TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (157.BÖLÜM)
Çok tehlikeli bir mantık ve kişilik, oldukça dürüst, sade ve partiye bağlı bir değerimize bu biçimde yönelirken, acı da olsa tarih bu temelde kendimizi yeniden gözden geçirmemizi, böylece bir eksikliğin bertaraf edilmesini, hepimizin kendisine gelmesini ve toparlanmasını ortaya çıkarmıştır. Tarihimizin açık düşmanından hiç de daha az tehlikeli olmayan bu yıkıcılıkları kendi kişiliğimizde behemehal giderme görevini yerine getirir ve bu göreve başarıyla yüklenirseniz, kazanan biz olacağız. Dolayısıyla Kürdistan tarihinin en kördüğüm olmuş ve çoğunlukla kader dediğimiz bir duruma kökten son vermiş oluyoruz.
Dışımızdakilerin böyle yansıtmak istedikleri ve amaçlarında feodal sinsilik ve mürailik bulunan kördüğüm de böylece çözümlenmiştir. İşte, bir halkın yaşamını insanlık defterinden silebilecek düzeye kadar getiren bir duruma son veriyoruz. Tabii bu az bir şey değildir. Bu kadar tahammül göstermemize rağmen, başarmaları halinde, bunların başımıza getirecekleri şey, gerçekte çingenelerin bile iki gün yaşayamayacağı bir yaşam biçimidir. Bunların bize layık gördükleri şey budur. Bunların üzerine acımasız bir biçimde gitmeli ve silip süpürerek yok etmeliyiz. Olay burada başlıyor ve buna yol açıyor; Kürdistan ve Kürdistan tarihi için iyi bir dönüm noktası oluyor. Gerçekten sözümüzün eri olacaksak, savaşçılığımızı bütün boyutlarıyla sürdürmenin bilincini taşıyorsak, bunun etkileri geniş olacaktır. Sadece parti içinde değil, ulusal kurtuluş mücadelesi saflarında da birçok el tarafından bugünkü atılımın önünde engeller örülmek istenmektedir. Şimdiye kadar bu engeller parti içinde de örüldü. Buna karşı hatalar yaptık ve çok değer kaybettik. Hiç olmazsa bundan sonrası için değer kaybımız olmamalıdır.
Hiçbirimizin daha fazla kayıplar verilmesine tahammül edemeyeceğini sanıyorum. Buna tahammül edemiyorsak, o zaman bunun pratikte gerçekleşmesi için de o denli ilgi göstermeliyiz. Devrimcilikten korktuğunuzu sanmıyorum. Görevlerin üzerine gitmekten korkmuyorsunuz. Bildiğim kadarıyla hepiniz görev almaya hazır olduğunuzu söylüyorsunuz. O zaman tarzınızı doğru seçmeniz gerekir. Görevler karmaşık ve kapsamlıdır. Bir de bu yönüyle bir yetkinleşmeyi sağlarsanız, görevlerde üstün başarılar sağlamış olacaksınız. Tarihsel 1990 atılımına yönelirken, bu elim olayla en kritik bir anda ve yerde bize ağır bir darbe vurulmak istenmiştir. Söz konusu mantık ve kişiliğin bunu bilinçli veya bilinçsiz yapmış olması pek önemli değildir. Bu mantık ve kişilik sinsidir ve aslında önemli oranda ne yaptığının bilincindedir. Bu devreyi başlatır ve sonuca doğru giderken, müthiş bir çaba ile bir iş yaptığımızda bin defa düşünmemiz gerektiğini vurguladık.
Çünkü 1990 atılımıyla; “Halk Demokrasisi İçin İleri” sloganını haykırdığımız ve başarıya giden yolu çarpıcı bir biçimde aydınlattığımız bir anda, bunu karartmaya yönelik hareket başladı. Tam bir karartmada iyi yol alınamayacağı gibi, aydınlattığımız bir dönemin üzerine çöken böyle bir karartma bizi karmaşıklığa düşürecekti. Bununla sarsıldım, kendime yüklendim ve biraz yoruldum. Bu çok önemlidir. İlk şehidimizi verdiğimiz dönemi de anlatmaya çalıştım. Haki yoldaş şehit düştüğünde, Ankara’dan yola çıktık. Ankara’dan hareket ederken dünyamız adeta karartılmıştı. Bundan sonra ne yapacağız diye düşünüyorduk. Aslında durum iyi gelişiyordu. İki aylık Kürdistan gezimizden sonra, aslında ideolojik tohumlanma anlamında Kürdistan’ın düzeleceğini söyledik. Bundan sonra Kürdistan’ın her köşesinde yeşerecek olan, bizim tarihimizi de belirleyecektir diyorduk. Kendimden çok emindim.
Özellikle Haki yoldaşla birlikte seksene yakın kişinin katıldığı Antep toplantısını gerçekleştirdikten sonra, işler daha da sağlam bir temele kavuşmuştu. Aradan henüz iki-üç gün geçmeden Haki yoldaşın şehit düştüğü haberi geldi. Olay bir devrimcinin vurulması gibi görünse de, gerçekte çok kapsamlıydı. Yoldaşımızı katledenler “Beş Parçacılar” denilen bir çeteydi. Sözüm ona bunlar da Kürdistan adına hareket ediyorlardı. Gerçekte ise Kürdistan’la hiçbir ilgileri yoktu. Alaattin denilen katili iyi tanırdım. Lümpen biriydi. Bir gün Ankara’ya gelmişti. Çizmeleri ve parkasıyla adeta dağdan inmiş gibiydi. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne uğradı. Soygun planları geliştiriyordu. Kitleleri bir araya getiremeyen birisi, sözüm ona Ankara’da yüksek öğrenim gençliğini örgütleyecekti. Son derece provokatif yöntemlerle hükmetmeye ve gençliği ele geçirmeye çalıştı. Bu tür olayları geliştirdi. Kürdistan ile hiçbir ilgisi yoktu; ama birdenbire Kürdistancı Beş Parçacı kesildi. Görünürde tam bir lümpen serseriydi, gerçekten de hırsızdı. Her gün Antep’te şurada burada banka soyuyor; böylece yaşamını idame ettiriyordu. Ahlaksızdı. Sonunda Haki yoldaşın katledilmesi olayını gerçekleştirdi. Bu adam aslında düşmanla ve ilkel milliyetçilikle bağlantı içindeydi. En azından vurulacağını iyi biliyordu.
Çünkü en zayıf nokta kendisiydi. Bunun gerçekleştirdiği Haki yoldaşın katledilmesi olayı, bizi gerçekten üzmüştü. Ama yolumuz biraz aydınlatılmıştı. Başarılı bir grup pratiği vardı. Bu pratik hızla sonuca doğru gidiyordu. Önemli bir aşamanın sonuna doğru gelmiştik; artık partileşecektik. Aynı zamanda yeni bir aşamanın başlangıcındaydık. Kendimize güvenimiz oldukça gelişmişti. Bu tarihsel atılımı gerçekleştirirken, söz konusu komplo ortaya çıktı. Biraz da duygusallık vardı. Kemal Pir yoldaşı hatırlarım. “O zaman var olan kadro gücümüzle gidip polisle şiddetli bir savaşıma tutuşalım” diyordu. Sonra bunun doğru olmadığını anladık ve vazgeçtik. Yani hareketimizin bütün varlığını bir şiddet gösterisi içine çekecektik. Acımızı bu biçimde giderebileceğimizi düşünüyorduk. Ama buna yönelmedik. Şehidin anısına bağlılık kolay değildi.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER