TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (47.BÖLÜM)
- II -
Şimdi kamp yönetim birimine ve daha çok da bazı pratik sorunlarına değinmek gerekiyor. Faaliyetlerin, derinleştirilmiş parti çizgisi temelinde biçime kavuşturularak geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Her bakımdan gelişen siyasal bilinç ve örgüt bilinci günlük pratik ifadesini sağlam ve düzenli bir görünüme kavuşturmazsa, yani özle biçim arasındaki uyuma dikkat gösterilerek, arzulanan düzeye getirilmezse, biçimsizlik yüzünden, sağlam özün zarar görmesi söz konusu olacağı gibi, salt biçimciliğin de özü geliştirmeyeceği açıktır. Biz bütün gücümüzle partimizi, özü kadar biçimi de sağlam olan bir yapıya kavuşturmak, özellikle günlük davranış kurallarını partinin özlü yaşamına uygun bir biçimde dönüştürmek için yoğun çaba harcıyoruz. Bu konuda epey mesafe kaydedildiğini biliyoruz. Bunlar partimizin tüzüğünde ifadesini bulmuştur.
Biz, tüzüğün bir metin olmaktan çıkarılıp hayata geçirilmesi için, yılların faaliyetine dayanmak gerektiğini vurguladık. Bunu kongrede dile getirdik. Çok çeşitli birimlerin doğru bir örgütsel işleyişin gereklerini yerine getirmesi için hala bütün gücümüzü kullanıyoruz. Tüzüksel kuralların yeterince ve özlü olarak işlemeyişinin güç kaybına yol açtığını, işlerin sistemsiz ve dağınık gelişmesinin nedeni olduğunu unutmamalıyız. Arkadaşlar istedikleri kadar “Özüm sağlamdır, bana güvenilmelidir, ben her zaman partinin emrindeyim” desinler, bu fazla bir şey ifade etmez. Önemli olan biçime uygun davranmak, partinin biçimlenişini ve disiplinini tam temsil etmektir.
Biz buna göre yaşıyor muyuz? Günlük davranışlarımızdan hemen hemen yaşamın her alanına kadar bunu dayatabiliyor muyuz? Kısacası PKK’nin itibarını, onurunu ve yüceliğini davranışlarla da sağlam bir biçimde tamamlayabiliyor muyuz? Bu durumu, bu konuda bir gösterge olan rapor sistemine işleyebiliyor muyuz? Bu önemlidir, bunun üzerinde büyük bir yoğunlukla duruyoruz ve durmaya devam edeceğiz. Rapor sisteminin, yürütülen çalışmaların aynası olduğunu belirttik. Belki rapor sistemi her şey demek değildir, belki işlerin tam bir ifadesi olmayabilir, hatta yanılgılı da olabilir. Buna karşılık eğer rapor kurallarına göre düzenlenmişse, mevcut çalışmaları en iyi dile getiren bir belge olacaktır. Talimatlar da böyledir. Talimatlar, gelişmelere ne kadar egemen olunduğunu ve gelişmelerin hangi yöne çevrilmek istendiğini açıklayan yönergelerdir. Bunlara çok dikkat etmek gerekir. Rapor-talimat sisteminin lafta kalmaması, kişiliğin buna uygun hale getirilmesi zorunludur. Bu konuları fazla uzatmadan ve teorik önemini ortaya koymadan, kamp yönetimine değinmek istiyoruz. Dikkat edilirse, kongre öncesi ve sonrası dönemde, arkadaşların parti otoritesine ve bu otoritenin kurumlaşmasına katkıda bulunmaları için epey destek sunduk.
Birbirlerini dinlemeye bile tahammül edemeyenlerin bir birim içinde parti sorunlarını ortaya koymaları, bunların üzerinde tartışma yürütmeleri ve bundan sonuç çıkarmaları için elimizden gelen her şeyi yaptık. Güvenliğin sağlanmasından maddi yaşamın sağlıklı bir biçimde düzenlenmesine kadar her konuda yardımcı olduk. Bunların kendiliğinden olmayacağı açıktır, bunlar ancak emek ve çabayla yerine getirilebilir. Bu, her parti üyesinin her yerde sağlaması ve başarması gereken görevlerin ifadesidir. İster ülkeden, ister Avrupa’dan gelsinler, ister burada bulunsunlar, bu süre içinde bazıları yine bilinen fırsatçılığı dayattılar. Etkinlik kurmaktan kendini biraz daha egemen kılmaya, her türlü görevden kaçmayı ve silikleşmeyi ifade eden davranışlara kadar birçok olumsuz tutuma girebildiler. Biz bunları uygun görmedik. Her ne kadar herkese sen şunu ya da bunu yaptın demediysek de, bunları mahkum ettik. Bunlar zaten her zaman dile getirilmez. Ama bazıları bunların normal şeyler olduğunu sanıyorlar. “Demek ki parti bunu kabul ediyor, o zaman kendimizi daha çok dayatalım” düşüncesine kapılıyorlar. Biz parti birimleri içinde bu konudaki uyarılarımızı defalarca dile getirdik. Bu tip şeylerden vazgeçilmesini istedik.
Zaten ülkede ortayolculuğu mahkum eder ve burada özeleştiri süreçleriyle mevcut bütün yetmezlikleri dile getirirken, amacımız bundan kaçınmayı sağlamaktı. Parti birimleri içinde hala bir proleter devrimci gibi değil, bir küçük-burjuva kurnazı gibi yaşamak, bütün çabasını buna hasretmek, görevlerin gerektirdiği formasyona ulaşmamak ve biçimi konuşturmamak, nereden bakılırsa bakılsın, hangi gerekçeyle izah edilirse edilsin, bizi parti biçimlenişine ve üslubuna ters düşürmektedir. Bu doğru değildir.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER