KÜRT AŞKI-21.BÖLÜM
Zaferi Olmayanın Aşkı Olmaz
Kendini geliştirememek büyük öfkelendiriyor. Kendini eğitmemek bize yapılabilecek en büyük kötülüktür. Önderlik tanımını yapmaya çalıştık. Bütün gerçekliğimizdeki özü; bir yaşama düzeyine daha fazla kendini ikna etmektir. Ama görüyorum ki, özgür yaşam konusunda kendini ikna etmek şurada kalsın, yaşamla ilgisi olmayan, hastalıklı, her türlü köleliği besleyen ne kadar tutum varsa kabul görüyor. Köleliğin çok dehşetli, düşürücü, imkân vermeyen amansız bir yüzünü, onun her türlü dayatmasını artık görmek bile istemiyorsunuz. Burada, büyük yanılgı, kendini aldatma tutumları içinde yaşama çabalarını gösteriyorsunuz. Elbette ki, bu aldatıcı tutumlarla bize ve yaşama dayanmak çok zordur, işkence gibidir. Sözü ve pratiği olmayan, hemen her kapıya çıkan ne kadar yaklaşım tarzı varsa ardına kadar açıksınız. Kadın kişiliğinin bu kadar düşürülmesinin en temel nedeni; her türlü köleleştirici etkiye kendini açık bırakmasıdır. Kadın zavallılığı, kadının ilkesiz militanlığı, politikasızlığı, güçsüzlüğü temelde bütün köleci etkilere kendini açık hale getirmesi ve ona zemin sunmasından kaynaklanıyor.
İşte; Diyarbakır’dan Mersin’e, oradan İzmir’e bir somun ekmek için oltaya takılan balıktan daha tehlikeli bir biçimde atlıyorlar. “Hepsi de Güneydoğuludur” deniliyor. Bunun anlamı şudur; bir halkın köleleştirilmesi onu oltaya takılan balıktan daha avlanmaya yatkın bir hale getirir. Sizler de bu gerçekliğin en alttaki parçalarısınız. Bundan dolayı özgür yaşama iddiası deyip geçmemek gerekir. Ağlamakla siyaset yapılmaz. Zayıflıkları, şikâyetleri ortaya koymakla da siyaset yapılmaz. Tersine, bu tutumların olduğu yerde siyaset biter. Kadının politika dışı kalmasında, bu tutumun belirgin rolü vardır. İktidar gücü haline gelmemesi, erkek egemenlikli politikanın aşırı uygulanmasından ileri geliyor. Buna verdiğiniz karşılık ise, politik kişiliğe gelememek oluyor. Peki, bu ne demektir? Köleliği kadın olarak kabullenmek.
Oysa kadını gerçek bir politik güç olarak geliştirmek istiyoruz. Bütün anlayış, pratik ve örgüt çabasının esas hedefi budur. Diğer bütün yaklaşımlar, özgürlük talebine ters düşer. Kendini politikleştirmek, özgür ifadeye, iradeye, bilince kavuşturmak önemsizmiş gibi, bunun yerine örgütü bir aile gibi, yöneticiyi de bir aile reisi veya bir bacı, bir kardeş, bir koca, bir baba gibi görüp, ona sarılmak; politikacılık sanılıyor. Oysa bu, özgürleşme politikasından hiçbir şey anlamamaktır. O kadar özgücünüzden yoksun ve hatta ondan korkuyorsunuz ki, hep birilerine sarılma ihtiyacını duyuyorsunuz, tabii ki boyun eğmeci temelde. Parti yapımız içinde en çok politik kişiliğe kadın öğelerimizin ihtiyacı vardır. Politika, örgüt, ideolojik gelişme herkesten daha fazla kadın için geçerlidir. İlkelliğin en geri sınırı dediğiniz ortamla, siz sadece bir cins olduğunuz için erkeğe lazım olamazsınız, kendinizi bu temelde değerlendiremezsiniz. İşte, asıl hakaret, asıl ilkellik, asıl düşkünlük buradadır. Kendini yalnız cins farklılığı ile cinsellik ile erkeğe bir ihtiyaç olarak hissettiren kadın; ideolojiden, politikadan, örgütlenmeden vazgeçmiş demektir. Farkında olmadan kendinize layık gördüğünüz budur.
Erkeğin günlük olarak size empoze ettiği de budur. Özgürlük anlamında, bu konuda cevap olmamak suçtur. Bu yaklaşım köleliğin özüdür, ama farkında bile değilsiniz. Yalnızlığı, erkek egemenlikli anlayışa sığınarak aşmak istiyorsunuz. İşte, bizim karşı olduğumuz budur. Ama biz ilkeliyiz, taviz versek özgürlük şansını bütünüyle kaybederiz. Fakat umurunuzda değil. Ağabiyleriniz, kocalarınız, kardeşleriniz, sevgilileriniz acaba öyle mi? Her şey elinizden gittikten sonra ağlıyorsunuz. Hiçbir araştırma yapmadan, hiçbir denemeyi yaşamadan kendinizi teslim ediyorsunuz. Bu teslimiyettir. En önemlisi de sanki doğal bir kadermiş gibi kendini böyle ilgisiz, çaresiz bırakma veya birileri gelsin bize sahip çıksın. Burada artık irade ve sürükleyici düşünce durur. Mutlaka birileri gelir malı alır, ama bu kötü bir mal olur. Sorununuzun kaynağı burada aranmalı. Eğer biz bunu çözemezsek, bırakalım vatanı kazanmayı halkın özgürlüğünü, insan olarak bile saygıyı kazanamayız. Yaşam, bir yalandan ibaret olur. Hayal edilen, ama hiçbir zaman yaşanmayan bir rüya olup gider.
Önderlik gerçeğinin bu kadar büyük yaşam savaşı vermesi, çoğunuzun sandığı gibi değildir. İnsanlıktan çıkarılan bir halkın, halkların, umutları elinden alınan, bütün şeref, onuru çiğnenen ve bunu da önemli oranda başarmış, egemen kılmış, teslimiyetten de öteye ayağa düşürülmüş amansız gerçekliği ve onun her türlü hastalık ortamından yaşam şansına yükselen, yaşam onuruna, yaşam şerefine, yaşam gerçeğine anlam veren ve bunun için bütün gücü ortaya koyabilen bir yürüyüştür. Bunun dışında hiçbir şey yok. Hiçbir namus, şeref, hiçbir maddi tatmini de olamaz.
Benim PKK kadrosunda yaygınca gördüğüm; sanki böylesine bir durumu yaşamıyormuş, sanki normal insanlarmış gibi, hatta çoktan şerefi, özgür yaşamaya hak getirmiş birileri gibi kendini kandırmacılık görüyorum. İnsan biraz saygı duymalı. Bu işin başı bile, hâlâ bu konularda bu kadar titiz ise, bu kadar nefes nefese ise, sizler nasıl oluyor da kendinizi böyle yaşamaya layık görüyorsunuz? Bu hakkı elde etmiş sayıyorsunuz. Anlayışlar ortada, en sığınmak istediklerinizin durumu da ortada. O halde neden kendinizi aldatıyorsunuz? Unutmayın ki, bu düzeyinizle tartışma bile yapamıyorsunuz. Bütün davranışlarınız kendinizi kölece ele veriyor. Duygusal ve çocukça.
Devrimci olmak, ilkin yaşam hakkına saygı, özgür insan olmaya karar vermekle başlar. Tam bir aşiret usulü, etkisi büyük olan aile kültürüyle parti ortamına geliyorsunuz. Neye karar verdiği, ne olmak istediği, nasıl olmak istediği belli değil. Başlangıçta yanılgılı olabilirsiniz, öğrenmemişte olabilirsiniz, ama bunu uzun süre devam ettirmenin de bağışlanır bir tarafı yoktur. Erkekler sizi yanlış alıştırmış. Özgürlük anlayışında böyle yaklaşımlara yer yoktur. Ne bir kadını kendime yaklaştırırım ne bir kadını bir erkeğe ne bir erkeği bir kadına. İlkem bu. Benimle yol almak isteyen kadın, erkek buna ulaşmadıkça birbirlerinin yüzüne bile bakamayacaklarını bilmek zorundalar. “İdeolojileriniz varmış, yaşama alıştırılmışsınız” o zaman, git orada yaşa. Önderlik gerçeğindeki yaşam felsefesi çok açık. Yaşam için gerekli olan ideolojik, siyasal, örgütsel ifadeleri netleşmiştir, kolay özümsenebilecek düzeye gelmiştir. Kadın özgürlüğüne yüksek bir değer biçtiğimizi biliyorsunuz. Özgür kadın kişiliği; bir partiyi değil, bir çalışma birimini değil, bir ulusu bile etkileyen yaşam demektir.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER