FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-40.BÖLÜM
Bu temelde hedefler çerçevesinde bir değişiklik, genişleme ortaya çıktı. O halde pratik uygulama yaparken de bunlara dikkat etmeliyiz, bu çerçevede bir mücadele yürütmeliyiz, ama bir türlü bu yönlü bir değişiklik, pratik yapamadık. Geçmişin alışkanlıkları, o kadar bizim üzerimizde etkili ki ve o alışkanlıklar o kadar çok bizi esir almış, tutucu kılmış ki, değiştiremiyoruz. Zor olanı göze alıyor, yapmaya çalışıyoruz, kolay olanlara yönelemiyoruz. Bu konuda müthiş bir darlık var. Değişiklikler yapmada, eylem çizgisinde, planlamasında, hedefler programında zayıf kalıyoruz, zorlanıyoruz, dar kalıyoruz. Bu açıdan anti-faşist direnişin hedeflerini de doğru ve yeterli ele almak lazım. Genel itibariyle şehir eylemleri ve şehirdeki devrimci şiddet açısından da bunları yeniden tanımlamak gerekiyor. Bazı değişiklikleri kesinlikle hızla yapmamız lazım. Buradan baktığımızda eskisi gibi sadece silahlı güçleri hedeflemek dar bir yaklaşımdır. Doğru değildir. Faşizm sadece o silahlı güçlerden oluşmuyor, topyekûn saldırı halinde, silahlı güçler kadar, sivil güçleri de katıyorlar. Ekonomik, sosyal, siyasi güçler katılıyor. Her gün bunun propagandasını yapıyorlar.
Dün akşam bir televizyon kanalına bakarken, sadece PKK’ye karşı yalan ve propaganda için kurulmuş bir tv kanalıyla karşılaştım. Öyle propaganda falan yapmıyor, spotlar oluşturulmuş; “PKK şöyle dinsizdir, şöyle ahlaksızdır, Marks ve Engels şöyle demiş... PKK en büyük Marksist’tir…” PKK’nin somut durumuna bakmadan, ortalama toplum nezdinde, özellikle de Türkiye toplumu nezdinde, PKK’yi karalamak, kötülemek, halkın değer yargılarıyla, anlayışlarıyla karşı karşıya getirecek ne gerekiyorsa onu yapıyor. Monte edilmiş bir şekilde sürekli tekrarlıyor. Bunun için özel bir televizyon kanalı kurulmuş durumdadır. Bunu basın yoluyla yapıyorlar. En tehlikeli bir savaş aracıdır, bundan daha kötü saldırı olamaz. Diğeri, silah fabrikatörleri keşif uçağı, savaş helikopteri, silah tekniği geliştirmek için yarış halindeler. Siyasi güruh, “PKK terör örgütüdür” diyor, başka hiçbir şey kullanmıyor. Dünyanın dört bir tarafını dolaşıp PKK düşmanlığı, Kürt düşmanlığını geliştirmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla bu güçler, savaşın birer parçasıdırlar. Ordu ve polis nasıl devrimci güçleri imha etmek, etkisizleştirmek için saldırı yapıyorsa, bunlar da aynı saldırıyı yapıyor, onlar gibi saldırıyorlar. Devrimci güçleri imha etmeye, toplum nezdinde karalamaya, devrimci hareketi imha edecek araçlar-gereçler yaratmaya, ekonomik, sosyal, siyasi zeminler oluşturmaya çalışıyorlar. O halde savaşın bir tarafı ve parçasıdırlar. Bundan dolayı bütün bunları görüp, hedefler programımızı topyekûn anti-faşist direnişin gereklerine uygun hale getirmemiz lazım.
Bu da neyi içeriyor? İlkelerimiz, ölçülerimizin öngördüğü hassasiyetler dışında, tüm faşist güruhu hedeflemek lazım. Ekonomik, sosyal, ideolojik, siyasi askeri ve propaganda boyutuyla hedeflemek lazım. Kuşkusuz her hedefe uygun, o hedefin gereklerine göre eylem biçimleri, yöntemleri geliştirmek, eylem araçları kullanmak lazım. Orduya karşı yapılacak eylemle, onda kullanılacak araç, savaş gücüyle bir ekonomik hedefe karşı yapılacak eylem ya da propagandaya karşı yapılacak eylemle aynı olmaz. Onun aracı da, örgütü de, yöntemi de aynı olmaz. Yapılacak eylemler hedefin konumuna göre biçim alır, ama kesinlikle eylem yapmak lazım. Anti-faşist, devrimci, demokratik mücadelenin hedefi haline getirmek gerekiyor. Bu bakımdan faşizme hizmet eden her ekonomik gücü hedeflemek lazım. Onun ekonomik, mali gücünü çökertmeliyiz. Çünkü oradan besleniyor, kaynağını oradan alıyor. Faşizme hizmet eden sosyal, kültürel, ahlaki yapıyı tümden hedeflememiz lazım. Küfrediyor, karalıyor, toplumu düşürmeye, kötülemeye çalışıyorlar. Esrar, eroin, fuhuş, uyuşturucu, her türlü yozlaştırıcı etken var. Gençliği, toplumu, siyasetten ve mücadeleden uzak tutmak ve tümüyle denetim altına alabilmek için her türlü saldırıyı yapıyorlar.
Siyasi oligarşi de mali oligarşi gibi faşist-sömürgeci ve soykırımcıdır. Ruhta ve düşünce de aslında askeri oligarşiden daha fazla mali ve siyasi oligarşi Kürt düşmanı, karşıtı ve saldırgandır. Askerleri onlar eğitip bu hale getiriyorlar. Askeri gücü, Özgürlük Hareketimize karşı bu çevreler, bu derecede saldırtıyor, saldırgan hale getiriyorlar. Esas saldırgan olanlar kendileridir. O nedenle de, o siyasi oligarşiyi; partisidir, meclisidir, çeşitli kurum, kuruluşlarıdır, bunlar sorunu çözmekle yükümlüyken; çözmedikleri gibi, ezme, bastırma, katliamların düşüncesini oluşturma, propagandasını yapma eylemini geliştiriyorlar. Bu yüzden bunlar hedeftir.
İdeolojik güçler, ideolojik mücadele, propaganda alanı, özelikle basın tamamen faşist-soykırımcı borazan olarak, Kürt katliamına her gün, her saniye, her sözü ve eylemiyle fetva çıkarıyor. Bu yüzden bunlar hedeftir. Bütün silahlı güçler; polis, asker vb. güçler kuşkusuz hedeftir. Eğer Faşizm herkesi hedefliyor; siyasetçileri tutukluyor, devrimci propaganda araçlarını dergileri, gazeteleri, televizyonları, radyoları, dernekleri kapatıyorlarsa, halkın eğitim yapmasına bile izin vermiyorlarsa (Zaten diğer siyasi örgütlenmeler, askeri örgütlenmeler, özsavunma, toplumun kendi meclisini, derneğini örgütlemesine izin vermiyorlar) o halde biz de bunların hepsini hedefimiz haline getirmeliyiz.
Faşist-soykırımcı saldırıya hizmet eden, onun uzantısı konumunda olanlar da kuşkusuz hedefimizdir. Çeşitli askeri güçler kontrgerilladan öteye, korucu, özellikle paramiliter güçler, asıl saldırı gücü olarak örgütlendirilen sivil güçler, işbirlikçi hain çevreler; halkı ihbar eden, Kürt’ü ihbar eden ajan, hain, işbirlikçi MİT ajan yapılanmaları; Türkiye’de halk düşmanı, Kürdistan’da Kürt düşmanı, ona zarar veren faşizmin hizmetçisi, ajanı sistemin beşinci kolu olarak saldırı yürüten güçler, bunların hepsi topyekûn anti-faşist direnişin hedefi konumundadır. Dikkat edilirse topyekûn atni-faşist direnişte hedefler çerçevesi geniştir. Dağdaki gerillaya sadece askeri güçlerle çatışma, onları etkisizleştirme görevi kalıyor.
Demokratik siyaset alanına faşizmin bu ekonomik, sosyal, siyasi yapısını teşhir etmek düşüyor. Onların gerçeklerini açığa çıkartmak, maskelerini düşürmek, gerçek yüzlerini göstermek düşüyor. Propaganda alanına, basın yayına, ideolojik mücadeleye, faşist saldırganlığın özelliklerini, dayanaklarını, amaçlarını teşhir etmek düşüyor. Tümüyle toplumu faşizm gerçeğiyle aydınlatmak, bilinçlendirmek gerektiği gibi aynı zamanda faşist saldırganlığın ortaya çıkardığı barbarlığı, vahşeti de teşhir etmek, deşifre etmek gerekiyor. Hem devrimci hareketi, anti-faşist topyekûn direnişi topluma doğru taşımak, ama aynı zamanda daha öncelikli olarak faşizmi teşhir etmek, faşist saldırganlığı, barbarlığı ortaya iyi koymak, toplumu faşizm konusunda bilinçlendirmek, eğitmek gerekiyor. Faşizmin dayandığı ırkçılığı, şovenizmi, milliyetçiliği, ulus-devletçiliği iyi irdeleyerek mahkum etmek gerekiyor. Bütün bu çatışmaların, savaşın gerisinde bu siyasetlerin olduğunu, iyi ortaya koymak, toplumu bu konuda yeterince bilinçlendirmek gerekiyor.
Önemli olan bunlar dışında kalan hedefleri etkisizleştirmek ve şehirlerdeki devrimci direnişin, devrimci şiddet eyleminin hedefi haline getirmektir. Dağdaki gerillanın hedefi sınırlıdır, demokratik siyasetin ve propaganda alanının hedefi sınırlıdır, etkisi azdır ama en çok darbelenmesi, parçalanması, tahrip edilmesi gereken hedeflerdir. Şehir eylemciliğinin hedefleri konumundadırlar. Özsavunmanın ve kitle şiddetini geliştiren güçlerin YPS’nin ve DGH’nin hedefi konumundadırlar. Herkesten fazla bu güçler örgütlenmek, hedeflerini doğru belirlemek, eylem gücü haline getirmek konumundalar. Bütün ekonomik hedefler, bütün o sosyal güçler, bütün o siyasi güçler herkesten çok bu yapıların hedefleridirler. İşbirlikçi, hain, ajan yapıyı susturacak, durduracak güç bu güçtür. Polistir, kontr-gerilladır, MİT’tir, istihbarattır bunların hedefleri içindedir. Eğer gücü yeterse belli askeri hedefleri bile etkisizleştirmeyi öngörebilir.
DURAN KALKAN ( HEVAL ABBAS )
YORUM GÖNDER