TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (162.BÖLÜM)
Ülkemize bağlıyız. Halkımızın da saygı duyulacak değerleri olduğuna inanıyoruz. Bütün yetmezliklerine, bataklığa düşmesine ve her türlü pisliğin izlerini taşımasına rağmen, yine de bu halka değer verilecek, onuruna savaş yürütülecek ve bu halk kurtarılacaktır. Bu devrede değerlere sahip ve bağlı savaşçılar olduğuna inanıyoruz. Bütün kirletme, karartma ve bu bataklıkta bizi boğma girişimlerine rağmen, yaşamak isteyen soylu tutkulara ve bu yaşam tutkularının giderek gerçekten savaşabilen ve kurtarabilen bir duruma geleceklerine ilişkin inancımız kesindir.
Bütün bunlar doğruysa, görevler son derece anlamlıysa ve bu görevleri başarmak için gerekli olanaklara sahipsek, doğru yolda yürüyüşümüzün bir aşamasını daha başarıyla kapatabileceğiz. Sadece yaratılmak istenen kararsızlık ve karartma durumunu anında bertaraf etmekle kalmıyor, çıkarılan tarihsel dersler temelinde Kürdistan’ın büyük bir zayıflığının üzerine yürüyoruz. Büyük bir azim ve kararlılıkla bize dayatılan ve mutlaka bertaraf edilmesi gereken, tamamen düşmüş ve tortulaşmış kişiliğin ve soysuz mantığın bütün yıkıcılıklarını bertaraf ediyoruz. Bunda Kürdistan halkı kesinlikle kazanacaktır. Partimizin sağladığı bu çok yüksek kazanımlarla, adına yola çıktığımız değerlere gerçek anlamda layık olmuş olacağız. Özgürlük savaşımızın zaptetmek istediği de budur.
Hasan Bindal yoldaşın şahadeti vesilesi ile bir kez daha halkımıza ve onun önder gücü olan partimize karşı görevlerimizi böylece netleştiriyor, görevlerimizin üzerine bu biçimde yürüyor ve son derece anlamlı bir aşamayı başarıyla yürütmenin kararlılığına ulaşıyoruz. Kuşkusuz bu temelde çok daha kesin bir yürüyüşe geçeceğiz ve başarı bizim olacaktır.
Halkımızı tasfiye etme tarihine PKK’de verdiğimiz cevap
PKK tarihinde ve özellikle son beş yılı aşkın süreden beri yürütülen silahlı faaliyetler içerisinde, kendisini en değme kontraların bile gerçekleştiremeyeceği bir karşı faaliyet, ruh hali, yaşam ve vuruş tarzı içinde tutan kişiliğin pratiği üzerine bir toplantı yaptınız. Toplantı fazla kapsamlı gelişmemiş olsa da, biz burada kapsamlı bir biçimde partiye karşı duran yaşam ve vuruş tarzı üzerinde durmak istiyoruz. Öyle anlaşılıyor ki, gelişen silahlı mücadelede devrimci savaşımımıza yönelik genel saldırılar içinde, düşmanın doğrudan “özel savaş” yönelimleri kadar, dolaylı ama nesnel ve öznel planda onunla bağlantılı olan saldırılar ve gelişmeler yaşanmıştır, yaşanmaktadır ve yenileri de beklenebilir. Türk egemenlerinin tarihsel süreç içinde Kürdistan’a yönelik saldırıları tekrar gözden geçirildiğinde, dışarıdan geliştirilen saldırılarla birlikte içeriden de yıkıcı etkileri çok daha fazla olan komploların tezgahlandığı görülecektir. Bu konuda somut örnekler oldukça bol ve çarpıcıdır.
Kürdistan üzerinde Türk egemenliğinin kuruluşunun temel dönemeci olan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun kökleşmesinde büyük rol oynayan “Doğu’ya Yönelim” politikasıyla Kürt beylerinin kazanılmasında son derece belirgindir. Osmanlı İmparatorluğu’nun sabırlı olma durumu yoktur.
Çünkü İran’da yükselen diğer bir imparatorluk baş tehlikeyi oluşturmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu taktik planda Kürt beylerini kendisine müttefik kılmak istemiştir. Böyle olunca, yaklaşımını onları kazanma temelinde geliştirmiştir. Ama bu yöntem bugüne kadar değişmiş değildir. Sultan Selim son derece dolaylı bir biçimde kendi egemenliklerini nasıl daha fazla geliştirebileceğini tasarlamış ve buna göre bir yaklaşım benimsemiştir. Bütün Kürt beylerinin hoşnutluğunu kazanabilecek ajanlar bulmuştur. İdris-i Bitlisi’nin durumu böyledir; oldukça iyi bir arabulucu ve çıkarları iyi bütünleştiren bir tiptir. Sultan Selim, Kürt beyliklerini kazanmak için uzun yıllar çalışmış, heybeler dolusu altın dökmüş ve onları armağanlara boğmuştur. Sonunda irili ufaklı yirmiüç Kürt beyliğini Osmanlı İmparatorluğu’na bağlamıştır. Doğu’da Türk egemenleri için en az Malazgirt Savaşı kadar önemli olan Çaldıran Savaşı’nın kazanılmasında, bu beylikler önemli rol oynamışlardır. Aynı şey daha sonra Arap kesimine yönelik olarak da geliştirilmiştir.
Tampon bir alan olarak Kürdistan’a böyle bir politika oturtulunca ve Kürt beylikleri bu biçimde yardımcı bir güç olarak kullanılınca, bu beylikler Mısır seferinde ve Halep yakınlarındaki savaşlarda da önemli rol oynamışlardır. Dolayısıyla, Mısır kapısı da açılmış ve İmparatorluk bir kaç kat daha büyümüştür.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER