FAŞİZME KARŞI TOPYEKUN DİRENİŞTE ŞEHİR SAVAŞLARI VE GÖREVLERİMİZ-49.BÖLÜM
Arkadaşlar bütün ayrıntılarıyla bu konuların üzerinde durmalı ve bilmelidirler. Öyle değil kolaydır, basittir, şehirlere istediğimiz gibi gireriz, gezeriz, yaparız demesinler. ‘Her taraf insan kaynıyor kim kimi görecek?’ Böyle yaklaşımlar da olmuyor değildir. Belki söylediklerimiz çok kaba tanımlamalar, ama bunlar da pratikte var. Arkadaşlar öyle bir şey yok, bu tür sorunlar ortaya çıkmıyor, yaşanmıyor demesin. Hayır var ve bunlar yaşanıyor. Onun için YPS’nin çok daha fazla gizlilik kurallarına riayet etmesi, daha ciddiye alması, daha disiplinli hareket etmesi gerekiyor.
Durum DGH için de öyledir. Eylemde başarılı olabilmesi, varlığını, etkinliğini sürdürebilmesi için DGH’nin daha örgütlü, disiplinli hareket edebilmesi gereklidir. Her tarafta düşmanın kaynadığı bir yerde biz de disiplinli, örgütlü olacağız ki, düşman gücünü kıralım. Örgütsüz olursanız hiçbir şey olmaz. Buna rağmen örgütlü davranış çok azdır. Onlar üzerinde de duracağız. Eskiden polisler toplandığında birkaç örgütlü grup olsa ezer geçerdi, ama öyle olmadı. O tür bir örgütlülükle zarar verici eylem yaptılar. Biz üzerlerine gidemedik. Gerçi şimdi o durum ortadan kalkmıştır, ona bile zemin bırakılmıyor. Şehirlerde toplumsal hareketi bastırabilmek, kitle şiddetine dayalı eylemler geliştirecek güçleri etkisiz kılabilmek için her yerden donanım almıştır. Buna göre kendisini örgütlüyor. O halde bizim de düşman gücünü, tekniğini, taktiğini dikkatli bir biçimde değerlendirerek, kendimizi o çerçevede dikkatli, duyarlı, disiplinli bir hale getirip örgütlü kılmamız gerekiyor. Bu eylem alanında başka türlü başarılı olmak, düşmanı etkisizleştirmek, sonuç alıcı olmak kesinlikle mümkün değildir. Eğer örgütlü olursa bütün hedefleri vurabilir. Düşmanın gözünü kör edip, kulağını kırıp öyle üzerine gidebilir. Teknik gücü sürekli kırıp yok etmek lazım. Düşmanın bilmediği anda harekete geçmek lazım. Özellikle olaylar geliştiğinde anında harekete geçebilecek bir örgütlülük sonuç alıcı olur.
Burada özellikle DGH tepki verebilir. Düşman daha hazırlıksızken önemli rol oynayabilir. Bir olay olduğunda polisten daha önce harekete geçip tepki gösterdi mi, toplumu harekete geçirir, polis denetimini kaybettirir. Ortaya büyük gelişmeler çıkar. O zaman böyle ani tepkiler veren, anında hızla harekete geçebilen, ortaya çıkan fırsatları hızla değerlendirebilen bir eylem tarzımız, duruşumuz da olmalıdır. Başarıyla hareket edebilmek, düşmanın denetimini boşa çıkarabilmek için bu tür eylem ve hareketler, tarz itibariyle rol oynayıcı, sonuç alıcıdır.
Bunlar üzerinde daha fazla durmak, kafa yormak gereklidir. Bunlar daha da ayrıntılandırılacak hususlardır. Ne kadar yoğunlaşılsa da azdır. Bütün bunlar yaratıcılık istiyor. Doğru şudur: ‘Böyle olacak’ şeklinde netleştirilecek, kesinleştirilecek hususlar değildir. Ancak perspektif olabilir, gerisi yaratıcılık, yaratıcılık, yaratıcılıktır. Aklımızı kullanarak yaratıcı davranacağız. Devrimi yapanın devrimci olması, her türlü teknikten üstün olanın, insan aklı ve yaratıcılığının olması buradan ileri geliyor. Önder Apo, “En büyük teknik, insandır” dedi. “Biz, insan gücünü harekete geçirerek, düşmanın her türlü teknik üstünlüğünü yerle bir edecek, aşacak ve her türlü mücadeleden başarıyla, zaferle çıkacağız” dedi. Gerçekten insan gücü harekete geçirilirse böyle bir sonuç alınabilir. PKK’nin 40 yıllık mücadelesi bu gerçeği defalarca doğrulamış ve kanıtlamış durumdadır.
DURAN KALKAN ( HEVAL ABBAS )
YORUM GÖNDER