FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-53.BÖLÜM
HBDH bu anlamda önemli bir araç oldu. Dikkat edilirse Cizre, Sur merkezli olarak Demokratik Özyönetim Direnişlerinin yoğunlaştığı, geliştiği bir dönemde kurularak faşizme karşı topyekûn direnişin öncü gücü, motor gücü olma görev ve sorumluluğunu üstlendi. Bunu her bakımdan görerek, dikkate alınıp örgütlendirilirse Türkiye çapında anti-faşist mücadeleyi büyütür, faşizmi yıkma adımlarını daha güçlü geliştirir. Bu noktada hem kırsal alanda, gerillada mümkün olduğu kadar ortaklaşma, birleşik bir gerilla gücünün geliştirilmesi söz konusu olmalıdır. Özsavunma hareketini, Kürdistan’da olduğu kadar Türkiye metropollerinde, şehirlerinde de ortak geliştirmeyi öngörmelidir. Özellikle DGH’yi ortaklaştırabilmek, gençlik düzeyinde kitle şiddetini her alanda, özellikle de mahallelerde, okullarda faşizme karşı aktif mücadelede ortak olarak birlikte geliştirebilmek önemlidir. Üniversitelerde, demokratik siyasi alanda da gençliği ortaklaştırmak, birleşik gençlik gücünü, hareketini, örgüt ve eylem alanında ortaya çıkartıp yürütmek önem arz ediyor. Benzer durum kadın örgütlülüğü ve mücadelesi açısından da önem taşıyor. Kadınların Birleşik Devrim Hareketi zaten mevcut haliyle örgütlenme sürecinde, her alanda ortak kadın özgürlük mücadelesi olarak geliştirilebilir. Anti-faşist topyekûn direnişte böyle bir mücadelede öncü düzeyde yer alıp, rol oynayabilir. Bunları da geliştirebilmek gereklidir.
Kendi çapımızda, kendimize göre bir değerlendirmemiz, örgüt ve eylem çizgimiz olmakla ve bunu en kapsamlı ve derinlikli bir biçimde geliştirmeye çalışmakla birlikte her yerde, her fırsatta bu çabalarımızı dışımızdaki devrimci güçlerle, birleşik devrim hareketi esprisi içinde ortaklaştırmak, güç birliğini geliştirmek gerekiyor ve önem taşıyor. Bu hem devrimcilerin gücünü birleştirip, faşizme daha etkili vuran bir mücadeleyi geliştirmek açısından gerekli hem de anti-faşist demokrasi bloğunun önünü açmak ve tüm anti-faşist çevrelere, güçlere, güç, moral verebilmek, onları ortak eyleme, birliğe çekmek açısından önem taşıyor. Devrimci öncülük, birleşik devrim hareketi esprisinde rol oynar. Ön açarsa en geniş toplumsal kesimlerin kitlesel anti-faşist demokratik birliği ittifakı da daha güçlü gelişir. Bu da daha geniş çevreleri, faşizme karşı mücadeleye sevk eder. Faşizme karşı topyekûn mücadelede Devrimci Halk Savaşı öncülüğünü gerçekleştirir. Devrimci şiddet temelindeki mücadeleyi etkili bir biçimde geliştirme ve öncülük yapma düzeyine ulaştırır.
Bu noktada birçok gücü değerlendirdik. Öz savunmayla gençliğin kitlesel şiddet eylemliliğini, yan yana, paralel ele aldık, birbiriyle dayanışmasını belirtiğimiz kadar, ayrılıklarını, farklılıklarını da gösterdik. Şehirlerde en çok rol oynayacak motor güçler bunlardır. Demokratik siyaset güçleri, daha profesyonel eylem güçleri var. Sadece bunlarla sınırlı değildir, ama esas olan ana omurga, gövde öncülük kesinlikle bu alanlardadır. Bunların daha çok örgütlenmesi, bu çerçevede YPS’nin daha özgün olarak ele alınıp değerlendirilmesi, özsavunmanın ayrıntıları üzerinde durulması, derinlikli bir biçimde ele alınıp bilince çıkarılması gerekiyor.
Kapsam ve derinlik bakımından geliştirilmeye ihtiyaç var. Aynı şey DGH için de geçerlidir. DGH sistemini, yapısını, eylemliliğini de bu temelde daha derinlikli ve kapsamlı ele almaya ve değerlendirmeye ihtiyaç var. Kendi özgünlüğü içerisinde değerlendirme yapmak, derinleştirmek, ayrıntı üzerinde durmak gerekli, ama bütünlükten hiç koparmamak lazım. Şimdiye kadar çok ayrı, parçalı değerlendirildiği için, burada bütünlüklü değerlendirmeyi esas aldık. Bir düzeltmeyi geliştirmeye çalışıyoruz. Birazda doğrulsun diye çubuğu bu anlamda tersine büküyoruz. Çünkü çok fazla parçalılık var, her örgütlenme alanı kendine göre kendini merkez olarak görüyor. Dayanışma, güç birliği, eylem birliği yoktur. Olmadığı gibi, diğerini dikkate alma, öngörme de yoktur. Bu bizi zayıflatıp gücümüzü ve enerjimizi azaltıyor.
Daha önce belirttik, bu durumda olmak aslında faşizmin işini biraz da kolaylaştırıyor. Böyle olmamalı, çünkü bizi zayıflatıyor. Bu bakımdan bütünlüklü bakış, birlikte hareket, ortak mücadele öngörülmelidir. Bunun içerisinde her birimin özgünlüğü dikkate alınmalıdır. Onun üzerinde de durulmalıdır. Eğer parça bütüne göre ele alınıp, kendi özgünlüğünde değerlendirilirse bu doğru olur, bizi doğru sonuçlara götürür, başarılı iş yapmamıza yol açar, ama böyle değil de bütünden önce parça ele alınır, hep kendi özgünlüğü öne çıkartılır, kendi başına değerlendirilirse işte bu bizi parçalıyor. Mücadele alanlarını, güçlerini, hatta bazen birbirine karşıt hale getiriyor. Bu da faşizme karşı ortak mücadeleyi, devrimci eylem birliğini zayıflatıyor. Bu zayıflık, faşizmin işini kolaylaştırıyor, faşizmin ömrünü uzatmasına fırsat ve zemin sunuyor. Biz esas olarak hem bu parçalılıktan doğan zayıflığı aşmak istiyoruz hem de darlıktan doğan zayıflığı, yeterli, derinlikli bir örgütlenme ve eylem geliştirerek aşmak istiyoruz. Her iki alandaki zayıflığı da aşar, gerekli düzeltmeyi sağlar, devrimci bütünlük içerisinde her alanın, kendi özgün örgütlenmesini ve mücadelesini derinliğine geliştirip hayata geçirdiği bir sistem ve tarz yaratabilirsek o zaman doğru yola gireriz. Bu temelde yürüteceğimiz mücadele çok güçlü ve etkili hale gelir. Böyle bir mücadele yürütürsek de faşizmin gerçekten ayakta kalma şansı yoktur. Böyle bir mücadele faşizmi güçlü bir biçimde parçalar, dağıtır, darbeler, adım adım yenilgiye götürür.
Biz şu andan itibaren böyle bir mücadeleyi hem yürütür hem hazırlıklarımızı daha güçlendirerek önümüzdeki aylarda daha güçlü uygular hale gelirsek, işte o zaman 2018 yılı gerçekten de AKP-MHP faşizminin paramparça olduğu ve yenildiği, yıkılışa gittiği bir yıl olur. Parça parça darbelenir, zayıflar, çöküş yaşar. Belki de 2018 yılında tümden AKP-MHP faşizmi yıkılıp, çökertilerek hem Kürt Halkı hem Türkiye halkları hem de insanlık yüzyıllık faşizm belasından kurtarılır. Bu yüzyıllık zihniyet ve siyaset oluyor, gerçekten de büyük bir beladır. Başta Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, Rumlar olmak üzere; Türkiye ve Ortadoğu halklarının, bütün insanlığın başına beladır. Böyle bir faşizmin varlığı nedeniyle bu yüzyılda on milyonlarca insan yaşamını yitirdi. Sadece bu yüzyılda bir buçuk-iki milyondan fazla Kürt şehit düştü, Ermeni Soykırımı oldu, Rum, Asuri soykırımları yaşandı. Dolayısıyla bu büyük bir tehlikedir, öyle basit bir durum değildir. Sonuçları insanlık ve halklar açısından çok ağırdır. Dolayısıyla böyle bir belanın içinde bulunduğumuz süreçte öngördüğümüz topyekûn anti-faşist, devrimci, demokratik mücadeleyle yıkılıp tarih sahnesinden silinmesi, tarihin çöp sepetine atılması insanlık ve halklar için gerçek bir bayram olacaktır. Mezopotamya’nın, Anadolu’nun, Ortadoğu’nun tüm ezilenleri için, kadınlar, emekçiler için bayram olacak, insanlık için bayram olacaktır. Çünkü herkesin kendini özgünlğüne göre örgütlediği, haklı çıkarını savunduğu, hak mücadelesi yürüttüğü daha demokratik bir ortam, daha özgürlükçü bir yaşamın önünü açmış olacaktır. Bu bakımdan mücadeleyi çok önemsemeli, bütün boyutlarıyla dikkate almalı ve büyük bir ciddiyetle örgütlemeyi öngörmeliyiz.
Böyle bir örgüt ve eylemi yürütmede öncülük önemlidir. Onun militanlığı, örgütlülüğü çok önemlidir. Bu öncülük, parti öncülüğü, gerilla öncülüğü, kadın ve gençlik örgütlülüğü oluyor. Bunların hepsini temsil eden de kuşkusuz Apocu çizgide fedaileşmiş öncü militan oluyor. Öncülük olmadan bir militanın değil bu görevleri başarmak, doğru anlamak ve böyle bir çizgiye girmesi bile mümkün olmaz. Bu bakımdan her şeyin başı Apocu çizgide doğru ve yeterli bir biçimde partileşmedir. Önderlik gerçeğine, fedai militan çizgide doğru katılmadır. Hakiler’in, Mazlumlar’ın, Egidler’in, Zilanlar’ın, Beritanlar’ın, Çiyagerler’in, Andoklar’ın, Zeryanlar’ın, Axinler’in çizgisinde doğru katılma oluyor. Söz konusu görevleri yeterli ve doğru bir biçimde anlayacak bir öncü militanlık ancak böyle bir katılımla gerçekleşebilir. Dolayısıyla tüm bu değerlendirmelerin çok önemli bir boyutu aslında öncülük sorununun çözümüdür. Önderlik ve parti çizgisinde doğru partileşme, gerillalaşma ve demokratik uluslaşma düzeyinin yakalanmasıdır. Ancak bununla burada dile getirmeye çalıştığımız görevler başarıyla yürütülebilir. Böyle bir öncülük düzeyine ulaşmadan söz konusu görevleri anlamak, planlamak, doğru tarz, üslup ve yeterli tempoyla başarılı yürütmek kesinlikle mümkün olmaz. Bunları yapmanın anahtarı, ölçüsü, Önderlik ve parti çizgisinde, doğru partileşme ve militanlaşmadır. Bunu hepimiz iyi bilmeli ve bu temelde yaklaşmalıyız.
Bu değerlendirmeleri partileşmeyle, militanlaşmayla ele almak gerekiyor. Profesyonel devrimci parti öncülüğünü, tüm çalışmalarda yeterli düzeye getirmekle birlikte ele almak gerekiyor. Ancak o zaman öyle bir öncülük bütün bu belirtilenleri anlayabilir ve uygulayabilir. İyi bilmemiz lazım ki, öyle bir öncülük olmadan belirtilenleri yeterince anlamak, uygulamak, kesinlikle gerçekleşmez. Bu bakımdan da Apocu çizgide, doğru ve yeterli partileşmeyle birlikte ele alıp değerlendirmek ve başarıyı bu temelde öngörmek, kesinlikle gereklidir. İşin sırrının, başarıyı yakalatacak olanın Apocu çizgide doğru partileşme ve militanlaşma olduğunun iyi bilinmesi lazım. Tüm görevlerde başarı sağlamanın anahtarı, böyle bir öncü haline gelmekten geçiyor. Başka bir anahtar yok, başarının sırrı buradan geçiyor. Tüm bu mücadeleleri anlayıp, uygulamasının gerçekleştirilmesi ancak böyle bir öncüleşmeyle mümkündür. O halde hepimiz buradan ders çıkartmak, başaran öncüler haline gelmek durumundayız.
2018’i, AKP-MHP faşizminin yıkıldığı, Kürdistan Özgürlük Devrimi’nin zafer çizgisinde ilerletildiği, Önder Apo’nun özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşturulduğu bir yıl haline getirmeyi mutlaka başarmak durumundayız. Bu partimizin 40. yıl hedefidir. Miladi 2018 yılında hareket ve halk olarak önümüzdeki temel görev ve sorumluluk bunu gerçekleştirmektir. Bu da yeterli ve doğru bir öncülükle gerçekleşecek, başarılacak bir durumdur. O halde hepimiz böyle bir öncüleşmeyi ve bu görevleri başaran militan olmayı kesinlikle esas almalıyız. Bunun için ne gerekiyorsa onu yapmalıyız. Ne kadar eğitim, ne kadar örgütlenme, ne kadar militan gerekiyorsa en küçük bir tereddüt göstermeden, Önderlik tarzı, üslubuyla bunları yapmalı, günün, dönemin başaran devrimcisi olmayı bilmeliyiz.
DURAN KALKAN ( HEVAL ABBAS )
YORUM GÖNDER