TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (189.BÖLÜM)
1990 yılı başlarında gelişen o komplo olayı bununla bağlantılıdır. Eğer önü alınmamış olsaydı, daha da ilerletilecekti. Bu yüksek bir olasılıktı. Kaldı ki, sözünü ettiğimiz bu öğeler yönetimin bünyesinde birarada bulunuyorlardı. Bu kampta bile önderlik hattını işlemez duruma getirmek için yoğun bir karşı faaliyet sürdürülüyordu. Biz burada onca çaba harcadığımız ve her şeyi karşıladığımız halde, yürütülen bunların tutumuydu. İyi dersler çıkarmasını bilmek gerekir. Biz o yargılamanın sonuçlarını ülkeye taşırmak istedik.
1989’da feodal kalıntıların çok tehlikeli olduğunu söylemiştik. İlgili talimatta vardı, Kasım talimatında bu eğilimlere dokunulmuştu. Ama ülkedeki mücadele gerçekten bunlar tarafından işlemez duruma getirildiği ve provokatif öğeler bir yerde yozlaşmayı egemen kıldıkları için, talimatların yürüme şansı yoktu. Adam burada, neredeyse egemen hale gelecekti. Yani fiiliyatta bizi işlemez duruma sokarak, tasfiye etme noktasına getirdikten sonra, sözümona artık bir nolu yetkili olarak ortaya çıkacaktı. Bunun ardından tasfiyeciliği istediği biçimde yürütebilecekti. Burada doğru dürüst bir adam çıkıp buna karşı tavır alamıyordu. Bunun düşmanla doğrudan bağlantı içinde olması da, dolaylı bağlantısının bulunması da mümkündür. Kaldı ki KDP ve TKP gerçeği, yine bunların deyişlerine göre, kırk yıldan beri düşmana hizmet temelinde bir rol ifa ediyor. Bunlar da oradan geliyorlar.
Gerçekten de biri TKP’den, öbürü KDP’den geliyor. Yani düşmanla bağlantıları somut da olabilir. Biz burada 1990 yılının başlarında bir provokasyonu yargıladık ve bütün sonuçlarını partiye yansıttık. Yine çeşitli uzlaşmacı tipler ve kendilerini korumak isteyen kişiler bulunmasına rağmen, silahlı mücadele içindeki bazı provokatörlerin üzerine gittik. Bunlardan bazıları cezalandırıldı, bazıları kaçtı. Ama etkileri önemli ölçüde kırıldı. 1990 baharına doğru geldiğimizde bunların etkisi hareketi kural dışına ittiği, gerillada kural dışılığı geliştirdiği ve yapıyı kural tanımaz duruma düşürdüğü için, bilinen büyük kayıplar yaşanmıştı. Şurada veya burada 20-30 kişi birden düşüyordu. Bu kayıpların provokasyonla doğrudan bağlantısı vardı. Aslında gerilla kuralları dışında bir üslenme ve hareket tarzı dayatılmıştı. Yetmezlik ve gaflet de bunlara en büyük desteği sunuyordu. Burada şu da önemlidir: Kurallarla çelişmeyi zamanında göremez ve devrimci yaklaşımı gösteremezseniz, objektif olarak provokasyona alet olursunuz.
1990 yılı içinde olan şey de budur. Birkaç yüz değerli kadro ve savaşçının anlamsız bir biçimde şehit düşmesi hemen hemen tamamen iç hataların sonucunda olmuştur. Mevcut kural dışılık nedeniyle provokasyonun etkileri karşısında sessiz kalan, provokasyona karşı çıkmayan ve önderlik vasıflarını sergilemeyen en iyi niyetli arkadaşlarımız da buna yardımcı olmuşlardır. Bu durum görülmek zorundadır. Yenilenmek ve kendinizi düzeltmekten söz ediyorsunuz. Dolaylı olsa da partiye ve parti çizgisine doğru sahip çıkamamanın, devrimci silahlı mücadelenin kurallarını konuşturamama ve yürütememenin vebalinin sizde olduğunu bilerek bunu yapacaksınız. Bunun kendinizdeki çözümlemesini yaparak, çıkarılması gereken sonuçları mutlaka çıkaracaksınız. Botan’dan ve ülkemizin öteki alanlarından buraya gelmiş bulunuyorsunuz Burada kendi yakın pratiğinizi sağlıklı bir biçimde gözden geçirmeniz olanaklıdır. Bunu mutlaka yapacaksınız. Özünde düşmanın kontra türü dayatmalarıyla suç ortaklığı halindesiniz. Bunu göremez ve olumsuzluklardaki payınızı çıkaramazsanız, doğru parti hattında yürümeniz zor olacaktır. Dediğim gibi biraz vicdan azabı çekmeniz gerekir. Ardından bunu güçlü bir devrimciliğe dönüştürerek yükünüzü hafifletecek ve rolünüzü oynayarak mutlaka karşılık vereceksiniz. Çıkarmanız gereken önemli derslerden biri budur. Biz çeşitli alanlara dayatılan tasfiyeciliği boşa çıkarmaya çalıştık. Kısmen Avrupa da buna dahildir.
Yaptığımız müdahalelerle Avrupa’da parti hattını sınırlı da olsa uygulattık. Aynı şekilde parti hattını cezaevlerine de yansıttık. Şimdi cezaevleri yavaş yavaş tasfiyeciliğin etkilerinden kurtulmaktadır, ama henüz tam ürün verememektedir. İşte dağda ve zindandaki tasfiyeciliği birazcık aşmak istediğimizde, bu kez bütün hızıyla Şener tasfiyeciliği devreye girdi. Bu aslında PKK tarihinde tanık olunan en kapsamlı tasfiyecilik olayıdır. Bu tipin ailesi nasıl bir ailedir? Bu aile nasıl şekillenmiştir? PKK’ye nasıl bulaşmış ve PKK’yi nasıl kullanmak istemiştir? Aile ve bireylerinin içerideki durumu, yurt dışına çıkış ve buraya geliş hikayeleri nedir? Hala bu konuların üzerinde yoğunlaşmaya çalışıyoruz.
HALKLAR ÖNDER ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER