NASIL YAŞAMALI? II CİLT -148.BÖLÜM
Doğa Kanunları Toplum Kanunları Benim İçin Mükemmel İşliyor
Öğreneceksiniz, ben bu dersleri boşuna vermiyorum. Yaşam dersidir. Düşman karşısında ilk defa uzun süreli direnmeyi mümkün kılan bir yaşam. Büyük düşünme, büyük direnme kesin sağlanmalı. Kurtuluş özlemlerinize bir şey demiyorum, iyi niyetinize, kendinizi fedakârca, cesaretlice adamanıza da bir şey demiyorum. Benden bile daha fedakârsınız bu kesin. Ama bununla iş bitmiyor, iş usuldedir, yöntemdedir, tarzdadır, tempodadır, kural-kaideye amansız bağlılıktadır, ustalıktadır. İşin başarı yönleri çok farklıdır. Çok cesaretli olmuşsun, ama kötü kullanmışsın, o zaman erkenden kaybedersin. Çok fedakârsın, ama hamal gibi kullanılmışsın, en erkenden boşa çakılırsın. Bu özellikler başa bela da getirir. Ama bunların hepsini gergef gibi işlemek veya çok koordineli bir biçimde birleştirmek büyük savaşçılıktır.
Benim çok sınırlı cesaretim var, yine kudretli fedakârlığım var, ama diğer birçok özelliklerim de var. Cesaretimi yerinde kullanmak, fedakârlığımı genelin hizmetinde kullanmak ve herkesi ona bağlamak gibi. Bu kadar fedakârsam bu fedakârlığımı ulusal düzeye getiririm; biraz cesaretliysem bu cesareti ulusal düzeye getiririm, bilinçliysem genel düzeye yansıtırım, örgütlüysem hepinizi örgütlemeye zorlarım. Karşınızdayım. Ama bu ölçüleri, cesareti kendinize uygulayın. Hiç tehlikeye karşı koymayan varlığın adı nedir? Ölü! Sizlerde ölüyü temsil ediyorsunuz. Fedakârlık deve fedakârlığıdır. Öyle cesaret, öyle fedakârlık olur mu? Kime çalıştığı, neye yol açtığı belli olmuyor. Buna siz yol açtınız, ben size yakıştırmıyorum. Neden bu kadar örgüt savaşımı veriyorum, cesaret ve fedakârlığı yanlış kullandırtmamak, örgüt ölçülerini zorlamamak, genele ulaşmak içindir. Ama size göre ahbap çavuşluk da yeterlidir.
Ulusal irade ve diğer hayati çalışmalar o kadar önemli değil. Ne önemli? O anki ahbap çavuşluğunuzdur. İşte burada kaybediyorsunuz. Siz ordulaşmadan kaybettiniz. Akıllı olmayan ben değil, sizlersiniz. İnsan gerçekliğini biraz yavaş yavaş görebilmelidir. Neden bunları söylüyorum? Çünkü doğru ders almak zorundasınız, çok az şey biliyorsunuz. Kendinizi dönüştürmek zorundasınız. Çünkü çok hava-cıvasınız. Her tarafınız yontulmamış, diken gibi batıyorsunuz. Bunun için eğitim şarttır. Ne keyfinizin istediği gibi ne de benim onay vermemle yaşayamazsınız. İşte o zaman benim vicdan azabım artıyor.
Çünkü benim yüzümden ortaya çıkıyorsunuz, ben de böyleyim. Benim tarzımda kaybetmek yok. Fizik kanunları, doğa kanunları, toplum kanunları benim için de işler, ama bütün kanunlar benim için mükemmel işliyor. Bunların işleyişi bireyi en az çağdaş ölçülere götürür, bir ulusu çağdaş düzeye getirir. Bu konular bende böyle işler, başka türlü işlemesine müsaade etmem, fırsat vermem. Peki, size göre veya sizde nasıl işliyor? Bitirircesine kanunlarla çelişiyorsunuz, sonra da düşüyorsunuz. Savaş kanunlarına göre işlemiyorsunuz. Veya bu kanunlar sizde işleyiş bulamıyor, bir anda kaybediyorsunuz. Ben de savaşıyorum. Ama ben kaybetmedim?
Çünkü savaş yasalarının genel esprisine bağlıyım. Ulusal kurtuluşun bazı zorunlu çalışmalarını yürütüyorum. Yine gerillanın bazı zorunlu çalışmalarını, onun kitle bağının bazı çalışmalarını yürütüyorum. Sözüm ona askerliğe çok hazırsınız. Ama silahı elinize almayı bilemiyorsunuz. Veya bu silahı nasıl elinize aldığınızdan bile haberiniz yok. İlk silahı temin etmek bizim işimiz olmuştu. İlk silahı biz elde ettik ve size sunduk, ilk hudut yolunu biz açtık, ilk cesaret belirtilerini biz ortaya koyduk, düşüncede ilk kıvılcımı biz çaktık. Şimdi bütün bunları bilmeden sizler nasıl bağlılıktan dem vuracaksınız? Hababam usulü savaşıyorum adı altında her gün bu kadar değer kaybet, kaçırt. Aslında başka ordu kanunları işlemiş olsaydı hepiniz çoktan idamlık olurdu. Gerçek bir komutan böyle kaybetmez. Bütün ordu tarihlerine bakın; kesinlikle böyle bir kaybetme örneği yoktur. Neymiş savaşıyormuş. Çılgına döneceğim sizlerin savaşınız karşısında. Kendinizi biraz eğitin. Ben bile ayakta kalabilmek için hâlâ anı anına savaşım içindeyim. Sizlere bakıyorum, acaba bir yere göndersem yirmi dört saat yaşayabilirler mi diye düşünüyorum. Tıpkı çocuklar gibi eliniz ayağınız birbirine dolanıyor. Ama ben öyle değilim. Hâlâ tek başıma yürüyorum. Her yerde değer inşa ediyorum. Madem savaş sahamıza geldiniz, o zaman biraz ciddi olmaya çalışın. Benim gibi yaşamı, savaşı anlamalısınız.
Önderlik biraz saygılı olabilmek, biraz gücüne bağlı kalabilmektir. Bizim gibi bir önderlik biraz güce güç katmaktır. “Gideyim bozayım, gideyim uğraştırayım” derseniz bu karşı faaliyet olur. Asla bir önderlik olamaz. Bunlar aslında en basit temel derslerdir. Ama oldukça anlamlı ve anlatılması gereken derslerdir. Bu dersler olmadan sizleri başka türlü idare edemeyiz. Eğer kendinize güveniyorsanız, özgürlük, savaş istiyorsanız sizleri bu işe katalım. Kesinlikle zorlama yok. En eski arkadaşları bile yeni yeni katıyorum, yeni yeni ordulaştırıyorum. Bizim lügatta ağlamak yok. Hele kolay ölmek hiç yok. Ben eskiden de böyleydim, şimdi de böyleyim. Ayrı bir fraksiyon oluşturmak istiyorsanız, özgürsünüz. Yönünüz düşmana karşı olsun, tek şart bu. Hatta size yardımcı bile olabilirim. Bizim üslubu beğenmeyen, başka bir baş kurmak isteyene cevabım bu. O “yok, bırak seni arkadan hançerleyeyim, arkadan tasfiye edeyim, seni işlemez duruma getireyim” diyor. Buna özgürlük istiyorsunuz. Sen benimle savaşıyorsun. Düşmanı bir tarafa bırakmış benimle uğraşıyorsun, beni uğraştırıyorsun.
Şu anda PKK'lilerin büyük bir kısmı böyle. Düşmana karşı değil de bize karşı savaşmaya bayılıyorlar. Bu biçimdeki PKK'lilikleri terk edeceksiniz. Düşman neden sizi bir tehlike olarak görmüyor? Çünkü ya ölü sayıyor ya da kolay öleceğini biliyor. Ama şu anda en büyük tehlike benim. Neden? Çünkü yaşama tutkularım var. Boyun eğmeye gelmez, kolay aldanmaya gelmez, kolay kaybetmeye gelmez bir durumum var. Ama sizin düşman karşısında çöp kadar değeriniz var mı? Herhangi birinizi çok tehlikeli bir komutan olarak görüyor mu? Hayır. “Hepsi aldatılmış PKK'liler” olarak, sizi benim kandırmalarım olarak değerlendiriyor. Düşmanın bu değerlendirmelerinden mutlaka sonuçlar çıkarmayı bilmelisiniz. Yaşama siz de geleceksiniz.
Öyle PKK'lileşeceksiniz ki, düşmanın üzerinizdeki bütün oyunları bitsin. Onun değerlendirdiği gibi olmadığınızı kanıtlamanızın tam zamanıdır. Yaşamayı doğru istediğinizi hissettirmenin zamanıdır. Hiç olmazsa şimdi başlayın.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER