TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (177.BÖLÜM)
Geçmişte bu alan mahkumlarla doluydu. Biz alana girdiğimiz zaman, TC bu mahkumları çekti. Eski mahkumları kendine kazandı. Şimdi bunlardan birçoğu İstanbul’da krallar gibi yaşıyor. Bunlar helikopterlerle arkamızda dolaşıyorlardı.
Örneğin biz bir değer yaratıyoruz. Bazıları gözü kara bir biçimde bu değeri gasp etmeye çalışıyor. Adam dolaylı olarak harekete sızmıştır. Ortam da bunun için elverişlidir. Bu tip, Botan beyliğini istiyordu. Peki, bu beyliği ne yapacaktı? Daha sonra TC ile masaya oturacak ve MİT elemanı olacaktı. MİT’in güvenliğini bu tipler sağlayacaktı. Bunlar şu anda Botan alanındaki ağalardan kırk kat daha etkindir. Bazıları belki başlangıçta böyleydi. Bazıları dolaylı olarak buna açıktı. İtiraflardan da görüleceği gibi, bu tip alana gideceğini, grupların kontrolünü eline alacağını ve kendisine karşı çıkanları tasfiye edeceğini belirtiyordu. Tasfiyeyi kaza süsü vererek gerçekleştirecekti. Bu açık bir taktiktir. Önemli bir kesime de bunu kabul ettirmekte ve yürütmektedir. Kendisinin bu tür çömezleri de vardır. Geriye kalan şey nedir? TC zaten anlaşmaya açıktır. Bu, TC’nin bölgede sürdürdüğü bir gelenektir. Mahkumlar tehlikeli bir hal almaya başladıkları zaman, TC kendileriyle uzlaşmaya yönelmektedir.
Örneğin çete başı Tahir Adıyaman TC’nin bir çok askerini vurmuştu. Şimdi altında devlet helikopteriyle dolaşmaktadır. Bunlar “Pişmanlık Yasası”nı herkesten daha iyi izlerler. PKK’nin otoritesini üst düzeyde ele geçirmeye çalışırlar. Bu çete başlarından biri, denetim ve örgüt sorumluluğunun kendisine verilmesini istiyordu. Bundan başka bir görev kabul etmiyordu. Kendisine göre bu, sonuç alabileceği bir görev oluyordu. Denetim ve örgüt sorumluluğunu kendisine verdiğinizde, bütün kadroları avucuna almış olacaktı. O zaman bunları istediği biçimde değiştirecek, vuracak, vurdurtacak ve bitirecekti. Adamlar öyle eylem planları geliştirmişlerdi ki, gerçekten bu planlar uygulansa, iki ay içinde her şey yerle bir olurdu. Biz bunlara karşı kıyasıya bir savaşım verdik. Bunlara, “Siz çılgın mısınız?” diye sordum. Bunlar ilgili değerlendirmelerde de vardır. Açıp okursanız, anlarsınız. Bu tip dünyalara ve kişiliklere karşı kıyameti koparın. Biz, çok belirgin bir biçimde ortaya çıkarıncaya dek, hiç kimseyi ajan ilan etmedik. Bizim yönelimimizde kişileri düşürmek yoktur. Tersine kendilerini sonuna kadar kazanmaya çalışıyoruz. Aralarında biri art niyetli çıkar; on tanesi iyi niyetlidir. İyi niyetli olanları kazanacaksınız. Art niyetli tipler de müthiş çalışıyorlar. Art niyetli olanları nasıl açığa çıkaracaksınız? Bunlara ısrarla kuralları dayatırsınız. Israrla, “Parti yaşamı ve taktiği budur” dersiniz. Onlar canları pahasına bunun tersini dayatacaktır. Bunların başka projeleri ve beklentileri vardır. Bu kadar düşkün olmasalar ve başka projeleri olmasa, neden tersini yapsınlar? Bunlar bir egemenliğe ulaşmak istiyorlar. Üstelik bir de egemenliği ele geçirdiklerini iddia ediyorlar. Ama bunlar egemenliği asla ele geçirmiş değildir.
Çünkü hepsi çapulcudur; egemenliği ele geçirmesini bilmezler. Orada görevi ele geçirmiş, hem de beni kandırmaya çalışarak bunu yapmıştır. Belki görevi nasıl kullandıklarını kavramaya çalıştınız. Anlatımlarda da bunu görebilirsiniz. Sonuç bellidir: Bunlardan bir tanesi bile birkaç ay serbest kalabilse, bu hareketin özüne kirli sular salacak ve onu bitirecektir. Bu anlatımlar içinde bu yeni olgu ifadesini nasıl bulabilir? Şimdi anlaşılmaktadır ki, daha kapsamlı bir proje, daha gözü kara bir uygulama, teorik olarak PKK’yi iyi özümsemiş ve uygulamada oldukça başarılı olmuş bir mantık ve kişilikle karşı karşıyayız. Sizin de, benim de deneyimlerimiz vardır. Hepinizle konuşur, bütün sorunları tartışırım.
Bununla da çok ve hem de yoldaşça konuştuk. Sözüm ona o da kendisine göre bir şeyler yapıyor. Kendine göre ölçüyor, kendine göre konuşuyor, kendine göre taktik uyguluyordu. Yapabilir, hakkıdır diyelim. Başarabilirse, kullanmak ve vurmak isteyen bir tipti. Madem ki savaşı kabul etmişiz, o halde sonuçlarına katlanacağız. Madem ki yoldaşlık anlayışımız budur, sonuçlarına da katlanmak zorundayız. Ama akıllı olanların da bu konuda güçlerini sonuna kadar akıllıca kullanmaları gerekir. Bizim yöntemimiz budur. Buna sonuna kadar bağlı kalmalısınız. Yoksa boğulursunuz.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER