TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (6.BÖLÜM)
d) Direnişi yeniden yükseltme hazırlıkları,
I. Konferans ve II. Kongre
1980 yılında tezgahlanan 12 Eylül askeri-faşist darbesinden sonra partimize karşı geliştirilen tüm imha etme çabaları boşa çıkarılmıştır. Partimiz bir yandan ülke içinde devrimci direnişi yeni biçimlerde sürdürürken, öte yandan ülke dışında yarattığı olanakları kullanarak sorunlarını aşmaya, hata ve eksikliklerini gidermeye çalışmıştır. Başka bir deyişle askeri-faşist cuntanın devrimci hareketi yok edeceğini düşündüğü bir dönemi, partimiz kendi hataları ve eksikliklerini giderdiği ve daha güçlü bir mücadele için hazırlık yaptığı bir döneme dönüştürülmüştür. Temmuz 1981 tarihinde gerçekleşen PKK I. Konferansı ile birlikte, bu hazırlık çalışmaları daha planlı ve örgütlü bir hale getirilmiştir. Böylesi bir dönemde başarıyla gerçekleştirilen bu konferans, düşmanın imha çabalarına verilen en iyi yanıt olmuştur. Merkez Komitesi tarafından konferansa sunulan Politik Rapor’daki konular geniş ve kapsamlı bir biçimde tartışıldı; en önemli sorunlar olarak pratik ve örgütsel çalışmalarda ortaya çıkan yetersizliklere, amatörlüğe, ilkelliğe ve pratik ilişkilerde yeterli esnekliğin gösterilmemesine dikkat çekildi. Partinin yeniden örgütlenebilmesi için örgüt çizgisine, ittifaklar sorununa ve silahlı mücadeleye ilişkin sistemli açıklamalarda bulunuldu ve bu görevlerin yerine getirilmesi için yetersizliklerin hızla aşılması gerektiği belirlendi. Konferans dönemin özelliklerini doğru değerlendirerek, devrimci görevleri tüm berraklığıyla partinin önüne koydu.
Konferanstan II. Kongre’ye kadar geçen bir yıllık süre içinde, partinin önüne konulan görevlerin gerçekleştirilmesi doğrultusunda yoğun bir çalışma içine girildi ve bu konuda önemli mesafeler katedildi. Yetersiz bir örgütlülük içinde de olsa, mevcut olanaklar değerlendirilerek hızlı bir teorik çalışma yapıldı ve bu konuda epeyce başarı elde edildi. Konferansta karar altına alınan görüşlerin ışığında, ulusal kurtuluş devriminin politik, askeri ve örgütsel alandaki stratejik sorunları kapsamlı ve sistemli bir biçimde kadrolara ve kitlelere sunuldu. Türkiye devrimci-demokratik hareketi ile Kürdistan ulusal demokratik devriminin sorunları, bu iki devrimin birbirleriyle stratejik ve taktik ilişkileri ele alınıp incelenerek bir siyasal program düzeyine getirildi ve bütün bunlar faşizme Karşı Mücadelede Birleşik Cephe adlı broşürde somutlaştırıldı. Bunun yanısıra Kürdistan ulusal kurtuluş hareketinin sorunları ve çözüm yolları tarihsel bir yaklaşım içinde ele alınıp incelendi ve Ulusal Kurtuluş Cephesi için bir program taslağı hazırlandı. Bu çalışmalar Ulusal Kurtuluş Problemi ve Çözüm yolu adlı kitapta yayınlandı.
Aynı şekilde, genel olarak zor kavramı ve tarih içinde zor’un rolü ve gelişimi, emperyalizme karşı silahlı ayaklanmalar ve halk savaşları, Kürdistan tarihinde zorun yeri ve rolü, Türk burjuvazisinin zor sistemi, Kürdistan tarihinde zorun rolü, Kürdistan devrimci savaşının stratejisi konuları, marksizm-leninizmin ışığında Kürdistan’ın somut özelliklerine uygun olarak kapsamlı ve sistemli bir biçimde incelendi ve Kürdistan’da Zorun rolü-Ulusal Kurtuluş siyaseti ve Ulusal Kurtuluş savaşı adı altında kitap haline getirildi. Yine tarihte örgütlenmenin yeri ve önemi, işçi sınıfının partileşme çalışmaları, Leninist parti anlayışı, Kürdistan’daki örgütsüzlüğün tarihsel nedenleri ve sonuçları, Türkiye sosyalist ve demokratik hareketinin geçmişi ve günümüzdeki durumu, Kürdistan’da işçi sınıfı partisinin yaratılması uğruna yürütülen mücadele ve parti örgütlenmesinin devrimci örgüt çizgisi konuları gibi sorunlar Marksizm-Leninizmin ışığında ve tarihsel bir yaklaşım içinde ele alınıp incelendi. Bu çalışmalar Örgütlenme Üzerine adı altında kitap haline getirildi. Bütün bu teorik çalışmalarla ulusal kurtuluş devriminde partimizin siyasal, askeri ve örgütsel çizgisi sistemli bir açıklığa kavuşturuldu.
Bu doğrultuda önemli adımlar atıldı ve süreç içinde Türkiye devrimci-demokratik hareketi içinden bazı gruplar ve örgütlerle ilişkilere girildi. Geliştirilen bu ilişkiler sonucunda faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi kuruldu. Yine aynı süreç içinde partimiz, Ortadoğu’da hemen hemen bütün devrimci ve demokratik hareketlerle yardımlaşma temelinde politik ilişkiler kurdu. Bütün bu çalışmalarla kongreye gelindiğinde, içinde eksiklikleri de içerse, amaçlanan düzeye önemli ölçüde ulaşıldı. Kürdistan ulusal kurtuluş devrimine önderlik eden PKK’nin, bu konumuyla pratik çalışmaya atılması için yeterli bir düzeye ulaştığı söylenebilir. Sınırlı da olsa, bu süre içinde ülke içindeki direnişler sürdürüldü ve devrimin kesintiye uğratılmasına fırsat tanınmadı. Daha da önemlisi, bu süreçte cezaevlerinde savaş esirlerinin yaşamları pahasına yükselen görkemli direnişler, ulusal kurtuluş mücadelesini halkımız içinde yaşattı ve mücadelemizin sesini düya halklarına duyurdu.
Evet, kongreye böylesi hazırlıklar önemli oranda tamamlanarak gidildi ve mücadelenin tüm ana konuları karar altına alınarak yeni bir döneme girildi. II. Kongre’nin tarihsel anlamı, bir dönemi, hazırlıklar dönemini kapatması ve yeni bir döneme, direnişin yükseltileceği döneme adım atmasıydı. Kongre sonrasında ise, kongre kararlarının ruhu içinde ülkeye yönelik çalışmalar hızlandırıldı; ilk direniş eylemlerinin çalışmaları içinde, dönemin ilk şehitleri verildi.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER