TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (102.BÖLÜM)
PKK’nin mevcut durum ve koşullardaki savaşımı, sadece özgür irademizle davamızın savunulmasına elverecek kadar hassas ve nazik bir aşamadan geçmektedir. Bu tür mevzilerde dükkancıklar açmak, ailecikler kurmak, hem çok erken yapılmış bir hesaptır, hem de bunları koruyabilecek bir olanak yoktur. Burada geçerken bir kez daha bazılarının sülalelerine biraz daha değinmek istiyoruz. Bunların babaları ve analarının kimler olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Böyle evlatları nasıl doğurup yetiştirdiniz? Bunları vurmuş olsak, “vay oğulcuğum” deyip sızlanacaksınız. Peki, bunlar insan mıdır ki, kendilerine acıyalım? Bunlar insan ise terbiye alsınlar. Anne ve babalarından terbiye almamışlarsa, parti terbiyesi edinsinler ve iyi bir öğrenci olmaya çalışsınlar. Ama bunlar buna da gelmiyorlar. Kararsız duruyor, karasevda ile ihaneti iç içe yaşıyorlar. Üstelik karşımıza çıkıp gözyaşı döküyorlar. Evet, sanırım siz de tartışmalarımıza bazı cevaplar vereceksiniz.
Çünkü bunlar sizi de yakından ilgilendiren sorunlardır. Yarın ya da öbür gün bunların ihanetine uğrayabilirsiniz, sevdasına da düşebilirsiniz. Her ikisi de kötüdür. PKK çizgisinde aşınma, zikzaklar çizme, halkı mücadeleden koparma, karışıklıklar yaratma ve bulanıklaştırma türünden hareketler bunlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Tabii öte yandan bir gözleri de düşmandadır ve hızla ad yapmaya çalışıyorlar. Biraz ad yapar ve ellerinde bir mevzi olursa, yarın düşmana sığınma durumu ortaya çıktığında, işlerine yarıyabilir. Bir de “Pişmanlık Yasası” vardır; bu yasaya göre, PKK’ye darbe vuranlara ve PKK savaşçılarını vuranlara “güzel bir yaşam” olanağı sunulmaktadır. Bunlar bu yasayı alçakça başımızda kalkan gibi sallıyorlar. Olanak bulurlarsa düşmana kaçıyor ve emperyalizmin yasalarına sığınıyorlar. Emperyalizmin yasaları sömürgeciliğin kara yasalarından daha ak değildir. Ama onlar için, bu bir seçenek oluşturmaktadır. Bu yasayı uygulayanlar da az değildir. Bunlar güç yetiremeyip karşımıza çıktıkları zaman, kölece bir bağlılık ortaya çıkıyor. Bunların şu veya bu biçimde yerine getiremedikleri en önemli husus, yiğitçe ve mertçe bu savaşımın sahibi olmaktadır. Mutlaka bir kötülük çıkaracaklardır. İşleri zemzem kuyusunu kirletmektir.
Başka bir şey dertlerine derman olmamaktadır. Zemzem kuyusunu kirleterek nam yapmak istiyorlar. Arap tarihinde zemzem kuyusunu pisleten biri vardır. Bizdekiler de ille bu temelde nam yapmakla uğraşıyorlar. Hepinizde biraz gelişkin olan başka bir özellik de hemen hesaplaşmaktır. Kürt toplumunun kavgacı bir toplum olduğunu biliyorsunuz. Birisi bize sert davrandığında, biz de kendisine sert davranırız. Birisi bize karşı bir numara yaptı mı, biz de aynısını yaparız. Çoğunlukla birbirimize gireriz. Bu siyasal mücadele değildir. Bu tür kavgalardan hemen sonra jandarmanın ve polisin geldiğini, kavga eden tarafları dayaktan geçirdiğini, kendilerini mahkemeye çıkardığını, her iki taraftan rüşvet aldığını ve kendilerini yıllarca süründürdüğünü biliyoruz. Sonuç yine düşürülme olmaktadır. Bu konuda toplum olarak, mahkeme önlerinde ve el kapılarında nereye kadar geldiğimiz ortadadır. Bizim de bu tür kavgalara girmemiz çok kötüdür.
Çünkü bu, toplumdaki eski kavga tarzının hortlatılmasıdır. Ancak saflarımızdaki bazı eğilim sahipleri içten içe bunu istiyorlar. Bir başka olumsuz özellik de uzlaşma’dır. “Sen benim ayıplarımı ört, ben de senin ayıplarını gizleyeyim. Sen benim açığımı biliyorsun, ben de senin açıklarını biliyorum; ne sen benim açığımı söyle, ne de ben seninkini söyleyeyim” denilmektedir. Bu en kötüsüdür ve çok yaygın bir biçimde karşımıza çıkan bir özelliktir. İşte tam da burada, kişinin hatası ne olursa olsun, yüzde yüz savunulacak bir yanı varsa, gerçek mutlaka haykırılmalıdır diyoruz. Gerçek kesinlikle haykırılmalıdır, gerçeği haykıran yerle bir olabilir, bu ciddi bir sorun değildir.
Bu tutumlar karşısında ucuz ve apolitik kavga savunulamaz. Sözünü ettiğimiz bu özellikte çok rezilce bir uyuşma vardır. Bu uzlaşma da değildir. Çizgiyi ve siyasal mücadele yolunu öne çıkararak, buna son vermek çok önemlidir. İşte başımıza getirilmek istenen en soysuz yaklaşımlardan birisi de budur. Suç ortakları koalisyonunu yaratmak böyle olur.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER