KÜRT AŞKI - 29. BÖLÜM
KÜRT AŞKI - 29. BÖLÜM
0 Yorum
286
01-12-2023

İlk Savaşçının İzinde

Kutsal direniş, diriliş savaşımımız yirmi beşinci Newroz’unu da büyük başarıyla karşılama gücünü göstermiştir. Büyük tarihi düşüşü Med’lerin yıkılışıyla başlatırsak -ki bu bir Mezopotamya uygarlığıydı- 2500 yıllık düşüşün ardından belki de onun tam karşılığı olan, yani her bir yılı bir yüzyılı bulan bu yirmi beş yıl, gerçekten bir diriliş ve oldukça kurtuluşa yakın oluyor.

Nereden geldiğimizi, nasıl bir duruma sokulduğumuzu anlarsak, nasıl olmamız gerektiğini düşünebilir ve neler yapabileceğimizi kararlaştırırsak, göreceğiz ki yaşam denilen ölümden beter. Ulaşacaksak kendi insanlığımıza ve toprakla karışmış özgür kimliğimize; bunun sınırlı bir nefes alış-verişinin bile ne kadar değerli olduğunu mutlaka takdir etmek zorundayız. Bundan da öteye büyük bir minnetkarlıkla başta şehitler olmak üzere, bu yıllarda anlamlı bir direnişte bulunan herkesin; büyük Newroz şehidimiz Mazlum Doğan’ın, Zekiyelerin, Rahşan, Ronahi-Berivanların o büyük şahadetlerinin ve hemen her yıl o kutsal serhıldanlarımızın son ifadesi ’90 yıllarındaki Nusaybin, Cizre, Şırnak, Lice, Van ve giderek bütün Kürdistan kent ve köylerinin o şehitlerini de bu

Newroz’un özüne yerleştirirsek, göreceğiz ki yaşamın başka türlü anlaşılması, savaşın başka türlü verilmesi gerekiyor.

Bu yirmi beş yıl üzerinde sürekli durulmalı ve dersler çıkarılmalıdır. Varsa insanlık iddiamız ve ana topraklarımızda yaşamaya güç yetirmek, bu yılları kendimizi yeniden gerçekleştirme ve yaratma yılları olarak değerlendirmeliyiz. Yine özlü bir düşünceden tutalım özgür bir nefes alış-verişe kadar, kaybolan ve kaybedilen her şeyi bulma yıllarıdır bu yıllar. Şavaşın esasta bunun en son çabası olduğunu da anlayabilmelisiniz.

PKK bir diriliş olayı, yeni bir gün olayı, bir Newroz olayıdır.

Biz bugüne boşuna PKK ile başlamadık. Aynı zamanda korkunç bitiş ve karanlığın eşiğindeki zayıf insanımızın son defa kendisine dürüst bir ad vermesidir.

“Ben dürüst olacağım” sözünü vermesidir.

Hiçbir umut işaretinin olmadığı bir dönemde bile -inandırıcılığı, hiçbir şansı olmasa da-, “ben, bu kimlikle, bu söz için yaşayacağım, gerekirse savaşacağım” diyebilmesidir.

O günü şu an gibi hatırlıyorum: Düşmanın paytahtında silik, iddiasız ve yutulmakla karşı karşıya olan bir gençlik döneminde, sömürgeciliğin o bütün çekici imkânlarıyla karşı karşıyayken ve ilgiye değmeyecek kadar geri ve yok olmanın eşiğindeyken tercih yaptım. İmhacı sömürgeciliğin yaşamına “hayır” dedik. Umutsuz, olanaksız ve belki de imkânsız gibi gözüken bu özgürlük umuduna başlasak ne olur dedik. Hiçbir kesimin inanmadığı, her şeye anlam verseler de, buna anlam veremeyecekleri bir adımdı. Dünyada ve tarihte eşi belki de yoktur. Biz bu kararı verdik. İki sözcükle olacaksa, ana topraklı, kimlikli yaşam gerçekleşecekse, yaşam özgürlükle olsun dedik. Ve o büyük umut savaşına giriştik.

Bunu tarihi bir hitapla dile getirmek şüphesiz mümkün değil. Bu yirmi beş yılı mümkünse sürekli incelemeye, değerlendirmeye almak, gittikçe daha derinleşen teorisini ortaya çıkarmak kadar; iradesi, siyasetteki ifadesi, geliştirmek istediği yaşam, askerlik iradesi nedir, neyi gerçekleştiriyor? Bütün yönleriyle bir değil, bin daire çizerek daha derin ve giderek yükselen bir biçimde bu yılları anlayabilmek, bu yıllarla büyüyebilmek ve bu yıllarla yeniden yaratılmak gerekir. Önderlik gerçeği denilen, PKK gerçeği denilen olay işte bu.

İçinde neler yok ki, silik insandan tutalım en hainine, eşsiz kahramanlarından tutalım en düşkününe, en güzelinden tutalım en çirkinine, en korkağından tutalım en kahramanına, en dirisinden tutalım en ölüsüne kadar her şey var. Bu yıllar, bu çağdaş Kürdistan yılları, PKK dışında her şeyin bittiği, adının bile kalmadığı ‘son bir çare olarak, olacaksa insanlığımız, yaşayacaksa kimliğimiz, mümkün olacaksa kurtuluşumuz, gelin bunu tartışın’ deme hareketidir. Daha sonra mümkünse bir karara ve ondan da ötesi bir iradeye, bir savaşa acaba yol açabilir miyiz hareketidir.

Bugün büyük öfkelerimizi az da olsa dindirmişiz. Ama asıl büyük kavgalar ve kurtuluş için bugünleri yaratmanın bir başlangıç olduğunun da bilincindeyiz.

Çağdaş partililer için yirmi beş yıl zafer yıllarıdır.

Yirminci asrın hemen hemen büyük devrim yapan bütün partileri bu işi on-on beş yıl, bilemedin yirmi yıla sığdırmışlardır. Bazıları da başarısız olmuşlardır. Hatta devlet kuranlar bile devletlerini kaybetmişlerdir. Biz ne devlet kurabildik, ne de tam başarısız olduk. İkisinin orta yerindeyiz. Önemli olan bu değil, önemli olan büyük tartışmayı, aydınlanmayı, iradeleşmeyi ve daha da önemlisi gerçekler ne ise olduğu gibi görmeyi ortaya çıkarmaktır. Bu bizi daha fazla ilgilendiriyor. Bu, bir yönüyle Kürdistan’daki kirli, işgalci ve imhacı güce karşı verilen savaştı. Kürt gerçeğindeki o çirkin, bitik, hiçbir amacı, sosyal bir anlamı olmayan, eşkıya kavgasının değeri kadar bile kavgacılığı kalmayan durumunu, bir daha hesaplaşmak üzere partimizin içine çekmek, bayıldığımız işlerdendi.

Anlamsız kavgalara sınır çektik.

Kavga olacaksa çizgi temelinde, bir anlamı ve tarafları olan kavga olmalıydı. Bunu yapmak hayırlı bir işti.

Kendi tarihine bu kadar ihanet etmiş, çağdaş insanlık içerisinde sıfırlanmış bir kimlik, gerçeklik ne kadar utanç verici. Bununla hesaplaşmak için bu parti gerekliydi. Bu yirmi beş yıl, bunu güzel çerçeveledi, çemberledi. Her şeyin gerçeği yeniden -fazla inancı olmasa da, iddiasız da olsa, hatta kendini örtbas ederek de olsa-, burada tartışıldı.

Yirmi beş yılın içerisine girmeyen tek bir Kürt insanı, bir Kürdistanlı kalmadı. Tek bir sömürgeci de kalmadı. Hatta emperyalist de bunun içine çekildi. Bütün dünya çekildi; “gelin Kürdistan kavganızı açıkça yapın.” Hepinizi çekti; “gelin boynunuzun ölçüsünü alın.” Ben başarıyı burada gördüm.

Kim nedir açığa çıksın. Kavgadan önce bunun açıklığa kavuşması gerekir. Eğer bir ülkede bu yoksa, herkes düşmanın istediğinden daha fazla ajansa, yaşam hainiyse ve utanılası, lanetli bir gerçeğin ifadesiyse ilkin yapılması gereken bunu açıklığa kavuşturmaktır. Bu, partiyle mümkündür. Kimi içinde, kimi dışındadır, ama hemen hepsi ilgilidir. Bu önemli bir gelişme ve kazanımdır. Direniş bunsuz olmaz, kurtuluşa daha zaman da olsa, önce bu gerekli. Güzel bir tespit ve yerinde bir adım.

Kavgası o kadar soluk soluğa, o kadar nefes nefese, o kadar çelişkili, o kadar hırslı, kinli olmak kadar, bu yıllara bu kadar iradeyle bağlandık ki... Bazıları için ise o kadar silik ve gidişleri kadar gelişleri de o kadar anlamsız ki... Bütün bunlar öfkeyi müthiş kabartıyor. Ama bir şey olmaz veya öfkenin kabarması eğer bir hataya dönüşmezse iyi bir kavga başlatıcısıdır. Bunu yalnız partinin gerçek mensupları için söylemiyorum. Karşıtları için de söylüyorum. Kavgada anlamlı bir düzey ortaya çıkarmak da bir gelişmedir.

Sizler köleliğinizle zafer bile kazanmış olsanız, bu bana göre hiçbir şeye yaramaz.

Düşmanı koynunuzda beslemişsiniz, PKK’li geçinmişsiniz. Sizleri ben hiçbir şeye sayamam. Lakin kurşun patlatmış, isyan etmişsiniz. Benim için hiçbir şey ifade etmez, hatta bazı zaferleriniz olmuş, bunun değeri de yoktur. Çünkü hangi yaşamla ilgili, hangi temel amaca doğru götürüyor, kişi kendisini nasıl yaratıyor, nasıl yaşıyor bu daha önemli.

Sizleri açığa çıkarabilmek de çok önemli. Neyin, kimin kişiliğisiniz? Neyin, nasıl yaşamın peşindesiniz? Bunları açığa çıkarmak kurtuluştan daha değerli veya kurtuluş için öncelikle gerekli olandır. Diriliş bunun acı sancılarıyla olmuştur. Ben tam doğuş yaptığınıza veya doğru büyütüldüğünüze inanamıyorum.

Kuşkularım var, ama iyi kuşkular...

Örnekler çıkıyor her gün ve çeşitli kılıklarda. Kadınında, erkeğinde, yenisinde, eskisinde bunları daha da açığa çıkarmak iyi oluyor. Burada insan artık gizli kalmayacak. Düşman da dost da, yoldaş da hain de ne kadar açığa çıkarsa o kadar iyidir.

Nedir Newroz? Gün ışığına çıkan çiçektir, yaşama duruştur, doğanın rengarenk açılışı, bütün yaşam damarlarına kan verilmesidir.

İşte PKK de böyledir.

PKK gerçekten bir Newroz partisidir.

Yaşama yürüyen kanın partisidir. Diriliş doğasında bir şey varsa onun yeşillenmeye, çiçeklenmeye açma girişimidir. Ama bir de bu Newroz günlerinde sert esen kasırgalar vardır. Bazen çiçekleri bile kasıp kavuran, meyveye kesilmek iddiasında olan meyve tohumlarını yakanlar da içimizde var. Diriliş tohumlarını az mı kasıp kavurmaya zemin oluyoruz?

PKK’nin Newroz PKK’si olması ne kadar yerinde, ne kadar yaşamsal, ne kadar açıklayıcı. Ama tarihini, güncelliğini kasıp kavurmaları da ne kadar gerçekçi. Gerçeği olduğu gibi kabul etmek daha doğrudur.

Biz her zaman şuna inandık: “Hiçbir kanun özgür yaşam kanununun üstünde bir güce sahip olamaz. En büyük güç, özgür yaşam kanunudur.” O halde, “TC’nin anayasa maddeleri, anayasa kanunu, en çok bu cumhuriyetin birlik, bütünlüğü tartışılamaz.” Bütün bunları bizim için söylüyor. “Yaşamayacaksınız”, yani “en büyük kanun olan özgür yaşam kanununa yer yoktur” diyor.

İlk çıkışımızda tersini söyledik biz: En büyük kanun özgür yaşam iradesidir.

Bütün yönleriyle olmasa da, galip gelen budur. Ölüm yasaları en güçlüsüdür diyenler ve her gün bu yasaları kan kusturarak uygulayanlar, açıktan düşmanın ölüm yasaları kadar, bir de hainlerin, hiç özgürlüğü tanımayanların yasalarıdır. Bir de çürümüş, kendisinin olamamış, kendisini tanımlayamamış, ilkenin ve özgürlük iradesinin sahibi olamamış siliklerin, maymunların yasalarıdır. Bukalemunun yasaları. O çok söylenen muğlâk, en kutsal amaç karşısında bile bir türlü doğruya gelemeyenlerin yasaları... Ki onlar da çok güvendiler bu yasalarına. Üç temel yasa ortaya çıktı. Açıktan katliamcı yasa, hain yasa, düşkün, silik, bukalemun yasası karşımızdaydı ve biz de özgür yaşamın yasası olacak dedik.

Bu yıllara bu yasayı dayattık. Gördük ki bu yasa, en güçlü yasadır. Özellikle TC’nin bu asla delinemez ve niyet edenlerin kellesi gider dedikleri zırh gibi yasasını delmekle kalmadık, paramparça ediyoruz, hainlerin de öyle. Yanına bile yaklaşılmayanların yasalarını başına bela ettik, acınacak durumdalar. O muğlâk kişiliksizliklerin bir bit kadar değerlerinin olamayacaklarını ortaya koydum. Özgürlük ağacının bağrındaki bit kurtçuklarını da artık yasalarla birlikte perişan ediyoruz.

Evet, bunlar güzel işlerdir. Özgür yaşam kanununa açıklık kazandırmaktır. Oldum olası fazla süslü cümlelerle, madde madde yasa sıralamadım. Mezopotamya’da Hammurabi’nin de yasaları vardır. Asur’un en başta yasa koyucu olduğu bilinir. Korkunç yasalardır. Nitekim egemenler adına, uygarlık adına tarihte ilk yasalar bu topraklarda doğdu, ilk temelleri burada atıldı. Ama bir de özgürlük savaşçıları da vardır. Bu topraklarda köleci, en katı Asur imparatoru çözüldüğünde yalnız Kürtlerin değil, Asur halkı da dahil, bütün halkların özgürlüğü de başladı.

Mezopotamya bu anlamda bir özgürlükler ülkesi ve tarihidir.

Demirci Kawa’dan, Mazlum’a kadar çok soylu özgürlük savaşçıları vardır. Hallac-ı Mansur’lardan tutalım Pir Sultan’lara, Sivas’ta yakılan Nesimi’lere kadar, hepsi bu toprakların özgürlük savaşçılarıdır. Ama gerçekten TC’nin şahsında en son kendini dile getiren egemenlerin acımasız yasaları da vardır. Bunlar büyük bir savaş içindeler. Biz bu savaşta yerimizi iyi tayin ettik.

İnsanlığa, burada başlayan özgür yaşama ve özgürlük tarihinin bu beşiğine bir kez daha şahitlik etmek, bağlı kalabilmektir. Bize çok çekici geldi ve bugün bizi buraya getirdi. Mutluyum, gerçek kutlamanın içindeyiz.

Başlarken bir söz söylemiştik: Bundan sonra bütün günler Newroz’dur, dedik. Bu yirmi beş yılda bütün yıllar, gerçekten Newroz’lu günlerdir dedik, sözümüz buydu, çiğnetmedik. Fakat zalimlerin dayattıkları, acılar, işkenceler ve kasıp kavurmaları da var. Nice insanları her türlü teknikle, silahla, işkenceyle yaktılar. İşte, bu yakılanların anısına nasıl sahip çıkılacak? PKK’nin intikam gücü Zekiyeler, Zilanlar, Ronahiler bugünlerin büyük şehitleri olurken, aslında şu anda özgür yaşam nasıldır sorusuna ulaşmak için bunu yaptıklarını bizzat sözlerinden, vasiyetlerinden biliyoruz.

Mezopotamya, Zagrosların eteklerindeki yaşamın belirişi, bütün kutsal kitapların anlatmak istedikleri cennet ülkesi, Nuh’un tufan sonrası yeni yaşam alanıdır. Bu topraklarda insanlar özgürlük tutkularıyla yaşamışlardır.

Belki de hiçbir ülkedekine benzemez, belki yazılan hiçbir kitaptakine de benzemez, belki kitaplarda bile yazılmamıştır. Ama bir özgürlük savaşı vardır. Belki de kitabı yazılmamışsa, kurtuluşu tam olmadığı içindir. Yazılan kitaplar daha çok yarım kalan kitaplarsa, o da kurtuluşun tam olmamasındandır.

PKK sonu gelmemiş bir roman, bir şiir, bir türkü...

Yazmadan önce konuşmak, eylem gerçeğine sadık ve tarihi özüne de bir yanıt oluyor. Kolay değil insanlığın beşiğindeki -insanlığın mezardan daha kötü bir yaşam tutsaklığı da demeyeceğim-, yaşam dışılığını kabul etmesi. Bu çok zor. Hani burada insanlık dile geldi, hani burada ilk kanunlar yazıldı, hani burada ilk umutlar dile getirildi. Hani her toprağa dokunuşta bir eser meydana geldi. İlk hayvanlar evcilleştirildi, ilk bitkiler tahıl oldu, ambarlara dolduruldu. İlk köyler, şehirler buralarda kuruldu. Devletler ilkin burada doğdu. Şiir ve müzik ilkin burada yapıldı. İlk duygular burada yeşerdi. Kimi yerde bir sınıf gerçeği oldu, kimi ilk köleci imparatorluklar oldu. Bir aşiret yasası oldu ve hala bütün gücüyle sürüyor. Ama bir şey daha oldu, sanki bütün bunlar olmamış gibi bir silikliğin alanı oldu.

İnsanlığın kimliği yok şimdi, umudu kalmamış.

Nasıl oluyor bu büyük çelişki? Hem bütün ilk’lerin ana yurdu, hem de hiçbir eserin kalmayışı. Bu büyük çelişkiyi çözmek gerekiyor. Gılgamış destanının, ilk arkadaşlığın oluştuğu yer, şimdi en hainin yürüdüğü alan haline gelmiş. Hem de içimizde bunu çözmek gerekir. PKK bunun için büyük bir olay, çözüm yeri ve güzel.

Bu büyük tarih nasıl düştü?

Olacaksa yeniden bir diriliş tarihi nasıl olacak? İşte, heyecanın kaynağı burası. Hazineler kaybedildiği yerde aranır. İnsanlık doğduğu yerde, kökleri üzerinde araştırılır ve bulunacaksa orada bulunur. Amerika’da, Rusya’da, Sibirya’da bulunmaz, merkezi burası.

PKK yirmi beş yıldır insanı -kendi insanını- arıyor. Bu insan ilk insandı, belki de son insan da olacak.

Eğer yaşama selam duracaksa, Newroz gibi her şey yaşamla gülüşecekse, onun dilini yakalamak gerekecek. Onun için yaşam kolay değil.

Her şeyi durdurduk. Hiçbir önyargıya saplanmadan, hiçbir kalıba girmeden, kesin yargıya da gitmeden hep anlamak, daha derin anlamak. Ne nedir, ne ne olmalıdır, ne ne değildir, ne nasıl olmalıdır? İşte, yoğunlaşma denilen olay. Kendimi kolay tanımlamamak, hele binlerce yılı bulan bu özgür insanı tanınmaz hale getiren uygarlığı kendimde tanımlamamak, kendimde tanımamak, kendimde yaşatmamak. Verilen bütün isimleri kendi ismim olarak almamak. Dayatılan bütün iradelerden kuşku duymak ve hala yaşamaya tam karar verememek, vermemek, verdirmemek. En doğrusu, en güzeli ve en buranın kök tarihine, beşikliğine uygun olacak. Tıpkı Gılgamış’ta başlayan yaşam arayışçılarının, ölümsüzlük peşinden koşanların gerçeğine sadık bir yaşam tanımı gibi. Bu tam da özgür insana yaraşan oluyor.

İşte yirmi beş yılda PKK’de Newroz’ların hepsi bir arayış ve biraz da buluş yılları derken, bunları kastediyoruz. Şunları çok çarpıcı gördüm ve hâlâ hepinizin şahsında okuyorum. Yaşadıklarını sanıyorlar. Taze bir filizin yaşama duruşunu bile kavramış değiller ve yaşadıklarını sanıyorlar. Nasıl öfkeli olmayayım buna? Her şey çirkince. Nasıl kabul edeceğim bu yaşam dayatmasını?

İlkin kendimi kilitledim. Kutsal bir mabedin en dokunulmaz tanrı veya tanrıçası gibi. Bütün kötülük anlayışlarına karşı olacaksa bir saf temiz ruhum, bir köşemde kalsın dedim. İşte, PKK ve şehitleri hep bu. Güzel olan da bu.

Ne kadar bu toprağa çok şehit düşüp ekilseler, o kadar temiz yenileri boy atacak.

PKK bu, heyecanlandıran bu. İşte, bunu egemen kılmak istiyorum. Beni bu daha fazla ilgilendiriyor. Bu bir insanlık görevi, bu topraklara, bu sayısız insanlık şehitlerine bir saygı, insanlık tarihine bir saygıdır. Varsın bu iğrençliği yaşamamış olayım. Şehitlerimiz Mazlum, Zekiyeler, Ronahiler varsın hiç yaşamasınlar.

Zilanlar neyi kül etmişlerdi?

İğrenç sınıf, ulus, cins ve her türlü doğruluğun, güzelliğin, emeğin düşmanlarının kendilerinde yarattığı ne varsa, kendilerinde gerçekleştirdikleri ne varsa, ilkin hepsini bu bedenlerinde yaktılar, kül ettiler. Pir Sultanlar da, Hallac-ı Mansurlar da böyleydi.

Ne mutlu ki, bu geleneği temsil ettik.

PKK’yi bugünlere getirebilmek, özgür insana dayatılan bütün suçları PKK’nin bedeninde yakmak, yok etmek ve mümkünse temizlenip yeniden yaşama koyulmak... PKK, belki de hiçbir örgütte olmayacak kadar canlı büyüyor. Diğer bir tanımı da budur yirmi beş yılın. Kesinlikle bu canlar yanarken ve o egemenlerin elindeki en son teknikle yakılan bütün PKK şehitleri, aslında öldüklerine hiçbir zaman inanmadılar. Son nefeslerinde hepsi yaşamla kucaklaştığını adı gibi biliyorlardı.

Trajik, ama gerçek. Başka türlü yaşamla kucaklaşma olamıyor.

Sorun şimdi nedir? Şehidin bu trajedisini, toprağı yaşam adına kucaklayışını daha ikinci bir aşamada, kurtuluşla nasıl taçlandıracağız? Sıra bunda, ama çok zor. Zor olmasına inanmıyorum da, anlaşılmasının önemini dile getirmek istiyorum. Bayılıyorum bu iş için savaşmaya. Ama başarı tarzı artık daha da ilgilendiriyor. Aşamalar meselesinde hata yapacağıma inanmıyorum ve hatalardan hiç korkmuyorum. Ama başarı tarzı benim için daha da amansız.

Şunu da düşünüyorum: Asla yanılmayacak iradeyi geliştirmek. Yoğunluğun öyle bir düzeye taşırılması ile şehitlerin o sembolik dile getirdiği, yakılması gereken her şeyi, ama bir daha bulaşmayacak biçimde yakmak ve özgür yaşam iradesini de bir daha bükülmeyecek kadar keskinleştirmek.

Bu Newroz, en şiddetli yoğunlaşma ve her türlü savaşa dayanacak ve başaracak kadar keskinleşmedir. Bakar anlar, yürür yapar, arkasından zaferi gelir. PKK’deki savaşçıyı yaratabilmek güzel bir çalışma oluyor. Bütün bunları o çokça tekrarladığınız bazı sözcüklerle değil, sözden de öte özüne iniyorum. Bir günü kurtarmak değil, insanın başlangıcını ve sonunu birleştirecek kadar iradeyi, insanı yaratmak işine bayılıyorum. Bunun felsefesi nasıl olurmuş? İsteyen bundan felsefesini yazar çıkarır. İsteyen siyasetini, isteyen askerlik bilimini, isteyen sanatını, isteyen estetiğini çıkarır, her şey var. Hepsini birleştiriyoruz.

PKK’li adıyla geçinenler, hatta bir ordu durumuna geldiğini de sananların -buna saygı duyuyorum ve müthiş destek vermeye de çalışıyorum- durumuna üzülüyorum. Çünkü işin sözcük düzeyine bile daha tam kendinizi bağlayabilmiş değilsiniz.

Ruh nerede?

İşte genç kızlarsınız, PKK’nin büyüklüğüne duyduğunuz bağlılıktan kuşku duymuyorum. Özgürlük temelinde kendinizi adadığınıza da kuşku duymuyorum. Ama çoktan yitirilmiş cinsiniz, özgürlük savaşımının kanunlarından habersiz olmak, sınıf savaşımından, ulusal savaşımdan, güzel insan savaşımından uzak durmak, acaba sizi bir sokak kadınından veya bir cariyeden daha teslimkâr kılmıyor mu?

Benim diyen erkeklerimize sesleniyorum: İşte, açığa çıkan bazı sahte komutanlar var. En ünlüsü de komutan Zeki. Ne kadar da rahat uzlaşmıştınız. O büyük kadın komutanımız Zilan ile sözüm ona çok ünlü erkek komutanımız Zeki karşı karşıya getirilse ve mukayese edilse, birinin tanrı katına, birinin de düşman kucağına yönelmesi tesadüf mü? Bunu anlamak gerekiyor, çarpıcı ve müthiş anlamak. Anlamak da yetmiyor. Birisinin bir daha doğmamacasına kökünü kurutmak da lazım. Diğerine de, tanrı katında bir kutsal mabede yerleştirilerek saygı duyulacak bir biçimde yüceltip bağlanmak gerekiyor.

Böyle misiniz? Bunlar sizi nasıl ilgilendirmez? Nasıl hala demagoji ile sonuca götürebileceğinize kendinizi inandırıyorsunuz? Söz oyalamaları ve çarpık bacak yürüyüşleriyle acaba anlayabilecek misiniz? Birine sonuna kadar ret cevabı, birine sonuna kadar kabul gerçekleşmiş midir? Hayır. İşte, bu sizin için acı oluyor. Çokça çağrılarımız oluyor. Sanıyorsunuz ki, biz de bir laf cambazıyız. Gördüğünüz gibi değil, gerçekten öyle dile gelmiyor. Bizim gerçeğimizde rica, küçük amaçlarla, bir rüşvetle insan kazanmak yoktur. Benim gerçeğimde yoktur. Benim gerçeğim Newroz’dur.

İşte, doğuşu hazırlayan anaya karşı bir duruş vardır. Nedir bu? Sen yaşama bu halinle engel oluyorsun, dur! Seni engel haline getirmişler. Önümden çekil! Bunu, büyük yaşam tanıyışımda gerçekleştiren insanım da. Bunu, kendine esas alan artık toplumdan kendini kopartmıştır.

Adımız ipsize de çıkmıştı, ama bütün halatlarımı insanlığın direğine, sağlam ipine bağlamak için de bütün gücümü harcadım.

Bir an bile, bir kelime düzeyinde bile insani olandan uzak durmadım. Müthiş ilgi duydum, ama ne gördüm? Hep yalan, hep yanlış, hep çirkinlik, hep aldatma... Bunun için kendime taktığım isimler var. Aldatmaz, aldatılamaz. Yalanı dinlemez, yalan söylemez. Çirkini kabul etmez, kendini çirkin yaşatmaz, dayatmaz. Yenilginin yanına yaklaşmaz, yenilgiyi kabul etmez. Bunları o kadar işledim ki kendi kendime, görüyorsunuz ki bir şeyler olmuş, oluyor, olacak. Biz bunu paylaşmak isteriz. Gördüğünüz gibi, siz paylaşmayı bir hırsız kadar bile beceremiyorsunuz. İçimizdeki hainin, içimizdeki ihanetin hırsızlarını bile bulamıyorsunuz.

PKK içindeki bütün hırsızları kovmalıyız. Bu, gerçekten büyük özgürlük ve emek hareketine yakışmıyor. Bilincim eksik, aldatıldım demek ne kadar çirkin. Diyebilirsiniz ki, biz düzende böyle alışmışız, bu hoşumuza gidiyor ve böylelerinin bizi etkilemesi olabilir. Ben buna, kendimi kırk defa döverek hazırlamışım. Açık yapıyorum, giden gitsin. Çünkü benim için gerekli olan özün, gerçeğin en yalın ifadesi bende kalacak.

İhanet açığa çıkarılacaktır. Bu da güzel. Sizleri bastırmayacağım, rica da etmeyeceğim. Mert olmanın gereği ne ise onu yapacağım. Tercihi size bırakacağım. Şuna inanıyorum; bu kutsal savaşımda ricaya yer yoktur, yalvarmaya yer yoktur, kurala yer vardır. Ki bu iradenin kendisidir. Bilincin ışığıdır; kural bu! Kelime düzeyinde söylemeye bile gerek yoktur. Böyle kurallı, şemalı parti yanlısı da değilim. Herkes kendini, kuralını almış gidiyor.

İşte, Zilan’ın kuralları da vardır. Zeki’nin de kuralları var. Kiminiz öyle, kiminiz böyle. Bu da güzel bir ayrışmadır. Onlar güçlüymüş, tarihte de hep böyle olur. Zalimmiş, çok vururlarmış. İşin gerçeğinde bunların hepsi var. Zorlukları, zalimleri hep arkasına alırlarmış. En kritik süreçlerden yararlanarak vururlarmış. Hepsini yapsınlar, ama biz yine de mert olmakta ısrarlıyız. Bu bizim sanatımız. Onların sanatı da öyledir. Demek ki önemli olan, bu büyük yılların oluşumuna, PKK’sine nasıl katıldınız, ne olacaksınız?

Halka fazla seslenmeme de gerek yok. Halk iyidir. Bu halk veya halklarla ciddi iş yapmaya her zaman varım ve hiçbir sıkıntım yok. Ama bu anlamda mücadele çemberine, çerçevesine almada sizlere gelince, aynı rahatlığı hissedemiyorum. Sanki tımarhanelik deliler, sanki komalık hastalar, zindandaki tutsaklar gibi çağrışımları görüyorum. Kalkarsa düşer, çıkarsa zindana kendini atar. Bundan kendinizi ne kadar alıkoyabileceksiniz?

PKK’nin böyle bir ortam olmadığını ne zaman anlayacaksınız? PKK içinde büyük anlamlar çizildi. Bu anlamlara bağlı olabilecek misiniz? Rica, yalvarma yok, ama bir gerçeklik var. Onu anlayabilecek misiniz diyorum? Çünkü buranın tarihi, “budur” diyoruz.

Gılgamış’tan beri tarih böyle geldi. Yirmi beş yıl bunun özet ifadesidir. Sizler hangisini tercih edeceksiniz? Diyeceksiniz, biz çok güçsüzüz. Evet, bu egemen durumdur. Çok güçsüzsünüz, hiç hazırlığınız yok. Hatta hazırlanmaktan sıkılıyorsunuz. Yaşama ilgi bile duymayacak kadar çürümüşsünüz. Savaşın en basit kuralına bile gelemiyorsunuz.

Tek başlattım, tek götürmekte şahaneyim.

Hiç sıkıntım da yok. Ama sizler ne yapacaksınız? Gılgamış, tarihin en arkadaş canlısı. Bu tarihi bilmiyordum, ama yaptığım ilk iş, kendimden çok arkadaşımı düşünmek. Şimdi sizlere bakıyorum ki, bütün bu yılların büyük arkadaşlığına rağmen yürüyemiyorsunuz. Anlayışlı biri çıkıp, düşman şuradan geldi, gördüm tedbirimi aldım, şöyle arkadan hançerliyordu elini tuttum. Kötü niyetliydi, içimizdeydi, bizim gibi elbisesi de vardı, başımızdaydı diyen biri çıkamadı. İşte, bu üzüyor. Bütün düşmanlarımı iyi tanırım, bütün yoldaşlarımı da tanırım.

Şehitler ordusu, zindanlar ordusu, halkımızın ordusu var. Zaten benden daha çok bu işin sahibidirler. Ama sizler, sıcak savaşım cephesindekiler, elinde yalın kılıç silahı olanlar. Her silah, dil silahından tutalım çıplak en son teknik silahına kadar, bunları kullanamıyorsunuz. Kullandığınızda ağırlıklı olarak bizi vuruyorsunuz. İşte, bunlar köleliği ifade eder, bunlar özgürlüğe aykırı.

Anlıyor musunuz?

Sizlere tarihi anlatıyorum. Sizlere PKK’yi de anlattım. Hangisine gelirseniz, hangisi hoşunuza giderse onunla yaşayın. Ölüm değil, yaşama geliş diyorum. Hiç kimse PKK kolay ölünen yerdir diyemez. Ölüm her yerde kolaydır, ama PKK’de çok zordur ve olmaması gerekir. Doğal ölüme bir şey demiyorum. PKK bir yanlışlığın sonucu, bir yetersizliğin sonucu ölümün yeri değildir. Ama çoğunuz gırtlağınıza kadar ölümü dayatıyorsunuz. PKK’nin bu olmadığına dair çok tekrar halindeyim.

Anlamaya gelememeniz, belki de bu büyük umut, bu büyük kurtuluş yürüyüşünde tek ciddi engel. Dikkat edin, kimse kendinizi küçük görün demiyor. Bir büyüklük tarzı yaratın. Bütün yaptıklarımız sizin olsun. Hepinize kendimi verdim. Zilanlar, hatta Bermal ne güzel söylüyor; “canımızdan başka ne olsaydı, verseydik” diye. Hayır, ben onlardan can filan istemiyorum. Benim istediğim; varsa kavrayış gücünüzle, iradenizle sonuna kadar beni alır mısınız? Çünkü başka türlüsü güçlendirmeye götürmüyor. O kolay ölen şehide de, kendini özlü savaştırana da söylüyorum.

Ben de sizin gibi yalnız ve tek başımaydım. Ama gördüğünüz gibi müthiş bir yaşam savaşı içindeyim. Öyle anlayın ve yürüyün bütün görevlerin ve savaşların üzerine. Bundan uzak durmak, PKK sanki bu değilmiş gibi davranmak, eline silahı alıp benim yüzde doksan dokuz virgül dokuz kabul edemeyeceğim bir tarzla savaştığını sanmak, savaşabileceğini iddia etmek beni dehşete düşürüyor. Yaşama duran hemen her şey kadar, kendisini yaşamda bir duruşa geçirecek pozisyonu, bir duruşu bile yakalayamamak, en basit bir savaş kuralını istememek bana hep ölüyü çağrıştırıyor. Ama bu PKK değil. Yaşayan ve yaşam iddiasında olan sizlerin, varsa Mazlumların hatırasına bağlılık ve bir değeri, bu büyük Newroz şehitlerimizin, bu tarihimizin değerlerine bağlılık, kolay ölmemek kadar, yaşam hangi savaşla kazanılacaksa onun üzerine eğilin. Temel bilinci almışsınız, işleyin. Elinize bazı silahlar verilmiş, kullanın.

Bütün bunları şunun için söylüyorum: Doğduğunuza, “yaşama doğduk” demeyin. Düşmanın talim-terbiyesi ile büyütülüşünüze de “büyüdük” demeyin. Hatta şimdiki halinizle, PKK’de de büyüyüşünüze, “PKK’lileştik” de demeyin. Yanılgılar var.

Neden yapamıyorsunuz? Neden bu kadar eliniz birbirine dolanıyor? Neden her attığınız iş karışıyor? Neden bütün işleri yarım yamalak bırakıyorsunuz, bir konuşmayı paramparça ediyorsunuz, bir kararı hiç uygulamıyorsunuz, bir kötüyü teşhis edemiyorsunuz, bu tehlikeyi sezemiyorsunuz, bir hainin gırtlağını tutamıyorsunuz? Neden bir güzelliğe bağlanamıyorsunuz? Neden çirkine varmak bir kader, sizi hoşnut eden bir şey olsun ki? Yenilgiye koşmak neden? Örgütsüzlüğü yaşam tarzı bellemek neden? Bu topraklarda ilk örgütlü insan ortaya çıktı. Herkes birbirinden kaçıyor, neden? Örgüt sorunu, neden?

Bunu çözdüm ve kendinizi savunamazsınız. Ben güçlüyüm, hatta hainler üzerinizde oynarken, düşman her gün ‘yaşam’ diye sizlere bir şeyler sunarken, diyor ki dağlarda aç kalmışlar. Sizleri eleştirmiyorum. Aç, susuz, soğuk ve sıcakta bu kadar dayandığınız için de sizleri kutluyorum. Ama bütün bunlardan sonra kalkıp da sizi bir çorbaya, hele içimizdeki sefillerin sözüm ona size, sizin önünüze koydukları bu ‘yaşam’ reçetelerine takılmanız ve düşmana bu konuda cesaret vermeniz, ‘umut yolu’ demeniz, beni çok öfkelendirdi. Acıyla gördüm ki, bunu felsefe haline getirmişsiniz. Küçük yiyecek, içeceklerin, basit kadınlı, erkekli olmanın felsefesi gelişmiş. Korkunç... Kelime bulamıyorum anlatmak için. PKK’nin felsefesi, yaşam tarzı bu değildir.

İğrenç kişilik, -ki ben halkımızın da yaşadığı felsefe demeyeceğim-, ona dayatılmış bir çaresizliktir. Ama PKK çaresizliğin yeri değil, PKK çarenin yeriydi. PKK’de yaşam sorunu yoktu. PKK’de asla açlık sorunu yoktu. PKK’nin parası hiçbir zaman eksik olmadı. PKK’nin yiyeceği hiçbir zaman eksik olmadı. PKK’nin sosyal yaşamında da hiçbir eksiklik olmadı. Hepsi tanrılara özgüydü.

Onu ayaklara düşürüyorsunuz.

PKK’de tutku da aşk da eksik olmadı.

Onun canına, onun özüne darbe indiriliyor. Felsefe, anlayış haline getirilmiş ve başarısına da çok az bir mesafe kalmış. Bunu gördüm, affedemiyorum. Çaresiz değilim tabii. Çarelerim var, yaşama da en büyük saygı gereği dıştaki, içteki haine karşı her zaman tetikteyim.

Kavganın, yaşamın sahibi olmalıydınız ve bu yürekten alkışlanacak cinsten olmalıydı. Eyaletlerimizi tartışıyoruz, anlamlı bir parti toplantısını yapıyoruz. Merkezimizi tartışıyoruz, ne kadar yürekler acısı. Kullandıkları cümlelere bak ve içine girdikleri davranışlara bakın. Sergiledikleri komutanlığa bakın ve savaşçılarımızın neye zemin olduklarına bakın ve kızlarımızın, Zilanların ardıllarının öyle olmasına, gereklerine nasıl sarıldıklarına bakın. Bu öfke yaratmaz mı? Bu değerlere ihanet olmuyor mu? Bunu nasıl sıradan geçiştirebiliriz? Bu düşüşü nasıl felsefe haline getireceksiniz? Bu duruşu nasıl kabulleneceksiniz? Bu şahadetlere karşı nasıl böyle duracaksınız? Bir de yaşayan özgürleşiyor, yüceliyor. Ona karşı nasıl duracaksınız? Halen anlaşılamadı mı diyeceksiniz? Hisler, duygular oluşmuyor mu? Kimsiniz? Sizi anlamak çok zor. Bir basit askeri kuralı işletemedik demek nedir? Peki, nerede askeri irade? Tek başına yirmi beş yıl önce düşmanın başkentinden alıp, buraya getirdiğim bükülmez-yenilmemiş iradeyi, siz böyle mi temsil edeceksiniz?

Gözümüzün içine baka baka, nereden nereye getirdiğimizi değerlendirme, onun gölgesi altında düşmana oynama, düşmanın objektif ajanlığını yapma... Ayıp olmuyor mu? Söylenecek lafı bile yok. Çaresizlik kaynağı, ayıplı bir duruş. Elebaşlarınız gidiyor, gitsin. Yarınız gitse de hiç üzülmem. Benim için bir zaferdir, derim.

Tekrar söylüyorum: Gılgamış kadar arkadaş canlısıyım. Yemem yediririm, içmem içiririm, yaşamam yaşatırım. Ama aynı zaman affetmediklerim de vardır. Büyük bir otoriteyi sizlere dayatmak istemiyorum. Bundan hoşlanmıyorum da. Çaresiz olduğum için değil, küçüklere bir otorite dayatmanın anlamı yoktur. Ondan anlayacak bir gücü olmayanlara, hangi otoriteyi dayatayım ki! Kaldı ki, en büyük otorite duygu yüceliği, düşünce, irade yüceliğidir. Bunlar beni otoriter kılmıştır. Ama ya sizler? Ne zaman saygıdeğer bir otoritenin sahibi olacaksınız?

Benim yanımda doğrular yaşar, benim yanımda güzellikler yaşar. Benim yanımda savaşta zafer, yaşamda aşk yaşar.

En büyük emir, duygu büyüklüğündeki düşüncenin doğru kıvılcımındaki kuraldır. Işık hızı kadar hızlı, bütün enerjisi kesilmiş bireydir. Bunu biz yaratmaya çalışıyoruz. Bunları şunun için söylüyorum: Bazılarınız bizimle olmaya talip. Bizimle partileşmeye, bizimle ordulaşmaya oldukça istekli görüyorum. Ama ben de bunun tanımını yapmak zorundayım. Sadece gereklerini açıklıyorum. Tercih sizindir, partileşmede zorlama yok, ordulaşmada zorlama olmaz. Ama bizdeki düşünmenin de, yapmanın da hızı politikada ışık hızı ayarındadır. “Düşünmedim, konuşamadım, yapamadım” demek Önderlik çalışma ilkesine ters düşmektir. Çünkü burada politika ve askerlik ışık hızında iş yapar, yeni yapmanın en son sınırıdır. Işığın bir özelliği de yakıcı ve aydınlatıcı olmasıdır.

Diyeceksiniz, “bu şimdiye kadar pek uygulanmamış bir tarzdır.” Ama bizim yaşadığımız kölelik tarzı da hiçbir yerde uygulanmamıştır. Bu köleliğe ancak bu tarz etkili bir cevap olur. Başka çaresi yok. Bütün insanlık kitaplarını araştırdım, “ilacı budur” diye bir sonuç çıkardım. Anlayışlı olmalısınız. Bana göre, bunun tutkulusu olmak önlenemezdir. Yoksa sönmüş, kuvvetten kesilmiş olmanın özgürlüğü olamaz. Onun tercihi olamaz. Tabii ki, ışık hızında koşmalıyız. Onun yakıcı aydınlığında yaşamalıyız. Tercih ettik diye, suç mu işledik? En gerekli olanı gerçekleştirdik ve oluyor. Tersine bunsuz olmuyor ne yaşam, ne savaş. Karşı cephedeki düşman sanıyor ki, almış eline en son tekniği ve “bu şekilli-şemalı, sayılı üstünlüğünü anayasam, emirlerim” diyerek geliyor üzerimize.

Resmen ve fiilen yirmi beş yıl geçti. Ciddiye almadım demeyeceğim bu düşmanı. Ciddiye aldım da, ama şu temelde ciddiye almadım. Yenilmez, ama karşı bir şey yapılmaz anlamında ciddiye almadım. Bana ulaşmaması için tam bir koşu halindeyim.

Hiçbir zaman bana ulaşamayacak, vuruş tarzıyla beni kesemeyecek. Ona bu şansı hiç vermeyeceğim.

Sizin bir türlü ciddiye alamadığınız düşmanı, ben çok ciddiye alıyorum. Sürekli nefesini ensemde hissediyorum, ama durmuyorum. Ya sizler? Düşman mertek oluyor, gözünüze giriyor, görmüyorsunuz. Ama ben onu her yerde görüyorum ve hep olduğu yerde de durdurmuşum. Bu savaşmak için gerekli. Diğer bir şey daha yapıyorum; kazanma işleri... Siz ne bu anlamda görüyor ve ciddiye alıyorsunuz, ne de kazanma işleri konusunda kendinize güveniyorsunuz.

Özgürlük dağındasınız, en güvenilir fedailer birliği içindesiniz, vuracak silahınız da fena sayılmaz. Gerisi ne? Gerisi kazanma kişiliği... Ben yaşamak için yenerim, yenmek için yaşarım felsefesine müthiş bağlandım.

Düşüncede kazanma, hayatın her işinde kazanma. Örgütte, düşmana karşı eylemin planında kazanma. Bütün gerekli olanlar yapılır, savaşa girilir ve yaşanır. Kazanmakla yaşamı ve savaşı bütünleştirme. Bunu yapmak tek yol. Düşman yalnız şu cephede veya karşıda değil. O gördüğünüz gibi ciddiye alınır da. Ama basit bir tedbir de almak gerekir. Dağın, en kolay giremeyeceği noktasına hepiniz girebilirsiniz. O cephe savaşına iyi bir mevzidir. Bu zor değildir. Bunu, bir kuş beyni kadar beyin sahibi olsanız bile yaparsınız. Ama orada iş yapmak, düşmanın yendiği kişiliği yenmek, düşmanı yenecek kuralı, örgütü hazırlamak. İşte, sizler bunu yapamıyorsunuz. Bu bir yaşam hakkı, savaşta bir militanlık tarzı olamaz.

Newroz’lara girdiğimizde ben şunu hep sanmıştım: Bu çocuklar, bu gençler, bu militanlar girerler dağa, ondan sonra düşmanın işini bitirirler dedim. Ortadoğu sahasından suyun ötesine geçerler, gerisi bitti. Hiç teori, bir tüzük, yönetmelik bile hazırlamak istemedim. Çünkü dağların dili herkese konuşacağını, savaşacağını zaten gösterir dedim.

İşte, ‘85 Newroz’unda gerçekten sevdiğim yoldaşım, arkadaşı olmaktan da en hoşlandığım bir kişilik olan Agit (Mahsum Korkmaz), bir şey söylüyordu: Beraberdik, tartışıyorduk bu Newroz’u. ‘85 Newroz’unu kazanmaya çalışıyorduk. Daha sonra ülkede, işte bugün de yakamızı bırakmayan aşağılık hırsızı, köylü kurnazını, kara yürekli ve yoldaş düşmanını, yine kendini eğitmeyen kadroyu tespit ediyor. Biliyorsunuz, Agit 27’yi 28’e bağlayan Mart ayının şehididir. Agit: “Her şeyden önce bu köylü kurnazlığını bu partide yaşatmayacağız; iki, bu kadroların müthiş eğitilmesi gerekiyor. Aksi halde bunlar 15 Ağustos Hamlesini yenilgiye götürecekler” diyor.

Dedikleri, kelime kelime doğru ve belki de ihanet onu katletti. Onun birliğindeki adamlar onu hiç anlayamadılar ve ondan sonra savaş bozuldu. O bizim “her şeyi yapabilirler” dediklerimiz, çok kötü gittiler. Ortaya çıkanlar da hırsız. Hala çok acı kişiliklerinizde yaşayanlar az değil. Komutanlığı, birliğini başarıya değil, kötü ölüme göndermek, yaşam olanaklarını yoldaşına vermek değil de, canını alarak kendini yaşatmak. Böyle anlayanlar az mı? Bunu tartışmak bile bana ne kadar zor geliyor.

Gerillayı ve orduyu bu hale getirenler, ünlü komutan Zeki’nin savaş tarzına yatanların yaşam tarzı ne kadar yakışıksız. Dağlar kadar o imkânla buluştuğunda bile bir Agit iradesi olamamak veya bütün şehitlerimizin iradesini böyle çiğnemek... Bu ağır suçunuzdur demeyeceğim, acı gerçeğinizdir. Bırakın, gitmeyin savaşa...

Agit ve Zilan...

Gerçek gerilla Agit’tir ve onun o güzel duyguları, güzel sözcükleri bizim için emirdir. Zilan’ın da öyle. Altın sözleri bizim için bir emirdir ve zaten iyi yürüdüler. Mühim olan çok zaferli olmaları değil, tek de olsa zaferli olmalarıdır. Bunu egemen kılacağız. Kız da, erkek de, delikanlı da bunu egemen kılacak. Başka türlü bu ordu içine girilmez, bu ordunun andı bu iki isimdir. Gücünüz varsa, gereklerini yapacaksanız, andı için. Ordu işlerini yapmak istiyorsunuz, bunları artık anlayacaksınız. Sizlere parti işlerini de anlattım.

Mazlum parti demektir. Kemalleri, Hayrileri, Hakileri, binlerce büyük şehidi daha vardır. Militan onlardır. Ben onların sözcüsüyüm.

Yarın ne olacağım belli olmaz, ama şimdiye kadar sözcülük yaptım. Ordusu da bu, kadın da Zilan, erkek de Agit. İlk adımlardırlar. Son adımları veya birlikte adımları atacağız.

Çok eğitime, teoriye ihtiyaç olduğunu da sanmıyorum. Zihin ve yürek açıklığı, ölçülü adımlar gerekli. Zilan yepyeni bir savaşçıydı, ne kadar kusursuz kendi eylemini örgütledi. Agit kelime hatası bile yapmadı. İlk gerilla birliğini oluşturmasından son nefesine kadar güzeldi, anlamlıydı. Gerillanın teorisini de, pratiğini de iyi yürütüyordu. Vuruldu diyebilirsiniz. Zayıflıkları da olabilir.

Bir gerilla komutanı kolay ölmemeli, ama oldu, kalanlar var, askerler var, sözcüler var. Onlar ne güne duruyor? Kalanı tamamlayacaksınız. Vasiyet değil, emirdir.

Yirmi beşinci Newroz PKK sözü, ordu sözü kesinlikle doğru anlaşılmalıdır. Kimsenin sözü çiğnetmesine de fırsat verilmemelidir. Bu büyük şahadetlere bağlanış, halkımızın gerçekten ciddiye alınmasından daha büyük bir görev düşünülebilir mi?

Düşmana, haine, işbirlikçiye ve içimizi karıştıranlara öfkemiz var. İşte, bu doğru bağlanış, doğru partileşme, yetkin ordulaşmaya verilecek cevaptır. Hiç de kuru bir şekilciliği dayatmayacağım. Ama onun en şahane partilisi ve askeri olmayı bilmek, şerefiniz olmalıdır. Başka türlüsü ne kurtarır, ne yaşatır. Sadece yaşatırsa hain gibi, işkenceci gibi, itirafçı gibi yaşatır. Onu mu kabul edeceksiniz? Asla diyeceksiniz. O zaman geriye doğrusu kalıyor. Şunlar da çok kötü artık: Bir köylü gibi bugünü kurtaracak kadar çalıştık. Bu da en az diğeri kadar tehlikeli. Böyleleri çok içimizde. Merkezimizi, orta kademelerimizi ve tabanımızı neredeyse işgal etmişler.

“Bugünü kurtardık” diyen köylü, bugün dünyanın en rezil köylüsüdür. En karnı aç emekçisidir. Bu PKK’ye ters, ordusuna da terstir. Bana tamamen terstir. Kabul etmiyorum. Yanlış buluyorum ve tehlikelidir. Köylünün namus kurtarma anlayışı gibi namusunu, sözde onurunu kurtarıyor. Ama köylü, şu anda her türlü namussuzluğun başında parçalandığı toplum gerçeğidir. Böyle özgürlük anlayışıyla dünyada dolaşın, bakın insanımız en zavallısıdır. Partide bunu temsil etmenin anlamı yok. Ordunun bir kuralına yaratıcılıkla bağlanamıyor, hep tekleşmeden bahsediyor. Aslında kendisini tekleştiriyor. Sözüm ona özgürlükle özerkliği, yaratıcılığı karıştırıyor. Bütün bunlar yaratıcılığı, yazmamız gereken bütün destanları komikleştiriyor. Bu aklı da, bu sözüm ona yaşam pratiğini de kesinlikle terk edin.

Yirmi beş yıldır hâlâ yoğunlaşamadık diyenler var. Ama Zilan da bir yıllıktı, nasıl yoğunlaştı? Agit, hiç de on beş yıllık savaş tecrübesine sahip değildi. İki yıllıktı, nasıl yoğunlaşmıştı. Yazdıkları tam bir gerilla günlüğüdür. Yaptıkları da en zor koşullarda gerilla pratiğidir. Demek ki, bunun yoğunlaşmayla, eğitimle fazla alakası yok. Dürüstlükle, kararlılıkla, içtenlikle, yaptığı işe yüksek duygularla, arzuyla bağlanmakla ilişkisi var. Bu eğitim düzeyiyle, bu tecrübeyle, bin kat Zilan’ın, Agit’in üstünde bir rol oynayabilirsiniz.

Artık onlar, bir çağrıdır zaten. Çağrıya koşacaksınız ve PKK’nin şehit anısına bağlılığı kesinlikle böyle anlaşılmalı. O hakedilmeyen ve çoğunun da sözüm ona komuta tarzından kaynaklanan, bütün o gencecik savaşçıların son nefesleri bir emirdir. Bunu iliklerine kadar nakşetmeyen komutan olamaz.

Tek bir şey için PKK’lileştiniz.

İşte tanımını yaptım. Bu kadar ideolojik esaslar, bu kadar siyasi çizgi ve bu kadar candan bir yoldaşlık. Siz bunun için PKK’lileştiniz. Siz bunun için PKK’nin alan koordinesi, alan temsilcisi oldunuz. Yoksa bu basit güdülerinizi yaşamak için değil. Biz sizlerle böyle sözleşme yapmadık. Neden yalancı oluyorsunuz? Kim söyledi, PKK’de böyle yaşanılır? Nereden çıkarıyorsunuz? Ortaya çıktı ki, düşman istemiş böyle yaşamı. Bu göz göre göre düşmanı oynamaktır. Bu PKK’lilik değildir.

Ben kolay öldürmem, kolay öldürmek belki insanı bir nefeslik tatmin edebilir. Düşmanımla böyle boğuşmak istemiyorum. Stalin de öyle yaptı. Binlercesi ortaya çıktı ve şimdi mezarları bile belli değildir. Ben öyle yapmak istemiyorum. Onlar bile beni öldürse bunun bile anlamı vardır. Benim onları kolay öldürmemin fazla anlamı yoktur. Böylelerini, partide böyle kalmak isteyenleri de uyarıyorum.

Sizi zorlamıyorum, yaşamayın da demiyorum. Bütün ürettiklerimle yaşamanız için bunları söylüyorum. Hiçbir yerde olmayan bencillik nerede derseniz, o da bendedir. Bütün bu emekleri size sunuyorum, ama bunlar doğru yaşam değerleridir. Tarzınız bir hırsız gibi, bir Çingene gibi, onların da emekçilerine saygım var. Bu işi böyle peşkeş çekmenin anlamı yok. Kaldı ki yaşamın doğru yolu var. Yoldaşça yaşam paylaşılabilir, örgüt kuralları da paylaşılabilir, taktik tartışma da paylaşılabilir. Kadın-erkek diyeceksiniz. Aşkı yaratıyoruz, bundan daha büyüğü olur mu? Düşkünün tarzı, yaşam olur mu, tenezzül edilir mi?

Savaş aynı zamanda büyük aşk içindir. Bunu neden anlamayacaksınız? Cinsleriniz çok düşmüş. Cinslerinizin size dayatıldığı veya belletildiği tarzıyla konuşması korkunç bir düşüş değil mi? Onunla ülke gitmedi mi? Onunla toplum olmaktan çıkmadınız mı? Onunla en çaresiz birey haline gelmediniz mi? Evet, o zaman çirkini, düşüreni, güçlendirmeyeni yaklaştırmayın kendinize. Birbirinizi tanımamışsınız, ana topraklarına bağlanmamışsınız, daha kendinizi kanıtlayamamışsınız. Kim, kimi, kimden nasıl çalacak?

Hangi aşktan, sevgilerden bahsedeceksiniz?

Ana toprağına daha bağlanmamış, düşmanına iki darbe vurmamış, kinini düşmanına, sevgisini yoldaşına daha doğru sunamamış, yarın ne olacağı belli olmayanın buluşması mı olur? Kucaklaşması mı olur? Sevgisi mi olur? Cins-cinsiyeti mi olur? Artık bu oyunu kişiliğinizde bozun.

Yiğitliğin olduğu yerde, yüce ilişkiler, sevgiler, aşklar olur.

Bunların olmadığı yerde, kadın-erkek boyutunda her şey sadece haramdır demeyeceğim, tam bir ajanlık rolü oynar. Hem parti içinde, partimizin yoldaşlık gerçeğinde, en çok da ordulaşmada hassas olun ve en büyük savaşın bu yaşam tarzındaki savaş olduğunu lütfen anlayın.

İslam’da en büyük savaşın nefs savaşı olduğunu unutmayın. Bunu en büyük verenler, en büyük savaşanlar olur. Ardında da sel gibi özgür yaşamın yolunu açarlar. Demek ki bu savaş, ölüme kolay gitmenin adı değil, özgür yaşamın sağlam köprüsüdür. Başarı ile geçersek özgür yaşamla buluşacağız. Onun için biz her şeyimizi ortaya koyduk. Dedik ya, hiçbir kelime düzeyinde bile aracı yoktu, yarattık ve sizlere sunduk.

Partileşme, büyük ordulaşmak içindir.

Ordulaşma yenilmemek için, yenmek içindir. Bütün bunlar, esirgenen bu toprakların, en büyük özgürlük savaşçılarının yaşam aşklarının bir kez daha adlandırılması, onun temsili içindir. Ben de bunun mütevazi bir temsilcisiyim. Kendimi hiç abartmak istemiyorum, ama benim de yaşamaya hakkım var. Güzeli anlamam gerekli. Çoktan bitmiş, düşmanın adeta kuruttuğu toplumumuzun ölçüleri de demeyeceğim; onlar da yok. Özgürlük kuralları uğruna benim çabam önemli ve gerekli. Toplum bir şey veremedi, benim kendime vermem gerekli. Görüyorsunuz ki, kendim için yapmadım, korkunç bir bireycilik içinde değilim.

Hiç kimse böylesine parçalanmış bir gerçekliği böyle birleştiremedi. Halk olmaktan çıkmış, adını bile utançla ağzına alan, aldıkça da daha çekinen bir gerçeklik haline gelmiş; işte bizler bu halkı, bugün gururlu bir düzeye getirdik. Devrim yapan bir halk, devrimciyim diyen insanlar topluluğu haline getirdik.

Benim yıllarım, korkunç yıllarım, amansız yıllarım. Hiç böbürlenmiyorum, ama anlaşılmasını istiyorum. Bu yıllar, halkın bir ülkesini ve büyük özgürlüğünü yaratmak içindir. Ondan aldım, size verdim. “Siz de halk için gerekli olanı verin” diyorum. İyi bir çağrıdır, hiç sıkılmaya gerek yok.

Tekleştim, müthiş yalnızlaştım ama korkmadım, muhteşem yalnızlık dedim buna. Şimdi daha iyi anlıyorum, o yitik ülkenin yalnızlığını, kendini çoktan unutmuş halkın yalnızlığını. Buna sadık kalmışım. Ne güzel, ülkem kadar yalnız ve halkım kadar kimsesiz.

Olacaksa bu halk, ben onunla, o benimle ve dostlarıyla olmalı. Yalnızlığı gidereceksek, sahte dostlarla, yol arkadaşlarıyla değil, olacaksa insanlıkla bir beraberlik, eşitçe ve özgürce olacaksa yoldaşlık; duygularını da, onun acılarını da, onun sevincini de tam olduğu gibi paylaşmak temelinde olmalı. Düşüncede de öyle, iradede de öyle. Giderilecekse yalnızlık bu temelde giderilebilir.

Neden ahbap-çavuşluk yapayım ki? Neden dost olamayacaklarsa sonuna kadar bağlanayım ki? Neden kendini kurtaramayacak halka ağlayarak, sızlayarak bağlanayım ki? Böyle olacağına tek yaşayayım, gerektiğinde bir tanrı kadar, gerektiğinde hiç yaşamamak üzere ve hep böyle yaptım. Doğruydu ve güzeldi de. Abartmıyorum, yapılması gerektiği gibi yapıldı. İnsanlık da görecektir ki, yaşanılması gerektiği gibi çaba harcandı ve o yaşamın yoluna girildi.

Bu anlamda aslında zafer elde edilmiştir. Gerisi herkesin bir tuğlayı kullanılacak yere kadar taşımasıdır. Plan yapıldığı, temel atıldığı gibi, çatıya kadar da yükseltilmiştir. Gerisi ev işlerinin düzenlenmesidir. Bu anlamda ülkenin temeli atılmış, binası yükseltilmiş, hatta çatısı da kurulmuştur.

Özgür bir halk gibi bu ülkenin içinde artık yaşama hesapları yapacaksınız. Evin içini kesin süsleyeceksiniz. Bir de sahiplik edeceksiniz değerlerinize. Burası şu şehidin yeri, burası şu güzelin yeri, burada şu kurala göre yaşanılır. Şöyle bir hain, hırsız geldi mi, şöyle karşı konulur. Ruhundan düşüncesine kadar, yasasından siyasetine kadar, belirtilmiştir hepsi.

Bu her zaman yaşama kafa yormakla olur. Bütün çağdaş insanlık böyle. Bir güzel yemeği yemek için bile çenenizi iyi hareketlendireceksiniz. En güzel yemek bile çenenizi çalıştırmadıkça zevk vermez. Mideye kötü oturur. Bu kadar özgür yaşam yakınlaşmışken, bu kadar özgürlük sofrası yenmeye açıkken, yaşamayı halen bilmiyorum demek ayıptır. Evin içi de, evin sofrası da, evin bütün güzellikleri de yerli yerindedir. Size düşen, sahiplenmek; biraz donatmak gerekiyor. Bu da bir dağdaki çobanın bile en çok yaptığı iştir. Siz militanlarsınız, ne kadar parti, ordu için gerekliyse o kadar, ne kadar halk için gerekliyse o kadar, ne kadar düşmana karşı gerekliyse o kadar, ne kadar hakkınızsa o kadar.

Bu sosyalizmdir.

Bu insanlığın geçmişi kadar geleceğidir.

21 Mart 1998

HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN 

YORUM GÖNDER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

BENZER KONULAR

BAŞKA DİLDE ANNE OLMAK (22.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (80.BÖLÜM)

BAŞKA DİLDE ANNE OLMAK (23.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (81.BÖLÜM)

BAŞKA DİLDE ANNE OLMAK (24.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (82.BÖLÜM)

BAŞKA DİLDE ANNE OLMAK (25.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (83.BÖLÜM)

BAŞKA DİLDE ANNE OLMAK (26.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (84.BÖLÜM)

BAŞKA DİLDE ANNE OLMAK (27.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (85.BÖLÜM)

BAŞKA DİLDE ANNE OLMAK (28.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (86.BÖLÜM)

BAŞKA DİLDE ANNE OLMAK (29.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (89.BÖLÜM)

BAŞKA DİLDE ANNE OLMAK (30.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (87.BÖLÜM)

BAŞKA DİLDE ANNE OLMAK (31.BÖLÜM-SON)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (88.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (90.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (91.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (92.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (93.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (94.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (95.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (96.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (97.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (98.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (99.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (100.BÖLÜM)

PKK'YE DAYATILAN TASFİYECİLİK VE TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ(1.BÖLÜM-ÖNSÖZ)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (101.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (2.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (102.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (3.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (103.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (4.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (104.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (5.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (105.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (6.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (106.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (7.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (107.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (8.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (108.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (9.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (109.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (10.BÖLÜM )

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (110.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (11.BÖLÜM )

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (111.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (12.BÖLÜM )

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (112.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (13.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (113.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (14.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (114.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (15.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (115.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (16.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (116.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (17.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (117.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (18.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (118.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (19.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (119.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (20.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (120. BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (21.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (121. BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (22.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (122. BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (23.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATIK UYGARLIĞA I CİLT (123.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (24.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (124.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (25.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (125.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (26.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (126.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (27.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (127.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (28.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (128.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (29.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (129.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (30.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (130.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (31.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (131.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (32.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (132.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (33.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (133.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (34.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (134.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (35.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (135.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (36.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (136.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (37.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (137.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (38.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (138.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (39.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (139.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (40.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (140.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (141.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (41.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (42.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (142.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ(43.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (143.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (144.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (44.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (145.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (45.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (146.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (46.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (147.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (47.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (148.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (48.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (149.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (49.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (150.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (50.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (51.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT SON (151.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (152.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (52.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (153.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (53.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (154.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (54.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (155.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (55.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (156.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (56.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (157.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (57.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATIK UYGARLIĞA CİLT II (158.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (58.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (59.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (159.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (160.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (60.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (161.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (61.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (162.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (62.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (163.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (63.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (164.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (64.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UGARLIĞA CİLT II (165.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (65.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UGARLIĞA CİLT II (166.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (66.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (167.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (67.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (168.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (68.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (169.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (69.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (170.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (70.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (171.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (71.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (172.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (72.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (173.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (73.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (174.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (74.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (175.BÖLÜM)

TASFİECİLİĞİN TASFİYESİ (75.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (176.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (76.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (177.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (77.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (178.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (78.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (179.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (79.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (180.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (80.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (181.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (81.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (182.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (82.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIGA CİLT II (183.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (83.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIGA CİLT II (184.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (84.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIGA CİLT II (185.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (85.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (186.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (86.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (187.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (87.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (188.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (88.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (189.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (89.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (190.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (90.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (191.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (91.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (192.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (92.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (193.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (93.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (194.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (94.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (195.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (95.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (196.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (96.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (197.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (97.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (198.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (98.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (199.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (99.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (200.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (100.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (201.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (101.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (202.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (102.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (203.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (103.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (204.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (104.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (205.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (105.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (206.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (106.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (207.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (107.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (208.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (108.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (209.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (109.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (210.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (110.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (211.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (111.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (212.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (112.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA (213.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (113.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (214.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (114.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (215.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (115.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (216.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (116.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (217.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (117.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (218.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (118.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (219.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (119.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (220.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (120.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (221.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (121.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (222.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (122.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (223.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (123.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (224.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (124.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (225.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (125.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (226.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (126.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (227.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (127.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (ÖNSÖZ )

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (228.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (128.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (1.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (229.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (129.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (2.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (230.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (130.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (3.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (131.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (231.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (4.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (232.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (132.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (5.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (233.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (133.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (6.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (234.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (134.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (7.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (235.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (135.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (8.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (236.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (136.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (9.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (237.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (137.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (10.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (238.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (138.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (139.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (11.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (239.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (12.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (140.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (240.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (13.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (241.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (141.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (14.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (242.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (142.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (15.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (243.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (143.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (16.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (144.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (244.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (17.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (245.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (145.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (18.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (246.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (146.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (19.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (247.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (147.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (20.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (21.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (248.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (148.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (22.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (23.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (249.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (149.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (24.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (250.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (150.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (25.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (251.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (151.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (26.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (252.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (152.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (27.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (253.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (153.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (28.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (254.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (154.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (29.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (155.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (255.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (30.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (256.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (156.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (31.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (257.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (157.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (32.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (258.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (158.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (33.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (259.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (159.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (34.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (260.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (160.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (35.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (261.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (161.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (36.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II ( 262.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (162.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (37.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II ( 263.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (163.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (38.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (264.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (164.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (39.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II ( 265.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (165.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (40.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (266.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (166.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (41.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (267.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (167.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (42.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (268.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (168.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (43.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (269.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (169.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (44.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (270.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (170.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (45.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (271.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (171.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (46.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (272.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (172.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (47.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (273.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (173.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (48.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (274.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (174.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (49.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (275.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (175.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (50.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (276.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (176.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (51.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (277.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (177.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (52.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (278.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (178.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (53.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (279.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (179.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (54.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (280.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (180.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (55.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (281.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (181.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (56.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (282.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (182.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI (57.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (283.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (183.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (58.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (284.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (184.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (59.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (285.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (185.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (60.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (286.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (186.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (61.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (287.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (187.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (62.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (288.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (188.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (63.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (289.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (189.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT-II (64.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (290.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (190.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (65.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (291.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (191.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (66.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (292.BÖLÜM )

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (192.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (67.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (293.BÖLÜM )

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (193.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (68.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (194.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (69.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (195.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (70.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (294.BÖLÜM)

TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (196.BÖLÜM-SON)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (71.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (295.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (72.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (296.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (73.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (297.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (74.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (298.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT-II (75.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (299.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT-II (76.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (300.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT-II (77.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT-II (78.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (301.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT-II (79.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (302.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? CİLT-II (80.BÖLÜM)

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (303.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? II CİLT (81.BÖLÜM)

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -82.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -304.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -83.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -305

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -84.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -306.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -85.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -307.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -86.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -308.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -87.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -309.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -88.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -310.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -89.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -311.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -90.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -312.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -91.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -313.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -92.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -314.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -93.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -315.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -94.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -316.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -95.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -317.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -96.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -318.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -97.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -319.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -98.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIK CİLT II -320.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -99.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIK CİLT II -321.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -100.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -327.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -101.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -328.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -102.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -329.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -103.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -330.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -104.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -331.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -105.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -332.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -106.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIK CİLT II -322.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -107.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIK CİLT II -323.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -108.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIK CİLT II -324.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -109.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIK CİLT II -325.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -110.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIK CİLT II -326.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -111.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -333.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -112.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -334.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -113.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -335.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -114.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -336.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKÛN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ -1.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -115.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -337.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKÛN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ -2.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -116.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -338.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ -3.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -117.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -339.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ -4.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -118.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -340.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ -5.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -119.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -341.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-6.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -120.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -342.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-7.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -121.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -343.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-8.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -122.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -344.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-9.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -123.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -345.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-10.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -124.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -346.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-11.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -125.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -347.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-12.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -126.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -348.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-13.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -127.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -349.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-14.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -128.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -350.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-15.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -129.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -351.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-16.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -130.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -352.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-17.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -131.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -353.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-18.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI II CİLT -132.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -354.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-19.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -133.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -355.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-20.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -134.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -356.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -135.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-21.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -357.BÖLÜm

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -136.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-22.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -358.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -137.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-23.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -359.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -138.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-24.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -360.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -139.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-25.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -361.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -140.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-26.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -362.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-27.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -141.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -363.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -142.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-28.BÖLÜM

SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -364.BÖLÜM-SON

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -143.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-29.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -144.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-30.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-31.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -145.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN SAVAŞTA ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-32.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -146.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -147.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAİLARI VE GÖREVLERİMİZ-33.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -148.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİŞ SAVAŞLARAI VE GÖREVLERİMİZ-34.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ -35.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -149.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-ÖNSÖZ

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ -36.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -150.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-1.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-37.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -151.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-2.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-38.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -152.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-3.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-39.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -153.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-4.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-40.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -154.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-5.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-41.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -155.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ-ÖNSÖZ-1.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-42.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-6.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -156.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ-2.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-7.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-43.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -157.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ-3.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-8.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -158.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-44.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ-4.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-9.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -159.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-45.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ-5.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-10.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-46.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -160.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ -6.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-11.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-47.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -161.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ -7.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -162.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-12.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-48.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ -8.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-13.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-49.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-14.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-50.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-15.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-51.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -163.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-16.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-52.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ -9.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-17.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -164.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-53.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ -10.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ-11.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-18.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-54.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT-165.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ-12.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-55.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-19.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -166.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ-13.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-20.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-56.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -167.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ-14.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-57.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-21.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -168.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-22.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -169.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ -58.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ-15.BÖLÜM

KÜRT AŞKI-23.BÖLÜM

FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ -59.BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT -170.BÖLÜM

TARİH GÜNÜMÜZDE GİZLİ VE BİZ TARİHİN BAŞLANGICINDA GİZLİYİZ-16.BÖLÜM

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 1. BÖLÜM

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 2. BÖLÜM

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 3. BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT - 171.BÖLÜM

KÜRT AŞKI - 24. BÖLÜM

KÜRESEL SERMAYENİN TÜRKİYE KAYYUMU AKP

NASIL YAŞAMALI? II CİLT - 172.BÖLÜM

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 4. BÖLÜM

KÜRT AŞKI - 25. BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT - 173.BÖLÜM

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 5. BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT - 174.BÖLÜM

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 6. BÖLÜM

KÜRT AŞKI -26. BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT - 175.BÖLÜM

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 7. BÖLÜM

KÜRT AŞKI - 27. BÖLÜM

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 8. BÖLÜM

NASIL YAŞAMALI? II CİLT - 176. BÖLÜM

KÜRT AŞKI - 28. BÖLÜM

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 9. BÖLÜM

KÜRT AŞKI - 29. BÖLÜM

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 10. BÖLÜM

KÜRT AŞKI - 30. BÖLÜM

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 11. BÖLÜM

KÜRT AŞKI - 31. BÖLÜM

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 12. BÖLÜM

KÜRT AŞKI - 32. BÖLÜM

KÜRT AŞKI - 33. BÖLÜM

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 13. BÖLÜM

KÜRT AŞKI - 34. BÖLÜM

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 14. BÖLÜM

V. CİLT= KÜRT SORUNU VE DEMOKRATİK ULUS ÇÖZÜMÜ -1-

HAKİKAT SAVAŞÇILIĞI - 15. BÖLÜM

V. CİLT= KÜRT SORUNU VE DEMOKRATİK ULUS ÇÖZÜMÜ- KÜLTÜREL SOYKIRIM KISKACINDAKİ KÜRTLERİ SAVUNMAK -2-

V. CİLT= KÜRT SORUNU VE DEMOKRATİK ULUS ÇÖZÜMÜ -3-

V. CİLT= KÜRT SORUNU VE DEMOKRATİK ULUS ÇÖZÜMÜ -4-