TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (133.BÖLÜM)
Düşman bunun bilincindedir. Örneğin, düşman birçok bölgenin önder kadroları için, “Kendilerine dokunmayalım, bunlar bölgenin başında kaldıkça bizim için bölgeden ciddi bir tehlike gelmez; dolayısıyla bunları cezalandırmamıza da gerek yoktur” diyor. Aslında bunlar ajan da değildir; ancak nesnel olarak düşmana hizmet etmektedir. Bunlar belgelere de yansımıştır. “Falan bölgede falan kişi yöneticidir, onun için üzerine gitmeye gerek yoktur” denilmektedir. Bazı ajanların itiraflarında bunu açıkça gördük. Bir bölgede sağlıklı bir önderlik geliştiğinde, düşman derhal bunun üzerine yürümekte ve öncelikle bunu bertaraf etmeye çalışmaktadır. Düşman bölgelerde böylesi bir ayrım yapmaktadır. Nitekim bizde parti yaşamını ve onun kurallı savaşımını esas almayan bir önderliğin, düşmanın bu tanımını adeta beslediğini çok iyi biliyoruz.
Dolayısıyla mahalli özelliklerin PKK’nin etkinliğiyle birleştirilerek sahte bir önderlik tipinin ortaya çıkarılması çabalarına şiddetle karşı koymalıyız. Bu konuda uyanık olmalıyız. Gerçek militan tipini köylere ve hatta mıntıkalara oturturken, sonuna kadar PKK’nin kanıtlanmış önderlik esaslarını egemen kılmalıyız. Bugün bizi en çok uğraştıran bir sorun da budur. Birçok bölgede böylesi son derece kariyerist, çoğunlukla orta yolculukta ısrar eden ve üzerine gidilmemesi halinde daha çok karşımıza çıkacak olan parti temsilciliklerini, ya özeleştiriyle kendine getirerek bu çitlerden arındırmak ya da alaşağı edip yerlerine parti hattını temsil edebilecek militanları atamak kaçınılmazdır. Bu önemli bir görevdir. Mahalli özellikler denilince, doğal olarak bunun içine mezhepsel, aşiretsel ve hatta belli ölçüde sınıfsal etkilemeler de yansımaktadır.
Her bölgede biraz da kendine özgü ayrı kişilikler oluşmuştur. Hatta yaşam tarzları bile birbirinden farklıdır; lehçeleri ve şiveleri birbirinden farklılık arz etmektedir. Kimileri yabancı dili, yani egemen ulusun dilini çok iyi konuşmakta; kimileri Kürtçenin değişik lehçe ve kültür çerçevesi içinde kalmaktadır. Bütün bunlar kişiyi dar görüşlülüğe götürür. Bu dar görüşlülük kırılmalıdır. Mahalli özellikler diyerek tapınmamak gerekir. Tersine bu özellikler bizi ulusal zeminden uzaklaştırmaktadır. Kendimizi sınıfsal zemine oturtmanın uzağında tutmaktadır. Dolayısıyla gerçek anlamda ulusu temsil edecek ve ona en uygun sınıf temelini verdirecek tutumda ısrar etmemiz ve bunu uygulatmamız gerekmektedir. Bu sanıldığından da önemlidir ve gerekleri yerine getirilmediği taktirde gerici mahalli özellikler hortlayacaktır. Bu durum çoğunlukla kayıplara yol açacaktır. Kayıpların en önemli nedenlerinden biri de, mahalli özelliklere gömülen tipin orta yolculuğudur; onun gafil ve aymaz yaşam tarzıdır.
Son tahlilde gelişmeleri etkileyen durumun kendisi budur. Oluşan çarpık kişilik, partinin bütün atılımlarını, yenileştirici ve ayağa kaldırıcı bütün özelliklerini gömmekte ve işlemez duruma getirmektedir. Savaşın bu yönünü kesinlikle ihmal edemeyiz. Yoksa tanık olduğumuz ve bizi oldukça zor duruma düşüren durumlarla karşı karşıya gelmekten kurtulamayız. Ulusal ölçüleri konuşturmak basit bir iş değildir. Onun kitle ve emekçi sınıf temelini sürekli kollamak çok önemlidir. Ulusal kurtuluşta sınıfsal kurtuluşu yaratmak, onu ideolojik, politik ve daha çok da örgütsel çalışmalarda iyi geliştirmek ve yürütmek büyük öneme sahiptir. Günümüzde savaş, daha çok PKK’nin ideolojik politik çizgisinde değil, onun örgütlenme ve eyleme yansıma tarzında ortaya çıkmaktadır.
PKK’nin doğru örgüt ve eylem anlayışına gelmeyen, onun yerine gerçekte örgütlenme ve eylemliliği durduran, geliştirmeyen ve fırsat bulduğunda tasfiyeye götüren tutumların dayatması biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde sorun gerçekten de ideolojik, politik ve hatta askeri çizginin kabul edilip edilmemesi değildir, daha çok bunun örgütlenme ve eylem alanına yansıtılmasıdır. Hepiniz bunu çok iyi biliyorsunuz. Hatta denilebilir ki, eylem alanına yansıması daha da önem kazanmakta; bu noktada daha çok tutuculukla giderek tasfiyeci oluşumlara yol açan ve dolayısıyla PKK’yi en çok zorlayan eylem hattının uygulanıp uygulanmaması durumuna indirgenmektedir. PKK’ye gerçekten mesafe mi aldırtmak istiyoruz? Örgütlenme ve daha çok da eylemlilik alanında ne kadar yürütücü olabiliyoruz? Belirleyici olan budur. Bunun en somut ifadesi halk kitleleri ile militanların ve savaşçıların eylemliliğidir.
Ayaklanma da dahil olmak üzere, halkın siyasal zorunu geliştirmek, bir eylemlilik içine almak ve onu geliştirip korumakla mükellefiz. En önemli görevimiz budur. En önemli görevimiz gerilla faaliyetlerinin, gerillanın hem örgütlenmesi ve hem de eylemliliğinin geliştirilmesidir.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER