NASIL YAŞAMALI? II CİLT -87.BÖLÜM
Tuzakları Bozmak Yetmez Bir De Düşmana Tuzak Kurmak Gerekiyor
Kürdistan düşmanın bıçakları altında ölüme yatırılmış bir ülke. Sen düşmanın bıçağını tatmazsan kaldıramazsın ve diğerleri gibi kendini aldatmış olursun. Sizlerin yetişme tarzınız aslında düşmanın yönlendirdiği yetişme tarzıdır. Benim yaşam tarzıma bakın, neden yerimde duramıyorum? Çelişki olmadan gelişme olur mu? Olmaz! Olmayınca da işte sizin kişilikleriniz gibi yenilgili olur. Yırtıcı, atılgan, bitirici, planlayıcı, örgütçü veya kurnaz değilsiniz, bir provokatör içinize girse ikinci gün alet olup gidiyorsunuz. Hele bir kadın olsa daha erkenden alet olursunuz. İnsan güdülerini bile en tehlikeli bir biçimde tahrik etme var ve bu çok vahşi bir savaş.
Kürdistan'a, Kürt erkeğine, Kürt yurtseverliğine karşı bir intikam var. Eşitlik ve özgürlük isteyen Kürt insanına, Kürt kadınına karşı bir intikam var. Yine sevgiye, duyguya karşı intikam var. Yani “bizim iznimiz dışında hiçbir şey olamaz. Özgürlüğü asla görmeyeceksiniz. Özgür Kürdistan, özgür Kürdistan kadını, bunları asla ağzınıza bile almayacaksınız. Sevgi sizin için değildir. Ancak biz izin verdikçe olabilir. Cinsellik ise asla yoktur. Ancak biz izin verdiğimiz zaman olabilir” dayatması vardır. Bütün bunlara karşı amansız savaştım. Şimdi büyük bir yaşam, büyük bir özgürlük savaşı ve ona dayalı yoldaşlık ilişkileri ortaya çıkıyor. Şimdi gelişen bazı duygularınız var. Kadın artık kişiliğine doğru yol alıyor, kişiliğini buluyor. Doğru bir sevginin yolu açılmıştır. “Aşk, duygu, tutku” kelimeleri bolca söyleniyor, ama bunun bir de savaşı var. Her sorunu tartışabiliyoruz. Eskiye oranla daha fazla özgürsünüz, ama bunun büyük savaşı var.
Eğer buna kendiliğinden ulaşacağınızı sanıyorsanız, eski hikâyeyi dinliyorsunuz demektir. Sonuç olarak da daha gerçekçi bir özgürleşmeniz olamaz. Tuzaklara düşmemek, tuzakları bozmak yetmez, bir de kurnaz tuzaklara ulaşmak var ve düşmana da tuzak kurmak gerekiyor. Bütün bunları kişiliğinizde temsil edemezseniz, tuzaklara düşersiniz ve onlara karşı da tuzak kuramazsınız. Bütün ilişkilerimde özgürlüğü esas alırım. Hepiniz özgürce geliyorsunuz, ilgi, destek, dayanışma, hatta sevgi istiyorsunuz; bunların hepsi hakkınızdır. Ben de bu konuda üzerime düşeni yapmak zorundayım. Tartışma, doğru düşünceleri belirtme, doğru ilişkiler üzerine yoğunlaşma, hatta sevme. Sevilmezseniz ve sevemezseniz. Düşman sevgiyi katletmiş ve siz boyun eğmişsiniz. Hatta düşman, aşkı yurtseverlik temelinde, halka bağlılık temelinde katletmiş. Bunları geliştiremezseniz düşmana yenilmiş olursunuz. İşte, bu temelde cinsler arası ilişkiye ve cinsel ilişkiye doğru anlamda bir karşılık verildi. Cinsel ilişki nasıl kullanılmış? Biliyorsunuz köylü bir ailede korkunç kaba bir cinsellik anlayışı hâkimdir. Ve o kaba cinsellik, Kürdistan'ın da Kürt insanının da sonunu getirmiştir. 20 yaşına gelince kadın bitmiştir. Cinselliğin doğru kullanımı söz konusu değildir. Bir evde (ben buna aile içi fahişelik diyorum) genelevdeki fahişelik ilişkileri vardır. Bu, sevgiyi aşmıyor. Cinselliğin yüceltilmesi yok. Yine kadının cinselliği çok kötü, düşürücü ve özgürlük mücadelemiz söz konusu olduğunda kadın, cinselliğini erkeğe karşı tahrik edici, boğucu bir tarzda kullanmak istiyor. Hâlbuki, cinsellik yüceltici temelde ele alınmak zorundadır.
Cinselliği inkâr etmek, yaşamı inkâr etmektir. Ama cinselliği düşürücü bir şekilde kullanmak da ülkenin özgürlüğünü yok saymaktır. Cinselliği çok kaba tarzda kullanmak, köle bir kişilikle sınırlı kalmak demektir. Cinselliği sahte, küçük-burjuva tarzda kullanmak oportünistleşmek ve düşkünleşmektir. Sonuç ise, başarısız bir devrimcilik, başarısız bir yurtseverlik ve fazla ilerlemeyen bir toplumsal süreç kişiliğinin ortaya çıkışıdır. Bütün bunlara nasıl çözüm getirilir ve doğrusu nedir sorusunu sormak, cinselliğin doğru yorumunu yapmak ekmek-su kadar gereklidir. Ayıbı şurada kalsın, bu konu tuzak olan, tabu olan ve ülkemizi, halkımızı, yaşamımızı tehdit eden bir yaklaşımdır. Nasıl bu kadar açık bir sonuca ulaştım? Bütün güncel ve tarihi tuzakları bozarak ve bitmek bilmeyen bir enerjiyle, özgürlük olayını hem düşüncede hem pratikte patlatarak ulaştım. Zaten halkın bu kadar ilgisi de bu temeldedir. Düşmanın bu kadar yüklenmesi de bu temeldedir. Bana göre kadrolarımız hâlâ fazla sonuç çıkarmış değiller.
Yaşanan süreçleri derinliğine düşünmeyi ve tartışmayı bilemiyorsunuz. Getirdiğiniz yaklaşımlardan bazıları, objektif olarak düşmana hizmet eden sonuçlar ortaya çıkarıyor. Hâlbuki çözümlemelerden, ruhuna uygun düşünce, duygu ve hatta cinsellik değerlendirmeleri geliştirseler, yüz kat, bin kat güçlenebilirler. Ama maalesef hepsi tuzakları yıkmamışlar ve kendi ruhlarını, hatta kendi bedenlerini doğruya açık hale getirememişler. Bedenler çirkin, ruhlar karanlık, düşünceler karmaşık. Bu kişilikler sevgiyi, tutkuyu, aşkı, yurtseverliği, savaşı, siyasal-askeri önderliği, sanatı geliştiremezler. Biraz uğraşın ve benden doğru yararlanın diyorum. Kadınlara da değer biçiyorum. Güzel olsunlar, sevilebilir konuma gelsinler, bu benim büyük özgürlük eylemimdir. Ne şu anda duyduğum korku ne de kendi kadın tutkum için bunları yapıyorum. Ben sadece özgürlüğe tutkuluyum. Büyük özveriyle gelişmeye katkılarımı sunuyorum ve buna inanıyorum.
Bu mücadele aynı zamanda ülkemin kurtuluş mücadelesinin bir parçasıdır. Güzel bir halk yaratmanın ayrılmaz bir parçasıdır. Hikâye uzun ve karmaşık. Bunu anlatmak biraz edebiyatçılara, şairlere düşer. Her türlü sanat etkinliklerini partimiz değerlendirir ve hatta partimizin yaptıkları sanatın kaynağıdır.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER