TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (146.BÖLÜM)
Oysa bunlar, hem dostun, hem de düşmanın çok kolay gördüğü bir durumu kabul etmiyorlar. Bunlar durumun böyle olmadığını söylüyorlar. Durum, aslında bizim iktidara gelme durumudur. İktidarda düşman vardır.
PKK, düşmanın iktidarını yıkmak istiyor. Biz başarıya ulaşıp iktidar olsaydık, buna karşılık onlar darbe yaparak iktidarı ele geçirselerdi, durum biraz daha değişik olurdu. Sözgelimi; biz ülkemizi düşmandan kurtardık, halkın iktidarını kurduk. Bunlar da bir gruptu; hizip olarak örgütlendiler. Komployla bazılarını temizlediler, geriye kalanları sindirdiler ve iktidarı gasp ettiler. Bu anlaşılır bir şeydir. Bunlar başka türlü de yapabilirler. Bunlar PKK’yi ele geçirmek istiyorlar. Partinin bazı değerleri var ve kendilerine göre bu değerleri gasp etmeye çalışıyorlar. Bunun için de iktidara gelmeleri gerekiyor. Burada durum biraz daha değişik oluyor. Sen hareketi ölümüne durdurmak istiyorsan, darbe burada hareketi hiçe saymak ve durdurmak anlamına gelir. Düşmanın yaptığı da bundan farklı değildir. Düşmanın, güçlerini harekete geçirerek, çeşitli yöntemler kullanarak ve ajanlar sızdırarak yapmak istediği şey de budur. Ama bunu başaramıyor. Sen, harcadığı bunca çabaya rağmen, düşmanın yapamadığını yapmak istiyorsun. Neden?
Çünkü kurtuluş hareketimizin üzerinde iktidar olmayı amaçlıyorsun. Dönem, iktidar olma dönemi değildir. İktidar olmanın da yolları vardır. Toplantı yaparsın, çoğunluğu sağlayıp iktidar olursun. Ben ısrarla belirttim; bu tür itirazlarınız varsa, hizbinizi kurun dedim. Çete olarak da, hizip olarak da örgütlenebilirsiniz. Biz partiyi ele geçirmek ve iktidar olmak istiyoruz diyorsanız, o zaman bunun meşru yolları vardır. Gerçekte bunların meşruiyetle fazla bir ilişkileri yoktur. O zaman komplolarını daha akıllı geliştirmeleri gerekir. Bunlar komployu partinin sempatizanlarına dayattılar; partinin kitle temeli içinde binlercesini yerle bir ettiler; yüzlerce savaşçıyı kaçırttılar. Sözüm ona kurnazlık dolu komplo yöntemlerini uyguladılar.
Bunlar kurnazca değil, aşağılık yöntemlerdir. Sözüm ona bununla etkili bir konumu sürdürmek istiyorlar ve bu biçimde bazı militanları saf dışı etmeyi deniyorlar. Zaten bunu da çok açık bir biçimde belirtmişlerdir. Bakıyorlar, önlerinde birinin sivrildiğini ve yükselmelerine engel olduğunu görünce, hakkında vur emri çıkarıyorlar. Kaza süsü vererek, çatışma yaratarak, karambole getirerek emri uyguluyorlar. Buradaki olaya da kaza süsü verdiler ve bunu açıkça belirttiler. Birine boyun eğdirmeyi gözünüze kestiremiyorsanız, çatışma sırasında vurun: Yapılan budur. Bazı değerleri arkadaşlar bu biçimde katledildi. Daha da fazlası, partimizin kadrosal gelişmesi vardır.
İnsanlar PKK’yi biraz olsun canlandırmak ve geliştirmek için gelmişlerdir. Onlar ölümcül bir eylemin içine sürülmektedir. Bu konuda örnekler boldur. Örneğin taburun içinde bir helikopter pisti vardır; “Git, pistteki helikopteri tahrip et” denilmektedir. Yani orta yerde tepeden tırnağa donanmış düşman gücü vardır. Bu güç her açıdan duruma egemendir. Grup helikopteri nasıl tahrip etsin? Böyle bir eylemde grup imha olacaktır. Verilen emri mi çiğneyeceksin? Hayır, yapacaksın! Sözüm ona bu tür pek çok eylem düzenliyorlar. Bu bir cinayettir ve ürkütücüdür. Bin bir zorlukla boğuşarak bir araya getirdiğimiz bir grubu, bu biçimde bitirmek korkunç bir şeydir. Tabii bu tür emirler yüzünden, arkadaşlar intiharvari eylemlere girişiyorlar.
Sonuçta kaybediyorlar. Her şey bununla da sınırlı değildir. Daha çok da partinin kitlelere yönelik gücü hiç kullandırılmamaktadır. Kitlelerle uyum sağlamak ve savaşçı gücümüzü olumlu yönde kullanmak istesek, çığ gibi büyüyen bir ordu oluruz. Yolumuz ve hazırlıklarımız buna olanak vermektedir. Ama adam bunu olumlu geliştirmiyor, buna ket vurmayı sonuna kadar güvence altına alacak bir konumda ısrar ediyor. Kitleyi dağıtıyor, kadro yapısını işlemez duruma getiriyor. Geride ne kaldı? Geriye çete kaldı. Çete ne yapıyor, biliyor musunuz? Çetenin iktidar dediği şey, aslında çingene çadırında bile yaşanamayan bir durumdur. Keşke iktidar olsalardı, keşke bir köy ağasınınki kadar kendileri için bir yaşam alanı açabilselerdi! Çapulcu çingenelerden de özür dilemek gerekir. Onları çingenelerle kıyaslamayalım. Bu kadar tahribata yol açan bir mantık ve kişilik bir düzen kurabilir mi? Bir aile düzeni bile yaratabilir mi? Kesinlikle hayır.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER