TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (106.BÖLÜM)
Birisinin gelip bizim yerimize geçerek, PKK’nin gücüne hükmetmesini istediğimizi her zaman söylüyoruz. Biz herkese, düşünceden maddi-manevi alana ve her yönüyle silahlanmaya kadar olanak ve yetki sunuyoruz. Size oldukça değer veriyoruz. Buraya geldiğinizde iki sözcüğü biraraya getirmesini bile bilmiyordunuz. Ama şimdi teorisyen kesiliyorsunuz. Elinizde bir sopanız bile yoktu. Burada en ideal silahlarla yola çıkıyorsunuz. Bir hiç iken etkili ve yetkili kişiler haline geliyorsunuz. Gerçekten de sizi güçlendirebiliyoruz. Bunun kanıtları çoktur. Hepinizin yaşamında belli katkılarımız vardır. Bu insanlardan bir köleler ordusu yaratmak mümkün müdür? Yetiştirdiğimiz insanlar tarihte kahramanlara yaraşır bir emeğin sahibidirler.
O halde, bütün bu gerçeklerimize rağmen, bazılarının çok ısrarla fare delikleri açmalarına olanak tanımak, parti binamızda çok sayıda deliğin açılmasına neden olacaktır. Bu tipler bu deliklerden su sızdıracak, pislik akıtacak ve parti ortamını yaşanamaz hale getireceklerdir. Bunlar yuva kurmasını bilselerdi, kendilerine yardımcı olurduk. Bu tipler güç sahibi olmak istediklerinde kendilerine güç veriyoruz; kadrolarımız halk etkinliğimiz ve silahlarımızla kendilerini güçlendiriyorlar. Tam da bu noktada çizgi dışılık; verdiğimiz kadroların ve önderliğimize bağlı olan halkın canına okumak, savaşçıları kaçırtmak, silahlarımızı atmak veya düşmana teslim etmek biçiminde ortaya çıkmaktadır. Bunun içinde düşmanın, ortaçağın etkisi, kemalizmin ve köleliğin etkileri ile eğitimsizlik ve tecrübesizliğin rolü de vardır. Ama bütün bunlar bizi, bu tutum sahiplerini lanetli tipler ve alçaklar tayfası olarak değerlendirmekten alıkoyamaz.
Devrimcilik, doğru icra edilmesi gereken bir sanattır. Özellikle günlük olarak insan yaşamıyla, son derece ilgili olan bir sanattır. Küçücük bir yanlışlık en değerli varlıklarımızı elimizden çekip götürebilir. Bu değerleri biraz yaşatmamız ve büyütmemiz büyük bir başarıdır. Bizi bundan başka bir şey kurtaramaz. Evet, çizgi ile oynama bu biçimde somutlaşmaktadır. Ülke zemininde, hem geçmişte ve hem de günümüzde hortlatılan bu tür tutumlar vardır. Kuşkusuz bu tutumlar egemen değildir ve istisnadır; ama yine de önemlidir ve dikkate alınması gerekir. Bu konuda özellikle yaklaşım yöntemlerinde ustalaşmamız zorunludur. Bizim hala en çok zorlandığımız bir husus da, netleşmiş veya kendilerini oldukça ele vermiş tiplere karşı nasıl yaklaşacağımız sorundur. Her şeyi sadece partinin disiplin kurallarına havale ederek, işin içinden sıyrılmak istemiyoruz. Ama öbür yandan bunların yol açtığı ciddi tahribatları gözardı etmemiz de olanaksızdır. Suç ve ceza, birbirinden ayrılmaz iki husustur. Kürdistan’da en ağır suçların bağışlandığını biliyorsunuz. Ama biz en ağır suç olan vatana ve özgürlüğe ihanet suçunu bağışlaya bağışlaya adeta insan olmaktan çıktık. Bizim de böyle davranmamız veya davranmamamız ne kadar doğru olur? Bizde, sözümona partiyi en ileri düzeyde temsil edenler, “suçlarımız açılsa, acaba hangileri affedilebilir” diye soruyorlar. Bu çok alçakça bir sıfat ve sözdür. Kendini, hem de en ileri düzeyde suçlu haline getirmek alçaklıktır. Sözümona PKK adına işleri organize edecekler de, bu durumda idam edilmekten kurtulacaklar! Böyle bir küstahlığa çok ender tanık olunabilir.
PKK hareketi, aynı zamanda kendi kişiliğinde, halkımızı kendi kendisine karşı işlediği suçlardan arındırma hareketidir. PKK, kendisini suçlardan arındırdıkça yücelen bir harekettir. Defterler açılsa ve bir yargılama yapılsa, bunlardan hangisi kurtulabilir? Bu çok alçakça, küstahça bir yaklaşımdır; asla kişiyi büyütmez ve önder haline getirmez. Bu yaklaşım birlikte güçlenmeye yol açmaz, hele hele zaferi hiç yaratmaz. Hemen belirtelim ki, bunların başında oldukları hareket, aslında sığ bir lümpenizmi ve yaşam düşkünlüğünü kurtarmaktan başka bir şey değildir; büyük çabalarla hazırlanan bazı olanakların üzerine yatarak ve bunun politikasını yaparak yaşamadır, mücadelemize karşı çıkma veya uzlaşmadır.
Ama bunlar bir şey yapamazlar, zafer kapısını aralayacak tutumu sergileyemezler. Onun olgunluğunu ve dirayetini gösteremezler. Onun için suçu açığa çıkaramaz ve yargılama yapamazlar. Aynı zamanda bizi de zor durumlarla karşı karşıya bırakırlar.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER