NASIL YAŞAMALI (34.BÖLÜM)
Kaba Cinsellik Tükeniştir;
Cinselliğe ilişkin de irade olacak. Şu küçük hatırlatmayı yapsam belki biraz daha çarpıcı olur: Neden çok iradeliyim? Bizde karı-koca veya kadın-erkek cinsellikte bir felsefeye sahiptir, hatta dünyanın bütün anlamını basit bir cinsel birleşmede görür. Aslında “muradına erme”, cinsel bir güdüdür. Bu, hayvanlarda da var, insanlarda da var. Doğal bir durumdur aynı zamanda; güdü var diye de suçlamıyoruz, normaldir. Ama bizimkilerin bundan çıkardığı siyasi sonucun ne olup olmadığı çok önemli. Erkek cinsellikte tam bir hakimiyeti arar. Cinsellikte başarılı olamadı mı, erkeklikten olduğunu düşünür ve kendini intihara kadar götürebilir. Bu neden böyledir? Bu konuda da doğru sonuçlara ulaşmak gerekiyor. Erkek cinsellikte başarılı olamadı mı kendini yaşanmaz buluyor. Kadında bu durum kendini değişik gösterir. Cinselliği, erkeği elinde tutmada, kontrol etmede en büyük silah olarak kullanır.
Düşünün, burada bir anlayış ortaya çıkmıştır. Erkek cinsellikte başarınca kendini tam bir erkek veya bir diktatör gibi görürken; kadın da bütün zavallılığını, zayıflığını giderme temelinde tam bir dişi olarak görür. Biraz da erkeğin bu konuda ne kadar düşkün olduğunu göz önüne getirerek, onunla yaşamaya kendini kaptırır. İşte cinsellik burada tehlikeli bir namus anlayışına da yol açıyor. “Ben cinsel olarak filan erkeğin malıyım” dedikten ve artık bunun üzerinde bir namus anlayışı bina edildikten sonra (ki bizde temel ahlak normu da budur) ortaya çıkan, çok tehlikeli bir sonuçtur. Vatan işgal edilir, vatana bin defa tecavüz edilir, insanın hemen her türlü sosyalleşme, siyasallaşma gerçeğine amansız tecavüz edilir, ama bunun için kılını kıpırdatmaz, namus ve onur diye bir tek duygu görülmez.
Örneğin bana göre bu konuda Afrika yerlilerinin anlayışlarına daha normal bir ahlaki yaklaşım olarak değer verilebilir. Cinselliklerini asla bir kullanılma aracı olarak düşünmezler. Bunu namusa da dayandırmazlar. Bizde neden bu böyle olmuştur? Tabii bunun için de tarihi, toplumsal, dini birçok açıdan izah getirme ihtiyacı vardır. Yani kendi somutu içinde incelememiz gerekir. Ama ilk çırpıda söylenecek olan, bunun tehlikeli ve oldukça tutucu, oldukça vatansallaşmaktan tutalım her türlü özgürlüksel gelişmeye ters düşmüş bitik bir tipin yaşam tarzı olduğudur. Daha da somutlaştırırsak; iradeyi siz yitiriyorsunuz. Cinsel birleşme çoğunuz için bir tatmin, bir tükenme aracı, bir taraftan adam olma, bir taraftan “muradına erme”, bir taraftan da “dünyasını bulma” gibi bir şey. Ve buna benzer bir sürü sonuç. Normaldir; cinsel birleşmede tatmin olunabilir. Normal bir olaydır; aslında doğaldır. Ama bizim bununla yetinmediğimiz çok önemlidir. Bunun üzerine inşa ettiğimiz dünyalar, anlayışlar, çelişkiler çok önemlidir. Sanki adamın “muradına ermesi” her şeyi hallediyormuş gibi, bütün çelişkileri çözüyormuş gibi, “aldım kızı, buldum kocayı” deniliyor. Bir de onları idare edecek ufak bir dünyaları, maaşları oldu mu bitti yaşam; bin defa bunu tekrarlarlar.
Kadının da erkeğin de kendilerine göre bir yaşam felsefesi olmuştur. Zaten bizim toplum bütünüyle böyle. Çok kaba, çok doğal bir cinsellik bizde bir tükeniştir. Düşmanı görmek, temel siyasal, toplumsal gelişmelere anlam vermek, hayatın daha zengin, daha güzel olabileceğini görmek yok, varsa yoksa kaba bir cinselliktir. Toplum yoksul, erkek yoksul, kadın yoksuldur. Tek zevk olarak cinsellik akla geliyor. Diğer bütün hayat değerlerinde, felsefede, siyasette zevk yok, tehlike var! Örgütlenecek herhangi bir şey yok! En basit zevki cinsel zevktir. Biraz da doğal güdü durumundadır. Bu, tehlikeyi daha da karmaşıklaştırıyor. Benim bu konuda aldığım tedbir veya bu konuda pratiğimle geliştirmek istediğim bir şeyler var. Tabii bu temelde topluma ben biraz hor baktım, yani bunların bu tip cinselliği bende çok erken yaşlarda tepkiye yol açtı. Nitekim aile gerçeğimizde, anam-babamda ben bunu gördüm. Fazla bilmiyorum ama cinsellik olayında büyük problemleri olduğu kanısındayım. Kavgaları biraz buna dayanır gibime geliyor. Bununla yaşamı böyle tahammül edilemez boyutlara getirdiklerini düşünüyordum. Dengesiz bir evlilik. Çok dengesiz, çok yabancılaşmış ilişkiler ve sonuç Kürt ailesinin içine düştüğü vahim bir durum.
Kürt kadınının, erkeğinin ne kadar kendini mahvettiğini erkenden gördüm. Bütün köy erkeklerinin çok basit bir cinselliğin arayışı içinde olduklarını, bunun için kadın kavgası yaptıklarını, nerede bir kız varsa erkenden onu bu temelde ele geçirmek istediklerini tespit ettim. Hatta bir babanın oğluna kız alırken bile kendisini düşündüğü oluyor. Köy ortamında bu durumlar da vardır. Oğluna aldığı kıza bile göz dikme durumu yaygındır, siz bilmiyorsunuz. Bu bir psikolojik durumdur. Aslında fazla pratik yaşam bulmasa da böyle bir psikolojik-sosyal gerçeklik vardır bizim toplumda. İşte kadının da bundan çıkardığı tek sonuç; “hiçbir şeyim yoktur, kaba bir kadın olma durumum var; bunu namus diye erkeğe dayatırım ve ömür boyu yaşar giderim” şeklindedir. Kadının artık bu durumda beynini çalıştırması, ruhunu güçlendirmesi mümkün değil. Yani 15 yaşından itibaren ölmüştür. Başka bir güzel yaşam olabilir mi, başka bir özgürlük imkânı mümkün mü? Bunu düşünmüyor. Fiziğiyle düşmüştür, ruhuyla gitmiştir, düşüncesiyle zaten hiç yoktur. İşte cinsellik burada çok tehlikeli rol oynuyor.
Halbuki cinsellik, tersine bir rol oynaması gerekirken, bizde böyle çarpıkça iradesizliğe yol açıyor. Neden bu olaya erkenden eleştirisel yaklaştım ve kolay etkisi altına girmek istemedim? Neden iradeyi elden bırakmak istemedim? Bu çok önemli bir özelliktir. Sanırım hiçbirinizde kolay gelişmeyen ve görülmeyen bir özelliktir. Benim karşımdaki bayan (Fatma-Kesire Yıldırım) şunu fark ediyordu: Hiçbir Kürt erkeğinde olmayan özellik. Klasik Kürt erkeğinde var olan özellik ise, ufak bir cinsel etkilenme ile şu ya da bu yönde eğriltmedir, eğik hale getirilmedir ve istendiği gibi yönlendirilmedir. Bunu çok iyi gördüğü için, “kadınlığı biraz etkili değerlendir, parti içinde bütün erkekleri hemen etkileyebilirsin” tarzında yaklaşıyordu. Kürt erkeğinin böyle derin bir zaafı söz konusudur. Burası çok ilginç ve oldukça da üzerinde durulmaya değerdir; önemli sonuçlar çıkarılmalıdır. Benim özelliğim, burada çok ilginçtir.
Örneğin başka bir arkadaş olsa, işte bir Kemal PİR arkadaş, derhal isyan eder, “böyle şey mi olur” şeklinde yaklaşır. Bende ise, çok öfkeli de olsam, böyle olmaması gerekir ve asla doğru değildir anlayışında da olsam karşımdakini hemen vurup, asma, kesme, atıp boşama veya kaçma yöntemlerine başvurmadım. Benim buradaki pozisyonum da ilginçtir. Hiçbir erkek aslında kendi evinden kaçmaz. Ben kaçtım ve 15 gün bayanın olduğu yere gitmedim. Hem de işlerin en amansız olduğu zamanda. Genellikle erkek kadını kovar, kural budur. Ben çok etkili olduğum halde evden kaçtım. Bu da bir tarz. Tehlikeli. Hele bakalım ne oluyor? Ve tabii karşı tarafı kontrol ediyoruz. Bunu geleneksel bir erkek olarak değerlendirmemek için, 10 saat bile tahammül edilemeyecek duruma 10 yıl sabırla tahammül ettim.
Mesele, “cinsel ilişki, irade nedir ne değildir”den öteye olayı anlamak gerekiyordu. Bu bayan işbirlikçi bir aileden geliyor. Kürt olduğunu, sosyalist olduğunu, kadın olduğunu söylüyor. Şimdi bütün bunlar ne olabilir? Bir sosyalist böyle olabilir mi? Bir Kürt böyle olabilir mi? Bir aydın-entellektüel böyle olabilir mi? Diğeri kuşku getiren yanlarıdır. Kadınlığı nasıl kullanmak, sosyalist maskesi altında ne yapmak istiyor? Kürtlük maskesi altında feodal-komprador kişilik neye götürmek istiyor?
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER