SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II -351.BÖLÜM
Sümerlerin, bu çağı yaratan halka, sabancılar anlamında “Aryenler” , ‘Yüksek Memleketliler’ anlamında “Urartu” ; öküz, inek ve davarlarıyla birlikte hareket edenler anlamında “Guti” dediklerini biliyoruz. Tüm bu kavramlaştırmalar, Sümer kökenli ve Yukarı Mezopotamyalıları ifade etmektedir. Tarihte bu kültüre Hint-Avrupa, daha dar anlamda ise Aryen kültürü denmektedir.
Bu kültür M.Ö 4000 yıllarına kadar Büyük Okyanus kıyısından, Çin’den Atlas Okyanusu’na, Avrupa’nın son sınırına kadar yayılma gücüne ulaşmıştır. Aryen kültürün bu tür yayılmasının tek merkezden kaynaklı olduğu, yapılan arkeolojik kazılarla her geçen gün daha da doğrulanan bir ortak görüş konumundadır. Kentleşme ve sınıflaşma tarihinin, Sümerlere dayalı olarak, tersine bir biçimde M.Ö 2000’lerde etkili olmaya başladığı gözlenmektedir. Ondan sonra yazılı tarih süreci başlamaktadır. Ama gerçek olan ve en derin tarih, merkezlik ettiği ve on bin yıldan fazla süren tarım çağıyla, daha öncelerinin yüz binlerce yıl süren en gelişkin toplayıcılık çağıdır. Yazılı tarih yeni ve ağırlıklı olarak sınıf içeriklidir. Bu, gerçekleri önemli oranda çarpıtan, egemenlerin siyasal ve ideolojik yükselişini kutsallaştıran bir tarihtir; gerçek kutsallığı ve tarihi bozan bir nevi lanetlilik tarihidir.
M.Ö 2000’lerin başlarında, Babil’in kuzeyinde Amorit kökenli Asurlular, Yukarı Mezopotamya ve Anadolu ticaretinin etkin kavmi olarak yükselir. Şehirlerin hakim olduğu Aşağı Mezopotamya ile tarım ve madenciliğin geliştiği Yukarı Mezopotamya ve Anadolu arasında, Asurlular ticaret yoluyla büyük güç kazanırlar. Asurlular, M.Ö 1300’den M.Ö 600’lerin sonlarına kadar ticaret ve siyasetin hakim gücüdür. Urfa, bu ticaret ve tarımın merkezinde olmakla giderek önem kazanır. Tarımcı ve madenci Aryen, kültürel kökenli Hurriler ve devamları olan Mitaniler döneminde, Urfa zaman zaman başkent rolünü oynar. Asurlularla Hurriler arasında el değiştirir; Mitanilerin en önemli merkezlerinden olur. Urartular döneminde de bu önemini sürdürür. Bu dönemlerde Hurriler, Asuriler ve Hititler arasında sık sık çatışmalara ve el değiştirmelere uğrar. Medlerden sonra Perslerin egemenliğine geçer. İskender döneminde Helenlerle tanışır.
M.Ö 100’lerden itibaren Roma egemenliğine girer. Yine bu dönemde Aryen ve Asur kökenli Abgar Devleti’nin merkezi olur. Roma’nın yerine geçen Bizans ile birlikte, Sasanilerle yeni çatışma döneminde el değiştirmeler devam eder. Hıristiyanlığın Asurlular, Ermeniler ve Kürtler arasında geliştiği yerlerin başında gelir. Urfa’nın daha önceleri, M.Ö 1800’lerde, peygamber önderlikli hareketlerin merkezi olduğunu vurgulamıştık.
Özellikle Asur kökenli Nemrut adlı krallara karşı yerli kabilelerin direnişini temsil eden peygamber geleneği, Hz. İbrahim ile tarihi bir dönem başlatır. Bu gelenek, özünde köleci sisteme karşı özgürlüğünü korumak isteyen halkın ve kabilelerin direniş geleneğidir; bu geleneği temsil eder. Kabile totemciliğinden tek tanrıya doğru ideolojik dönüşüm, Sümer mitolojisinden de etkilenerek, tek tanrılı dinlerin gelişimi biçiminde evrim gösterir. Peygamberler esas olarak bu tarihi evrim sürecinin yaratıcısı ve temsilcisidir. Kısmi bir özgürlük yönü vardır. Çıkışları, sınıflaşmaya tepkidir. Devlet organizasyonuyla dağınık kabile yönetimleri arasındaki ara dönemin ideolojik şekillenmesinde baş etkide bulunurlar. Yeni güçlerin ortaya çıkmasında bu geleneğin etkisi büyüktür.
M.Ö 1000 dolaylarında kurulan ilk İbrani krallığı bu etkinin sonucudur. Tevrat ile ilk kutsal kitap haline gelen bu gelenek, daha sonra Eski Ahit olarak çok gelişir. Esas olarak Sümer ve Mısır’a karşı kabilelerin başı bozuk hareketlerini disipline etmeye çalışmaktadır. Hem Mısır hem de Sümer mitolojisinin derin etkisindedir. Bir nevi bu kültürleri kabile yapısına göre dönüşüme uğratmaktadır. Musa ile İsrail, kavim dinine doğru evrime devam eder. Hz. İsa ile sınıfsal bölünmeye uğrayan Yahudilik, Tevrat ve İncil veya Eski ve Yeni Ahit diye ikiye ayrılır.
Eski Ahit, Yahudi kavminin dini kitabı iken; Yeni Ahit olan İncil, tüm ezilen insanlığın kitabı olarak düzenlenir ve iddia kazanır. Urfa bu dönemde Hıristiyanlığın merkezi haline gelir.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER