SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (219.BÖLÜM)
Kürt sorununda önümüzdeki dönemde daha da yoğun olarak içine girilecek çözüm sürecini kavramaya çalışırken, yönteme ilişkin bu hususları tamamen göz önünde tutmak gerekir. Çözüm, sanıldığı gibi antlaşmalar yaparak veya devletin bahşettiği yaklaşımlar sayesinde gerçekleşmeyecektir. Kürt realitesi bu tarzlara olanak tanımamaktadır. Ama böyle olmadı diye, çözümsüzlük bir kader olarak görülmüyor; tersine, bu durum çözümün başka biçimlerde aranması gereğini ortaya koyuyor.
Son 200 yıllık deneyimler, Kürt sorununun burjuva milliyetçi ve feodal otonomist yaklaşımlarla çözümlenemeyeceğini ortaya koymuştur. Komşu ulus-devlet gerçeği, bu modele şans tanımakta; çember altında bir tecrit duvarıyla boğulma tehlikesine yol açmaktadır. Bir İsrail-Filistin milliyetçi yaklaşımının yol açtığı çözümsüzlük ve insanlıkla alakası olmayan sonuçları ortadadır. 19. yüzyıldan kalma ve reel sosyalizmin daha da incelttiği bu milliyetçi model, ak-kara mantığının alabildiğine geliştirilmesinden sorumludur. Batı uygarlığının büyük bedeller pahasına ulaştığı demokratik sistem, aslında tüm toplumsal sorunların çözüm anahtarlarını sunmaktadır. Batı başta kendi tarihi anlaşmazlıklarının tümünü çözdü. Şimdi de dünyaya öğretmektedir. Demokratik sistemin Ortadoğu’yu kapsamına aldığını söyleyemeyiz. Ama kapısının bu sistemle artık artan oranda dövüldüğü de bir gerçektir.
Demokratik sistem dışında, devasa boyutlu ulusal toplumsal sorunların çözüm yolu gözükmemektedir. Kaldı ki, sonuçlarıyla üstünlüğünü kanıtlamış demokratik sistemin tüm taraflar için en az kayıpla azami ortak yararı gerçekleştirmenin en elverişli yolu olarak da değeri her geçen gün daha iyi kanıtlanmaktadır. Mevcut siyasi sınırları veri olarak kabul etmekle birlikte, sorunları olan tüm çevreler, gruplar ve kültürlerin haklarını gerçekleştirmektedir. Süreç içinde eşitçi ve özgürlükçü yönde evrimle, her olguya kendini ilerletme ve layık olduğu gelişmeleri iradesiyle sağlama şansını vermektedir. Sürekli kendini eğitmeye, örgütlemeye, seçme ve seçilmeye zorlayarak, demokratik siyasetle devlete ve yasalara taşırabilmektedir. Batı toplumları üstünlüklerini sadece bilim ve teknik gelişmeye borçlu değiller. Onlardan da çok, bu üstünlüğü demokratik sistem doğurmuştur. Halen demokrasiden korkanlar, ‘önce ekonomi, sonra demokrasi’ diyenler, aslında arabayı atın önüne koymaktadırlar.
Asıl demokrasi, geri ekonomilerin hızla kalkınması için öncelik taşımalıdır. Bilimsel olarak da kanıtlanan ve sahiplerine Nobel ödülü aldırtan bu gerçekliğin ışığında, Ortadoğu genelinde ve acilen de Kürt sorununda demokratik sistem altında çözüm aramak, sadece mümkün yollardan biri değil, aynı zamanda mevcut koşullar altında en uygun çözüm yoludur. Hükümran ulus-devletlerin demokrasiden uzak olmaları, bir engel olarak veya başka yollara sapmak için vesile olarak görülmemelidir. Bundan önceki bölümlerde açımlandığı gibi, Kürt sorununun kendisi bu devletleri demokratikleşme doğrultusunda zorlayacaktır. Çünkü yaşadıkları derin kriz ve çözümsüzlükler, demokratik sistemi onlar için de tek doğru seçenek haline getirmektedir.
Dolayısıyla çağdaş demokratik uygarlıkla Ortadoğu’nun sorunlu yapılarının karşılaşması, özellikle Kürt sorununda demokratik sisteme geçişi adeta olmazsa olmaz kabilinden bir aşamaya getirmektedir. (Bu konu ilgili bölümde kapsamlı olarak değerlendirildiği için tekrar açımlamayacağım.) Tarihte uygarlığın Sümer örneğinde doğuşu gibi, Ortadoğu’da demokratik uygarlık çağının yeni bir içerikle doğuşunu zorlamaktadır. Kader bir kez daha Kürtlere bir uygarlık biçiminin, anlamsız sınıfsal yapıların aşıldığı demokratik uygarlığın kilidi olma rolünü vermektedir. Kürtler sadece en ağır öz sorunlarını çözmekle kalmayacaklar, komşu halklara da demokratik sistem içinde kardeşliğin ve gerçek özgür birlikteliğin onurunu birlikte paylaşma şansını da vereceklerdir.
Bölge halklarının tarih boyunca umut ettikleri gerçek kurtuluşçuluğun, barışın ve müreffeh yaşamın altın kilidini sunacaklardır. Bu yaklaşımı hayal olarak değil, gerçekliğin bir gereği, çağa ulaşmanın zorunluluğu ve tüm gerilikleri aşmanın emin yolu olarak görme; sorumluluk, ciddiyet ve inatla üzerine düşeni yapma; tarihi görevlerine doğru sahip çıkmanın gereği olarak da anlaşılmalıdır. Kürt sorunun çözümüne ilişkin bu genel çerçevenin ışığında, içinde yaşanılan ülke ve devletlerin her biri için de olası çözüm biçimleri konusunda, tezler düzeyinde ana hususları koymaya çalışalım.
1-Türkiye’nin Kürt Sorunu ve Demokratik Çözüm Kürt sorununun ağırlaşmasının nedenlerini ve çözüm yolunu Türk-Kürt ilişkilerinin oluşum ve gelişim mantığında aramak en doğru yöntemdir. Çözümün kendisi bir sonuçtur. Başarılı olması için dayandığı olguların tarihsel kaynakları ve nasıl evrim gösterdikleri ana hatlarıyla ortaya konulduğunda, bilimsel yöntemin uygulandığından bahsedebiliriz. İlgili bölümlerde uzunca üzerinde durulduğu için, özce bazı çizgisel özelliklerini hatırlatmakla yetinelim.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER