SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -361.BÖLÜM
PKK ve Urfa yöresi açısından daha büyük önem taşıyan, 21. yüzyılın güncelleşmiş bir İbrahimi kutsallığına başlangıç yapılıp yapılamayacağıdır. PKK’nin yaşadığı dönüşümün bu görev için gerekli bilinci ve vicdanı oluşturup oluşturamadığı daha büyük önem taşımaktadır. PKK’nin eski kimliği ve adıyla bölgede bu dönüşümü bir kez daha sergileyemeyeceğini, bunun tarihi açıdan da anlamlı olmadığını rahatlıkla belirtmeliyim.
Aynı rahatlıkla şunu da belirtmeliyim ki, TC de eski feodal ittifak anlayışıyla bölgede kendini meşrulaştıramaz. Cumhuriyet ancak 1920’lerdeki gönüllü birlikle gerçekleştirilmiş ortak ulusal kurtuluşa dönüş ruhuyla ve demokratik cumhuriyete çağdaş işlerlik kazandırmasıyla bu meşruiyeti sağlayabilir. Feodal yapıyı 21. yüzyıla taşırarak ve kültürel varlığa ifade yasağıyla, ancak ayrılıkçılığa zemin hazırlanabilir. Güçlü birlikler, ortak çıkar ve özgürlükten geçer. Bu gerçeklik, son çeyrek asrın acılarından kardeşçe bir birlik doğurabilir. Karşılıklı şiddet, kuşku ve inkarcılık, ortamı zehirlemekten ve yeni şiddet dalgalarına yol açmaktan öteye sonuç vermez. Ortadoğu ve Türkiye genelinde olduğu gibi, en önemli yörelerden biri olan Urfa çevresi de, ancak demokratik uygarlık ölçütlerini benimseyerek, kendi geçmişini bu ölçütlerle canlandırıp yeniden ve özgürce doğuş sürecine girebilir.
Geneldeki demokratikleşmeyle sıkı bir bağ içinde hareket edildiğinde, tarihe yaraşır bir rolün sahibi olabilir. Fırat’ın ovalara akıtılması, yeni uygarlık hamlesi için güçlü bir maddi zemin oluşturmaktadır. Daha şimdiden en gelişmiş teknolojiyle tanışma, demokratik uygarlık yolunda büyük bir adımı ifade etmektedir. Gelişmenin önündeki en önemli engel, feodal zihniyet ve kurumlarla cumhuriyetin demokratik ve laik işleyişe tam anlamıyla kavuşmamış olmasıdır. Önümüzdeki dönemde PKK etkisi kendini yenilerken, bunu ancak bu eksiklikler ve yanlışlıkları aşarak gerçekleştirebilir.
PKK kendisini yasal demokratik bir kurumlaşmaya uyarlamak durumundadır. Çok kapsamlı bir sivil toplum projesiyle, hem barış hem demokratikleşmeye en önemli katkıda bulunabilir. Urfa ve yöresi için, sivil toplum projeleri hayati öneme sahiptir. Klasik toplum ve devlet anlayışlarıyla ilerleme şurada kalsın, ancak geriliğe ve tutuculuğa hizmet edilebilir. İster toplum tümüyle devletin emrine girsin, ister tersine devlet her şeyiyle toplumun hizmetine girsin, bu tarz fazla ilerleme ve dönüşüm imkanı vermeyecektir.
Çünkü bireysel inisiyatiften yoksun ve çağdaş sivil toplum kuruluşlarına dayanmayan bu yöntem yaratıcı değildir. Rantçı tarz bir siyasi anlayışı hep devrede tutar. Rantçılık, zaten üretkenliğin ve yaratıcılığın zıddıdır. Tüm alternatif toplumsal alanlarda özgün bir program etrafında örgütlenmiş ve doğru bir çalışma anlayışıyla hareket eden çok sayıda koordineli sivil toplum kuruluşu, bölgeyi demokratikleşme sürecine sokabilir. GAP için gerekli olan maddi kalkınma, ancak böylesi bir demokrasi projesiyle gerçek anlamına kavuşabilir.
Demokrasiyle maddi kalkınma etle tırnak gibi birbirine bağlı olup, birlikte gelişirlerse daha sağlıklı sonuçlara yol açabileceklerdir. O halde bir kez daha Urfa’nın Hz. İbrahim dönemine dönüp baktığımızda, günümüzde ne görmekteyiz?
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER