NASIL YAŞAMALI? CİLT–II (63.BÖLÜM)
Ortadoğu'da TC'nin etkinliği zayıf, bazı destekçiler olsa da fazla güvenilemez. Mekân itibariyle de öyle, zaman itibariyle de. Bayanın provoke edeceği zemin epey elinden alınmış kendisini oldukça teşhir ve deşifre etmiştir. Provokatif öğeler hareketten önemli oranda tasfiye edilmişler. Zayıf köylülük psikolojisine dayanıyor. O köylülük psikolojisine dayanıyor ve köylülük psikolojisi de biraz aşılmış. Karşısındaki erkeğin de tabii tecrübesi artmış, elindeki olanaklar ilerlemiş, sağlam mevzileri tutmuş. Ortadoğu'daki mevzi anti-emperyalist mevzidir, TC'nin fazla etkili olamayacağı bir mevzi. Kısacası erkek artık daha cesur tavır alabilecek koşullara sahip. Böyle bir kadın için gösterilebilecek bütün değer gösterilmiş, kazanmak için, ne lazımsa, halkın hizmetine sokmak için ne gerekiyorsa o sergilenmiş, her türlü meşruiyet sınırları dahilinde hareket edilmiş. Ama buna rağmen, karşı tarafın konumunda değişiklik yok.
Dolayısıyla nihai yöneliş için koşullar elverişli. Karşı tarafın elinde ise komplodan başka bir yönteme fırsat bırakmayacak sıkışıklık, zemin ve zaman elverişliliği söz konusu. Her zaman söylenir. “Kadın kişiliğinde objektif sübjektif ajanlık daha hızlı gelişir” ve kadın da zaman zaman başvurulan bu silahı daha hızlı kullanmak ister, sıkça kullanır. Özel ilişkiler yine bunun için kullanılır. Eski silahlardır. Fakat yine de kullanmaya değer görüyor. İçine girilen tipik ilişki, giderek komployu hızlandırma ilişkisidir. Komployu geliştirme mantığında kendisinin başlangıçta mahkûm olduğu yönteminde gizli. Ona göre erkek kendisine yaklaşırken, çok duygusal ve kölece. Tipik Kürt erkeğine hâkim olması gereken çizgilerle hareket eden bir yaklaşımın sahibi olması gerekiyor. Ama süreç içinde bu öyle çıkmadı. Bu onu çok rahatsız ediyor ve biraz da şaşkınlığa, anlaşılmazlığa götürüyor. Neden bu böyle oldu? Şunu söylüyor; “filan erkeğin çapı şu kadar, filanınki bu kadar. Aynı yöredendir. Onlar şöyle kontrol edilir. Şöyle tahrik edilir, şöyle bitirilir. Ama neden bütün bu tahriklere rağmen, bütün kontrol biçimlerine rağmen tahrik olmuyor, kontrol edilmiyor ve şu veya bu biçimde bir çatışma ile tasfiyeye götürülmüyor?” Şaşırıyor buna, ayrıca bu özel ilişki, büyük bir ilişki.
Büyük bir ihtimalle istihbarat merkezinin bilgisi ve yönlendirmesi altındaki bir ilişki. Umut bağlanmış; “Bir erkek mutlaka bir kadınla ilişkiyi ya şöyle ya böyle götürür.” Bu ilişkinin özüne, biçimine her gün yüzde yüz zıtlıklar dayatılırsa, bir saflaşma doğar. Anormal olan nokta da burası. Bu bir kullanma ilişkisidir. Kontrol ilişkisidir. Ama gerekleri bir türlü yerine getirilmiyor. Tahrik ediyor olmuyor. Her türlü yıkıcı yaklaşımı sergiliyor, sonuca gitmiyor. Yani bir türlü istediği maceraya çekemiyor. Tahrikin ve akıl almaz boyutlardaki yüklenişin nedeni bunlar oluyor. Erkek gerçekten öyle bir tip çizmiş ki, eşi benzeri yeryüzünde yok. Konumu gereği mutlaka tavır geliştirmesi gerekiyor. Hem de özel ilişki adına. Ya sert ya yumuşak ya şöyle ya böyle. En ekstren noktada ilişki diyebileceğimiz veya toplumsal çerçevede düşünülebilecek bütün ilişkilerin, yaklaşımların, yaşamın dışında bir hattı, yaşam hakkı olarak da yaşayabiliyor. Artık bunun nedenleri siyasidir, örgütseldir vb. sıralanıp götürülebilir.
Öyle ki, bu bayanın yönelimlerini etkisiz kılıyor. Belki de bunun derin etkisi altındadır. Bayan tabii kadınlığıyla sadece erkeği kontrol altında tutmakla da yetinmiyor. Örgütü kontrol altında tutuyor. Bayan yine hareketin içinde olası kadın gelişimini kontrol altında tutuyor. Tek bir bayanın bir adım ilerlememesi için müthiş bir engelleyici güç. İyi hatırlarım, ufacık, biraz haddini aşan bir bayan gelişmesi oldu mu; kadın kişiliği, gelişme, istida gördü mü canına okur. Bir özgür bayan gelişmesi gördü mü; çok etkili yöntemlerle ya yanına çeker uydulaştırır, onu başaramadı mı pençesine alır adeta kanını kurutur. Mutlak anlamda kadın özgürlüğünün gelişmesini desteklemek istiyoruz. Bunun birçok nedenleri var. Hareketin kendisi bir özgürlük hareketi, Kürdistan'da en gelişen özgürlük akımı oluyor. Bunun en gelişkin bir parçası da kadın oluyor. Şimdi kendisi de kadınlığı bir tuzak olarak düşünüyor. Kadının gelişmesi, tuzağın bozulması demektir. Erkek bu noktayı biraz fark ediyor ve onu boşa çıkarmak açısından yavaş yavaş “Kadın özgürlük silahı”nı kullanıyor. Özgür kadın hareketini teorik ve pratik olarak gündeme sokuyor. Kadını çileden çıkarıyor. Bu ne demektir? Kendini aşan bir kadın mı olabilir? Kendini aşan bir özgürlük ilişkisi mi olabilir? Çılgına dönderiyor ve oyun bozuluyor.
Kongre sürecine doğru giderken bu ilişki bir de buradan kuşatılmaya alınınca, işler daha da zorlaşıyor. Burada çelişkileri, kördüğümü o kadar fazla ki ve kördüğüm o kadar iç içe geçmiş ki, gerçekten aylarca üzerinde durmak gerekiyor. Kendisinin kurduğu tuzak şu; kadınlığını kullanıyor veya özel ilişkiyle bağlanan erkek mutlaka elde tutulmalı. Tutulması ülke içindeyken, Ankara'dayken kolaydı, Diyarbakır'dayken kolaydı. Ama yurt dışına habersiz kayıldı ve bununla birlikte kontrol dışına düştü. Ancak erkek hâlâ bu ilişkiyi muhafaza etmek istiyor. Bu ona belki de son darbe için fırsat da sunuyor. Erkeğe de belki ilişki gerekli. Bir kadın, bir örgüt merkezi (ki bu merkezi geçinen birisidir), istese değerlendirme kabiliyeti gerçekten var. Mükemmel rol oynayabilir. Örgütün ihtiyacı var. Hâlâ umutlar bu çerçevede, ama konumu gereği bütün bunları olumlu tarzda ele alacak değil. O bu özelliklerini özel ilişki özelliğini, mutlak anlamda erkeğin tutsaklığına veya kullanımına dönüştürmek istiyor. Örgüt ilişkisini örgütü nefes alamaz, soluk alamaz duruma getirmek, gücünü hareketin genel açılımı yerine onu daha da dışa yönelik de gelişemez duruma sokma biçiminde ve böyle çok yönlü kullanılıyor. Her zaman hayret edilen bir durumdur. Bu kadar potansiyel, bu kadar gelişim vaat eden birisi bunu neden örgütün bu kadar daraltılmasında kullanıyor? Çelişki büyük.
İstese her şeyin en iyisini yapabilir. Ama en kötüsüyle sonuçlandırıyor. İşin siyasi-örgütsel izah tarzları bir yana, daha yoğun ve belirleyici olarak anlaşılması gereken yanı, sonuca gitmek istenilen bu döneme (yoğun soğuk savaşımdır veya psikolojik savaşımdır) son günlerde denilebilir ki, şöyle geçti; zayıf, çok kötü oynadı. Kadınlığını büyük bir silah olarak kullanıp, erkeği sağlıklı bir biçimde yaşamını sürdüremez duruma düşürmek istedi. Çok anlaşılmaz yöntemlere günde kırk defa bizi çatışmaya götürmek istedi. Ne doğanın ne toplumun kurallarının kabul etmeyeceği bir tutuculuk ve bir tutuculuktan da öteye özel savaş yöntemini uyguladı. Ama buna rağmen sabır, dayanma, umut, kavrayış sergilenerek bu oyuna düşürülmedi. Tartışma bu temeldedir. Örgüt kurallarına bağlı kalınmıştır. İlişkilerin özüne bağlı kalınmaya çalışılmıştır. Ama öte yandan provokosyona da gelinmemiştir. Onun istediği bir biçimde yerde ve zamanda.
Örgüt ve sosyalizm çıkarları esas alınıyor. Evet kayıplar tahribatlar verdirilmiştir, ama örgüt de korunmuştur. Bu, erkeği hareket karşısında ve kadın karşısında güçlü, iddialı kılıyor. Kendisininki ise bütünüyle bir boşa çıkarma. Ve erkek şunu söylüyor, “Çok kötü savaştın.” Erkek beklenmedik biri çıktı.
HALKLAR ÖNDER ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER