NASIL YAŞAMALI? II CİLT -137.BÖLÜM
Yeni Kürt Yeni Parti İlkesine Göre Yaşayacaksınız
Parti terbiyesinden bir şeyler anlamak zorundasınız. İnsan yetiştirmek istiyoruz ve bu insanın sözü, eylemi, bugünü, yarını bir olmalıdır. İlkesi olan insan yetiştirmek istiyoruz. Her yerde var olan ikiyüzlü, bukalemun gibi renk değiştiren insanlara yeter diyoruz. Her yerde çaresiz, ezik-büzük kişiliğe yeter. Bunları istemek güzel bir şey. Neden yeni insanlar olmayacaksınız? Yani, özgür insan olun, başarı arz edin. Benim önünüze koyacağım herhangi bir engelim olmaz. Sonuna kadar olanaklar hizmetinizde olsun, sonuna kadar dilediğiniz gibi yaşayın. Ama ilkeye bağlılığınız da olsun. Bu da parti ilkesidir, yeni Kürt ilkesidir.
Yeni Kürt ilkesine, yeni parti ilkesine göre yaşayamazsanız, onu ihlal ederseniz karşınızda ben varım. Mezarda bile olsam hesap sormayı ayarlamışım. Aklınızı başınıza toplayın, doğruyu seçin, size layık olanı seçin, sizi güçlendirecek olanı seçin. Zor olabilir, sıkıntısı sabrı gerekebilir. Bütün bunları böyle büyük gelişmeyle yüz yüze tuttuktan sonra hiçbir şikâyetimiz de olmaz. Bu yaşamın bir saniyesi bile bir ömre bedeldir. Bütün bunlar parti dersidir. Şansımızı iyi kullanalım. Ben de sizinle şansımı iyi kullanmalıyım. “Nasıl Yaşamalı?” sorusuna daha derinlikli, daha yaratıcı mümkün kılan şeyler ekledik, söyledik. Ona dikkat ediyorum. Tehlikeler var tabii.
Bazı aşağılıklar “Nasıl Yaşamalı?” sorusunu bozmak istiyorlar. Veya güç yetiremiyorlar, hayati bir sorun herhalde. Bu büyük Rus devrimcilerini şimdi daha iyi anlıyoruz. 19. yüzyıl boyunca bu soruyu çok sormuşlar. En son Lenin, Gorki sormuşlar. Fransızlarda da İngilizlerde de Almanlarda da var. Acaba bizde “Nasıl Yaşamalı?” sorusunu ortaya atmak bile gerekli miydi? Çünkü ne diyeceklerini biliyorum; “Biz çoktan ölmüşüz, ne yaşamaktan bahsediyorsun.” Cevap önceden hazır: “Ben ölmüşüm” budur bizde felsefe. “Dokunma bana ben çoktan ölmüşüm” veya “gübre böceği gibi gübrelikte eşinip dururuz, biz yaşamayı böyle anlarız” teori, felsefe budur. Herhalde iç dekorasyon, yani sanat kısmı eksik. Temel, çatı iskelet iyi kurulmuş da o kurumlaşma işini biraz sanat kısmını ilgilendiriyor. Ruh güzelliğidir.
Aslında girişeceğim, ama sizler yine hazırlıklı değilsiniz. “Nasıl Yaşamalı?” sorusunda aktörlerin varlığı yok. Yaşamak istediğinize dair kuşkuluyum. Yaşıyor gidiyorsunuz, ama ben ona yaşam diyemiyorum. Yaşam deseydim zaten bu işlerle bu kadar uğraşmazdım. Bu yaşamı çirkin görüyorum. Yani bu arkadaşlar “Nasıl Yaşamalı?” sorusunu kendilerine sorsalardı hepsi canavar gibi olurdu. Onların kafasında “Nasıl Yaşamalı?” sorusu çoktan cevaplandırılmıştır ve yaşıyorlar. Ama yaşadıklarını sanıyorlar. Çok fukara gençler.
Acıyorum hepinize ne olacak. Kendimizi yapılandırmak dünyaya da en büyük cevaptır. Kendi gerçeğimizi çözümledik mi ona bir cevap sunduk mu o zaman bize hayran olurlar. Biraz da “Nasıl Yaşamalı?” sorusunu kendinize sorun. Hiç mi içinizden biri çıkmayacak? Biraz kafanızı ayaklandırın, beyninizi biraz çalkalandırın, ihtiyacınız var. Benim gibi fukara, zavallı, güçsüz hiçbir kişi yoktu. Ben çok iyi biliyorum ve hâlâ “Nasıl Yaşamalı?” sorusuna iktifa etmemişim. Hâlâ daha, şu basit yaşama alışma, diyorum.
Bu yaşa gelmişim, bu imkân ve fırsatlara da ulaşmışım, ama “Nasıl Yaşamalı?” sorusuna özen göster diyorum. Saygılıyım. Bütün insani ilkelere az çok işlerlik kazandırıyorum. Fakat hâlâ kendimi yitirmemişim, hâlâ arayış halindeyim. O zaman kendinize sorun. Yani ben bile yapabildiğime göre, siz hayli hayli yapabilirsiniz. Aniden yaşamak istiyorsunuz, aniden bir sigara bile sizi tatmin ediyor.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER