SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA I CİLT (95.BÖLÜM)
2- Ulus kavramı,
kapitalist toplum koşullarında en çok gelişen kavram ve sosyolojik olgudur. Diğer bir deyişle, ulus olma bilinciyle sosyolojik bir olgu olarak ulusal bağların gelişmesi, yeni toplumun temel bir özelliği olmaktadır. Kapitalizm hem ulus bilincini hem de bizzat varlığını geliştirmede diğer tüm toplum biçimlerinden daha fazla bir role sahiptir. Ulus asıl gelişmesini ilk defa kapitalizmin fideliğinde sağlamıştır.
Temel aidiyet duygusu, aynı dinden olmanın yerine aynı ulustan olmaya kaymıştır. Dinsel bağlar ikinci plana düşerken, ulusal bağlar öne geçmiştir. Din fanatizminin yerini ulusal fanatizm almıştır. Ulusal gelişme; feodal çitleri kırma, ortaçağın ümmet anlayışını zayıflatma, bunların yerine ulusal pazarı, ortak tarih ve kültür bilincini geliştirmede ilerici bir rol oynamıştır.
Bunda kapitalist üretim tarzının etkisi olumludur. Fakat ayrılığa kayıp adeta yeni bir din biçimine bürününce gericileşmiştir. Şoven ulusçuluk, gerçeklere ve diğer halklara karşı gerçekçi olmayan bir üstünlük anlayışıyla yeni düşmanlıkların temelini atmıştır. Eskinin din ve mezhep savaşlarının yerini ulusal savaşlar almıştır. Kapitalist sınıf, çıkarlarını gizlemek ve dikkatleri başka yönlere dağıtmak için, tüm sömürücü egemen sınıfların yaptığı ideolojik kimlik saptırma oyununa başvurmaktadır.
Sınıf mücadelesi kızıştıkça, bu oyun daha sık oynanacaktır. Yeni oyunun maskeleri din ve tanrı görünümlü olmaktan çıkarılıp ulus ve kahramanlarına takılarak oyun sürdürülecektir. Ulusal kimliklerine kavuşmamış halklar ise, ulusal bilinç ve dayanışmayla özgürlüğe doğru daha olumlu adımlar atabilecektir. Genelde aşırı milliyetçilik, dinin birey yaşamında bıraktığı boşluğu doldurup şoven duygulara yol açmakla son derece olumsuz rol oynayacaktır.
Özellikle 20. yüzyılda ağırlaşan bu durum, kanlı savaşların en başta gelen ideolojik gıdası olarak, insanlık aleminde bölünme, ırkçılık ve kin yaratarak, uluslararası toplumu zehirleyecek, hümanizmaya zıt bir tavır geliştirecektir.
Günümüzde milliyetçiliğin giderek bir hastalık haline geldiği gözlemlenmektedir. Ulus olgusuyla birlikte gelişen bir eğilim de ulusal devlet anlayışıdır. Ulusal devlet, özünde olmayan bir olgudur.
Nasıl tüm toplumun devleti olmazsa, tüm ulusun devleti de olunamaz. Devlet daha çok ekonomik ve sosyal olarak yönetici konumda olan sınıfın damgasını taşımaktadır.
Başlangıcında tüm ulusal toplumun çıkarları eski sınıfın temsilcisi monarşiye karşı birleştiğinde, göreceli olarak ulusal devletten bahsedilebilir. Ama çıkar ayrışmaları keskinleştikçe, devlet ulusal olmaktan çıkar, hakim sınıfın çıkar ve baskı aracına dönüşür.
Ulus kavramı da din kavramı gibi üzerinde oynandıkça, daha çok çıplak maddi çıkarları gizleyen bir maskeye dönüşmektedir.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER