SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (118.BÖLÜM)
d- Reel sosyalizmde demokratik toplum ve sivil kurumlaşmalar gerçekleştirilememiştir. Bu dönemde kapitalist sistem faşist uygulamalardan ancak demokratik ve sivil kurumlar aracılığıyla kurtulmaya çalışırken, reel sosyalist ülkelerde tersine bir gelişmeye ağırlık verilmiştir. Varolan doğal demokrasi kırıntıları bile ortadan kaldırılmış, sivil kurumlar tümüyle devletin ajan kurumlarına dönüştürülmüştür. Halbuki sosyalizmin gücü, toplumun en geniş ve derinlikli demokratik bilinç, örgütlenme ve yaşam tarzına kavuşmasıyla ortaya çıkacaktır. Güçlenmesi gereken devlet değil, toplum olacaktır. Bunun da yolu ve adı, demokratik toplum ve sivilizasyondur. Her iki olgunun tahrip edilmesi, ancak tepedeki Sümer rahip devlet anlayışıyla mukayese edilebilir.
Devlet kapitalizmi en geri ülke koşullarının bir sonucu olup, uygulayacağı siyasi sistem de en geri kapitalist devlet yapısı olacaktır. Bu biçim ise, otoriter ve totaliter anlayışın bir uygulamasından başkasına olanak vermez. Bu uygulamanın sonucu ise, demokratik toplumun gelişmesine fırsat tanımamadır; sivil toplum kuruluşlarını devletin propaganda çarkları haline getirmektir. Reel sosyalizmin sosyalizm olmadığını kanıtlayan diğer bir önemli olgu budur. Sosyalizmin, özü gereği demokratik toplumu en çok geliştiren sistem olması gerekirdi. Sosyalizmin kendisi ancak demokratikleşmenin sonucu olarak gerçekleşebilecek teorik bir öngörüdür.
Demokrasinin gelişmediği toplumlarda, sosyalist inşa düşünülemez. Demokrasinin etkin araçları olarak sivil toplum kuruluşları devlete bağlı olamazlar; tersine, devleti sürekli denetleyen uzmanlık grupları gibi rol oynarlar. Bu rol oynanmadan, karmaşıklaşan toplum-devlet ilişkilerini denetlemek mümkün olamaz. Reel sosyalizmin çözülmesin de, ona sahip çıkması gereken toplum, tersine bir an önce ondan kurtulmak için en geniş sosyal hareketliliğe girişmekten çekinmemiştir.
Bu hareketlilik aslında en geri, demokrasisiz bir kapitalizmden daha ılımlı, demokrasiye açık kapitalizme geçişi ifade etmektedir. Burada ihanet ve kitlelerin aldatılması yoktur. Bilakis halkın yaşam pratiğinden çıkardığı derslerle daha demokratik bir kapitalizm istemini dışa vurmaktadır. Bunun da ötesinde devlet kapitalizminin nasıl mafyalaşıp vahşileştiği bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmış, hukuka dayalı bir kapitalizme bile yeteneğinin olmadığı kanıtlanmıştır. Bir kez daha bu örnekte doğrulanan, gelişmiş bir demokrasi olmadan sosyalizme gidilemeyeceğidir. En gelişmiş burjuva demokrasilerini aşmadan da halk demokrasileri gelişemez.
Halk demokrasileri çoğulcu yapılarıyla, gerçek iradeleriyle, devleti denetleme güçleriyle, içte ve dışta hoşgörü ve barış tavırlarıyla kendilerini kanıtlamadıkça, burjuva demokrasilerini aşma iddiasında bulunamazlar. Bir rejimin sosyalist karakterini vurgulayabilecek en temel göstergelerden birisi, uygulanan demokrasidir. Bunun dışındaki tüm göstergeler ikincil öneme haizdir.
Reel sosyalizm demokrasi sınavında büyük bir başarısızlığı ve demokrasi inkarını yaşadığı için, bizzat halk tarafından, hem de sonucu nereye giderse gitsin öfkesiyle çözülmekten kurtulamamıştır.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER