NASIL YAŞAMALI (35.BÖLÜM)
Klasik Kürt Erkek-Kadın Tipi Birbirine Karşı Yeniktir;
Dikkat ederseniz tam bir macera. Maceradan da öteye büyük bir boğuşma, bana göre büyük bir savaş aslında. Siz bu savaşları kendi savaşlarınız olarak anlamadığınız için bence toplumsal çözümleniş düzeyiniz, ilişkileri sağlamlaştırma düzeyiniz çok geridir. Tabii ilgi çekici başlangıçlar derken bunu vurguluyordum. Kesinlikle burada, sonuna kadar ben dürüstüm. Aslında her türlü doğruya da açığım. Ama karşı tarafı da görecek kadar irademe hakimim. Burada bizim yerimizde başka bir erkeği düşünün! Ya kadının tam emrine girer ya kadını boşar ya da öldürür. Başka orta yol yoktur. Hem de 10 saat içinde, bilemedin birkaç hafta içinde karşına çıkacak sonuç budur. Orta yerde devlete çok dayanak teşkil eden bir aile var.
Grubun üzerinde tehlikeli bazı tasarruflar söz konusu. Şimdi ben ya grup işini, Kürt işini bırakacaktım, bir küçük memur gibi “aman Allah bir daha bu işlere tövbe” diyecektim, ya da bu işin sonunu getirmeye çalışacaktım. Hepinizin büyük ihtimalle ilişkilerde, yaklaşım tarzında bundan değişik durumları vardır. İlişkinin siyasi, sosyal, kültürel, ruhi atmosferini hiç göz önüne getirmemişsiniz. “Cinsellik hoştur, zevk getirir” deyip iradeniz orada kırılmıştır. Veya cinselliği görmeme, duymama, yaşamama durumu söz konusu. Bu olay bazılarında çok etkili. Sanırım bu da en az diğeri kadar tehlikeli bir sonuca götürüyor. Cinsellikte tutku ve duygu yoğunluğu tabii ki bizde tamamen tarihi bir çerçevede oturmak zorunda. İlişkiler bir sosyalist için çok önemli. Sıradan ele alırsa başından yenilir.
Tarihi temelde kadın cinsellikte büyük bir tükeniş, büyük bir bitiş gerçeğini yaşıyor. Özgürlükle hiç alakası yok. Erkek zaten büyük yanılgıların kurbanı. Düşünün hemen hepiniz ilişkiye böyle başlıyorsunuz. Öyleyse kaldı mı sosyalizm, kaldı mı direniş, kaldı mı irade özgürlüğü? Dayanaklı irade hep yenilmiştir. İşte onun için sizi özgürlüğe ve güçlü iradeye çekmekte zorlanıyoruz. Benim şu anda en büyük sorunum budur. Bu noktada cinselliği nasıl çözmeye doğru götürüyorum? Aslında bu sonucu daha önce anlayıp formüle edebilirdiniz. Düşmanın bu ilişkiyi yüzyıllardan beri böyle kullandığı, namus anlayışından tutalım zevk anlayışına kadar büyük bir çarpıklığa düşürdüğü kesin. Bunu görüyorum. Fakat tedbir ne olmalıdır? İşte kendime uyguladıklarım var. Mesela kolay bir kadın bulabilirdim, çok erken yaşlarda köy usulü beni evlendirebilirlerdi. Hatta sanıyorum ailede böyle bir arayış vardı. Ama bana söylemeye bile cesaret etmediler. Zaten “sen bu halinle evlenemezsin, kız bulamazsın” dediklerini hatırlıyorum. Benim zaten böyle bir niyetim de yoktu.
Halbuki çok muhafazakardım. Hatırlıyorum, köy imamına, “Hoca filan kadınların oynadığı oyun var, bakmam günah mıdır” diye sormuştum. Hoca fetva verdiği zaman, “Bakabilirsin, günah değil” demişti. Ben o zaman cesaretle baktım. Fetvaya dayalı, çocuk yaşta biraz böyle olur. Terbiyeli-edepliyim aslında. Dinin kurallarına o zaman bağlıydım. “Bakma” derse, bakmazdım. Günahtır, yaklaşmam. Tabii daha sonra sınıf ölçülerine, sosyalist ölçülere göre baktım. Siyasalda okuyorum, en üst bürokratların çocukları var. Kaldı ki, yine tırmanıyorum, etkili oluyorum. Tek bir sözcük bile kullanmıyorum. Bırak cinsellik arayışını, o zamanki aşkım muhafazakarlığımdı. O zaman kendime göre bir sosyalist arayışım var. Ulusal sorunla uğraşıyorum. Onun dışında bir “merhaba” bile diyemezdim. Belki de beni çekici buluyorlardı.
Çünkü Kürt sözcüğünü dile getirdiğim zaman bile büyük alkış aldığımı hatırlıyorum. Alkışlayanların hepsi de yarı yarıya kız-erkek burjuva çocukları; beni olağanüstü bir biçimde destekliyorlardı. Ama buna rağmen tek bir sözcükle “nasılsınız” demezdim. Yine de ilgileri vardı. Ortaokulda da burjuva, küçük-burjuva çocuklarıyla, kızlarıyla birlikte okumuştum. İlgi çekici de buluyordum. Fakat asla ucuz bir “merhaba” demek, bir ilişki, bir burjuva kızına, çocuğuna “nasılsın” demek yoktu. Çok güzel bulduğum halde tek bir “nasılsın” demezdim. Yani hazır değerler meselesidir. Sizin elin güzelini, elin parasını, elin imkanını hırsız gibi çalma durumunuz var. Benim ise, son derece kendimi kapalı tutmam var. Demek ki bu, sınıf tavrı, ulus tavrı gereği oluyor. Muhafazakârım, ama bir özgürlük arayışımın içten içe devam ettiğini bu tip gelişmeler gösteriyor. Köy kızlarına bakıyorum, yaşlı-başlı adam almış. Halen aklımda.
Örnek olması açısından söylüyorum. Yani arkadaş olması gereken bir kız, fakat bir baktım adam bir kavga yürütmüş, olduysa kendisi için, olmadıysa oğlu için almış. Bir sürü kız hatırlıyorum, benden bir şeyler öğrenmek istiyordu. Tabii o zaman benim kızı anlayacak, bilgi verecek gücüm yoktu. Bana göre bunlar çok büyük haksızlıktır. Yani biraz gözde bir kızın kaderi üzerinde, bu kadar onun iradesi dışında bir kavga niye oluyor? Benim bacım vardı. Bir gün ağaların köyünden geldiler bacıyı istediler. Kimdir bunlar? Halen hatırlıyorum, pek içime sindirmedim. Bu enişte kim oluyor? Biraz para, bazı şeyleri bacıya veriyorlar. Hiç iyi bir tarz değil ve halen hor görürüm. Bu ilişki köle ilişkisidir. Böyle binlerce olay sende birike birike bir özgürlük anlayışını ortaya çıkarıyor.
İşte cinsel çirkinlikler, etrafımızda köy delikanlılarının, kızlarının çok kısa süredeki evlilik ilişkilerinin ortaya çıkardığı sorunlar. İşsiz-güçsüz, bir çeyiz için, bir başlık parası için bütün erkekliğini, bütün gençliğini kurban ediyor.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER