SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -343.BÖLÜM
Gerek AİHM’in, gerek diğer yetkili AB kurumlarının soruna dar bireysel haklar açısından bakmakla yetinmemeleri ve hukuk ile siyaset arasındaki ilişkiyi demokratik kriterlere uygunluk halinde çözümlemeleri, hem Kürtleri hem de Türkiye Cumhuriyeti’ni yaşadıkları ağır sorunlardan kurtarmaya önemli katkı sunacaktır.
Bu yönlü bir gelişme Türkiye’nin AB ile bütünleşme yolunda da temelde bir etkide bulunacak ve katılım sürecini hızlandıracaktır. Tarihte hukukun önemli davalar dolayısıyla devletlerin olumlu dönüşümlerinde büyük rol oynadığı çokça görülmüş bir husustur. Böylesi bir dönüşümde Avrupa demokratik hukuku pozitif bir rol oynayabilir.
Avrupa için bu yönlü bir gelişmenin aynı zamanda ahlaki ve siyasi bir görev olduğunu tekrar belirtmeliyim. Türkiye ve Kürt sorunlarının kaynağında Avrupa’nın sömürgecilik dönemindeki yaklaşımlarının ağır etkisi vardır. Bu etki hızından ve ağırlığından hiçbir şey yitirmeksizin günümüze kadar hükmünü icra etmiştir.
Bu sefer pozitif rol oynamalı derken, bu olumsuz etkiyi bertaraf etmeyi, dolayısıyla siyasi ve ahlaki görevlerini hem AİHS’nin bir gereği hem de demokratik rejimin özüne karşı ikilik içinde düşmeden yerine getirmesini kast etmekteyim. Geliştirdiğim savunmanın bu yönlü çözüm yollarını aydınlatacağına inanmaktayım.
Sadece Kürt sorunu açısından değil, Avrupa uygarlığının da en son ürünü olduğu Ortadoğu uygarlık kalıntılarıyla demokratik ölçütler temelinde bir sentezle olumlu çözümlemelere gitmesinin daha gerçekçi ve doğru olduğuna dair güçlü bir inancın sahibi olarak da yaklaşmaktayım.
Milliyetçilik çağından kalma ve daha çok yerel gericiliğe hizmet eden soyut bir anti-Avrupa emperyalizmi anlayış ve eylemliliğini gerçekçi ve ilerici bulmamaktayım. Yapılması gereken, uygarlıkların düşmanlığını körükleme değil, özgül ve özgür yanlarına dayalı sentez kabiliyetlerini açığa çıkarmadır.
Böylelikle tarihin daha da özgürleştirici ve adaletli yürüyüşüne katkıda bulunmadır. Savunmamın vardığı sonuç ve anlamı budur. Özgürlük tarihinin, bizzat yaratılmasıyla haklılık kazanacağından hiç kuşkum yoktur.
ZORBALIK VE YALANA DAYALI DÜZEN KAYBEDECEKTIR! ÖZGÜRLÜK VE ADALETE DAYANAN DÜZEN KAZANACAKTIR! Abdullah ÖCALAN
İmralı Adası / Tek Kişilik Kapalı Cezaevi
11 Nisan - 28 Ağustos 2001
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER