Hain ilan edilmişti. Kısa bir süre sonra bu acıya dayanamayıp Avrupa’da şehit düştü. Israrlı barış ve demokratik uzlaşı çabalarımız sonucunda bu şoven ortam kısmen aşılmıştır. Toplum çelişkilerini daha gerçekçi görmeye başlamıştır. Özel savaş ve rant ekonomisiyle ne tür yolsuzlukların yaşandığını görmüş; yaşanılan ağır krizin gerçek nedeninin rantçı siyaset yapısı olduğunu kavramıştır. Diğer yandan daha sorumlu devlet makamları, klasik imhacı ve inkarcı yapılanmayla devletin kendini sorunlardan kurtaramayacağını ve demokratik yeniden yapılanmanın kaçınılmaz olduğunu, bu yönlü reformların ivedilikle hayata geçirilmesi gerektiğini sürekli rapor etmektedirler.
PKK gerek ideolojik gerekse pratik tıkanmaların eski yaklaşımlarla aşılamayacağını ve çözümlerin üretilemeyeceğini anlamıştır. Kendi çapında çok boyutlu yeniden yapılanmayı yaşamaktadır.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER