NASIL YAŞAMALI? II CİLT -135.BÖLÜM
Eski Kürt’e Dünyada Yer Yok
Gerekçeler güçlü, ama anlayamadığım nokta şu, bu gerekçelere neden ağırlık vermiyorsunuz? Neden anlamıyorsunuz? Biz büyük açıyoruz. Bu söylediklerimizde büyük gerekçeler, büyük amaçlar var, büyük olma gereği var. Parti dersi diyorsunuz; parti dersi büyük olmak dersidir.
Büyük amaca, büyük iradeye başlangıç yapamazsan, parti dersinden sen bir şey anlamamışsın demektir. Söyleyin bana, daha nasıl size açıklayayım? Parti tanımını size nasıl yapayım? Anlamaya gelmiyorsunuz. Kendinize sorun. Neden cüceler gibi kalmakta ısrar ediyorsunuz, tanımını yapamıyorsanız, açıklayın. Neden sizin bir parti davanız olmasın ki! “Bu ne sorusu” diyeceksiniz.
Tabii böyle cüce kalırsanız, biz bu soruları size sürekli soracağız. Size şimdi anlamazlar, onlar cahil-cuhal takımı, fazla üzerine gitmeye gerek yok dersek, sizi o zaman biz de adam yerine koymamış oluruz. Ve sömürgeciler gibi yaklaşmış oluruz. Hâlbuki, tam tersine bizim çocuklar, gençler müthiş olmalı, her şeyi en iyi yönleriyle anlamalı; yaklaşımın insani yönü böyledir. Sizi, en iyi anlayan ve en iyi yapanlar olarak değerlendirmek zorundayız.
Düşman bize küçüklüğü yakıştırmıştır, biz size küçüklüğü yakıştıramayız. Böyle çok işe yaramazlar, küçükler olarak idare etmeyeceğiz. “Kürt vahşidir, Kürt aptaldır, Kürt şudur-budur” bir yığın böyle sahte tanım yapıştırmış sömürgecilik. Sömürgeciliğin dilinde biz bir hiçiz. Ben hiçsem beni al mezara koy, sıfır maliyetle neden çalıştırıyorsun. Yazık değil mi bana. Tabii yazık. Yani ölelim, kendimizi yerin dibine koyalım, ama hiç olmazsa böyle sıfır maliyetle çalıştırmasınlar. Hep böyle başkaları için yaşamak büyük ayıptır. Buna karşı çıkmayı da düşünelim. Siz bunları anlamak zorundasınız.
Benim durmadan “anla, anla!” dediğim durum budur. Anlamaya yanaşmıyorsunuz. Al işte düşmanın karşısında bir hiçsin, neyini beğeniyorsun, neyini yeterli görüyorsun? Hiç yeterli görecek bir şeyin yok. Nasıl yaşayacaksın, yaşayacağın hiçbir şeyin yok. Böyle siyasi, askeri örgütsel anlamda sen yok kılınmışsın. Neden bunlara ilgi duymayacaksın. Her zaman söylediğim gibi sigaraya gösterdiğin ilgiyi, neden böyle önemli ve tarihi işlere göstermeyeceksin. “Yaramazız, biz böyleyiz.” Bu teorileri, bu terbiyesizlikleri bırakacaksınız, insan olacaksınız.
Yani ulusal terbiye budur. Sizler biraz aile terbiyesi almış veya almamış da olabilirsiniz, o da önemli değil. Ama burada ulusal terbiye veya insani terbiye gerekiyor. Aslında düşmanın bize yaptığı en büyük kötülük de bu noktada. Baştan çıkarma, silinme, ulusal hafıza kaybı, belleği yok etme ve yerine kendi hafızasını yerleştirme, büyük terbiyesizlik işte buna denilir. Birbirimizi ne yapacağız peki? Madem gençsiniz, yiğitsiniz haydi yakalasanıza tarihi. Yakalayın kimliği! Hepiniz bana havale ediyorsunuz.
Tamam, ben kaçmayayım, her zaman öyleyim, yani kaçmam. Ben kendimi biraz yetiştirmişim. Bu konuda kimse benimle baş edemez. Ama benimle de her şey bitmez. Ben kendimi daha da olağanüstü kılabilirim. Hiç bu konuda sıkıntım yok. Ama insan istiyor ki, içinizden benimle yükü paylaşabilecek bazıları da çıksın. İstemeyen ben miyim? İsterseniz çok para koyalım cebinize; isterseniz silah verelim elinize. Yeter ki, doğru kullanın. Neden fukarayı oynayacaksınız.
Teoriyi, derya gibi akıtıyoruz. Alın beyninize akıtın. Niye fakirleri, dilsizleri oynayacaksınız ki! Yaşamın yolunu biz az açmamışız, müthiş açmışız. Eski Kürt gibi yaşayacağız diyorsanız, hayır. Eski Kürt’e dönüş yok. Dönerseniz karşınızda ben varım, mahvederim sizleri. Düşmanın istediği Kürt gibi yaşamaya hayır diyoruz. Benim sahamda düşmanla birleşme olmaz. “Zorla yaparız, oyun oynarız” derseniz, yapın ben de kendimi savunurum. Bana oyun oynanmaz. Kendi sahamı kendim yaratmışım. Parti sahasında nasıl bana oyun oynayacaksınız ki!
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER