TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (58.BÖLÜM)
Bunlar çok sayıda dürüst insanı aldattılar, birçok insanı karşıdevrimci bir yaşam içine çektiler. Çoğunu üzerimize saldırtarak katlettiler. Yine birçoğunu devrimcilerin katledilmesinde kullandılar.
O halde elimizden geldiği ölçüde, bu büyük polis oyununu bozmak ve zararlı etkilerini sınırlandırmak çok önemli bir görev olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar olanaklarımız sınırlı olsa veya elimizin ulaşamayacağı birçok alan bulunsa bile, olanakları zorlayarak bu alanlara ulaşmasını bilmek ve yapılması gerekeni yapmak en doğrusudur. Tabii bu konu daha birçok nedenle önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kullandıkları insanlara bakıyorum: Ahlaki düşkünlüğü yaşayan veya bu duruma düşürülmüş, yoksulluk ve açlık sınırında dolaşan ve kendilerini en kötü tarzda pazarlayabilecek insanları kullanıyorlar. Ya da insanları bu duruma getiriyorlar. Cehaleti çok iyi kullanıyorlar.
Devrimci örgütleri bir çırpıda yıkılabilecek, kolay yutulur birer lokma olarak bunların önüne seriyorlar. Bir de bunlar çok zor duruma düşürülmüşlerdir; açlık ve perişanlık çekmişlerdir. Bunların hayalinden geçiremeyecekleri para ve yaşantıyı önlerine koyuyorlar. Bu tipleri İstanbul gibi Türkiye metropollerinde çokça buluyorlar. İlk aylarda koşullandırıyor, ondan sonra da örgütün üzerine atıyorlar. Çok vahim ve insanlık dışı bir biçimde bunları böylece örgütlerin içine sızdırıyorlar. Bunları çoğunlukla Kürdistanlı işsizlerden seçiyorlar. Tarihi boyunca kullandıkları “iti ite kırdırtma” tarzındaki anlayışlarına bağlı olarak, bu insanları böyle kullanıyorlar. Çok zorunlu olmadıkça kendi asıl kadrolarını göndermiyorlar, onları emniyete alıyorlar. Kullandıkları daha çok piyonlar oluyor. Kürdistan köylülerinin o saf, bilinçsiz, cahil ve çok yoksul konumlarını iyi gözlemleyerek, kendi çıkarlarının hizmetine koşturuyorlar.
Özel Harp Dairesi’nin o alçak subayları hemen her bölgede ve metropol kentlerinde merkezler oluşturmuşlar, ellerine sınırsız para ve yetki verilmiştir. Dolayısıyla yetki ve paraya dayanarak elde edemeyecekleri insan bırakmıyorlar. Asıl hedefleri ise sol ve günümüzde PKK’dir. Bu temelde bütün güçlerini kullanıyorlar. Gazeteler, TC’nin, PKK’nin Lübnan’daki kamplarına 300 ajan-kontra yollandığını yazmışlardı. Belki de daha fazla yollamışlardır. Biz burada bu türden sayısı 100’ü aşkın öğeyi ortaya çıkardık. Yine Botan bölgesine, Avrupa’ya ve mücadelemizin sürdüğü birçok bölgeye çok sayıda komplocu ve suikastçi ihraç edilmiştir. Her şeyden önce bu faaliyetin altındaki mantığı yakalamak gerekiyor. TC’nin genelde kendi tarihi boyunca uyguladığı bu yöntemleri bilince çıkarmak ve hatta bunu Osmanlı tarihine kadar uzatmak gerekiyor. Yeniçeri ocağı nedir? Yeniçeri ocağı bir devşirme ordusudur.
Osmanlı egemenlerinin, kendi egemenlikleri altına almış oldukları halkların çocuklarını, daha küçük yaşta alıp eğiterek, işgalci emellerini gerçekleştirmek için kullandıkları bilinmektedir. Cumhuriyet bunu nasıl geliştirmiştir? Cumhuriyet özellikle kendisine rakip olan hareketleri ve komünist partisi örneğinde görüldüğü gibi halkın öncülerini ezmiş, saflarına kendi elemanlarını sokmuştur. Onun Kürt gerçeğine nasıl yaklaştığını da biliyoruz. Cumhuriyet bir yığın sahte milliyetçi işbirlikçi üretmiş, bunlara dayanarak dürüst yurtseverlik yapan bütün insanların canına okumuştur. Bütün bunları daha fazla açmaya gerek yoktur. Çünkü Özel Savaş Üzerine kitabımızda bunların işlendiğini sanıyorum. Oradan okunarak bilince çıkarılabilir. Biz daha çok, günümüz koşullarındaki uygulamalara değinmek istiyoruz.
Günümüzde PKK’ye karşı, özellikle 1980’lerin ortalarından itibaren geliştirilen özel savaş, bu konuda yeni bir aşama yapma iddiasındadır. Mahir Kaynak gibi bazı MİT uzmanları orduyu, PKK üzerine sürerek savaşı kazanma yönteminin kendi başına tam sonuç alamayacağını, yapılması gereken şeyin sızma olduğunu, yani her türlü piyon ve eğitilmiş komplocu sızdırılarak sonuç almanın daha doğru olacağını söylemektedir. Nitekim bu temelde, bu politikaya ağırlık verildiğini biliyoruz. Bunun için de sahte PKK’liler uzman düzeyinde eğitilmektedir. Yani bazıları suikastler yapma ve komplolar geliştirme amacıyla veya daha uzun vadeli ve köklü amaçlar için gönderilmektedir. Halim selim görünen, çok iyi eğitilmiş veya ağzı iyi laf yapan, parti içinde iyi taraftar görünebilecek ve iyi hizip kurabilecek olanları da gönderdiler.
Bunlar parti merkezine veya partinin ileri noktalarına yerleşerek, orada bir hizbin temelini atmak, bir bölünmenin zeminini hazırlamak, bu konuda ellerinden gelen her şeyi yapmak ve daha çok provokasyonla bunu yürütmek istediler. Bu şimdi biraz daha açığa çıkmış bir gerçektir. Bu sızmaların bir kısmı böyledir. Bunlar biraz daha özenle eğitilenler olmaktadır. Bunlar daha çok ideolojik, politik ve örgütsel sızma olarak gerçekleşmektedir. Zindanlarda Şahin ve Yıldırım’ın, Avrupa’da Semir’in geliştirdiği sızmalar bu nitelikteki sızmalardır. Yine Avukat Hüseyin Yıldırım’ın sızmasının bu nitelikte bir sızma olduğu anlaşılmaktadır. Daha başka bazı kişiler vardı, bunlar intiharvari tutumlar içinde olanlardı.
Bunların görevi silaha ve komploya başvurmaktan ziyade -tabii bu konuda da ellerinden geleni yaparlar- partiyi ve parti merkezini tutmak, parti merkezini ele geçirmek, Parti Önderliği’ni tutmak veya tasfiye etmektir. Bunu dışa yansıttılar. Son olarak “PKK’ye evet PKK Önderliği’ne hayır” sloganı ortaya atıldı. Bu provokatörlerin son çırpınışlarını dile getiren ilginç bir slogandı.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER