SÜMER RAHİP DEVLETİNDEN DEMOKRATİK UYGARLIĞA CİLT II (229.BÖLÜM)
İran Kürt hareketi KDP deneyimine kadar feodal aşiretçi bir karakter taşmaktadır. Med'lerden beri bu özelliğini sürdürmektedir. Zagros eteklerindeki yerleşimi, Kürtleri özgürlüklerine düşkünlük açısından şanslı kılmaktadır. Diğer parçalarda görüldüğü gibi, emperyalizmin İran Kürtleri üzerindeki istismarcı yaklaşımı olumsuz sonuç vermiştir. 19. yüzyılın sonlarındaki Şeyh Ubeydullah, 20. yüzyılın ilk çeyreğindeki İsmail Simko önderlikli hareketler bu yönden öğreticidir. Kadı Muhammed önderliğindeki Mahabad Cumhuriyeti deneyimi bu oyunların kurbanı olmuştur. İlkel milliyetçi bir karakteri aşamayan İran-KDP ö rgütlenmesi, İran geleneğini özümseyememesi ve Batı’nın en son oyunlarına anlam verememesi yüzünden son liderlerinden Kasımlo’yu da şehit vermiştir. İlkel milliyetçi ve bazı sol gruplaşmalar, Kürt sorununu çözme yeteneğinde olmadıklarını İran İslam Devrimi döneminde de göstermişlerdir.
Aslında koşullar ileri kazanımlar sağlamaya elverişliydi. İran somutuna uygun ve çağdaş demokratik gerçekleri esas alan bir çözüm tarzının başarı şansı vardı. Geç de olsa, Kürt sorunu bu yönleriyle çözüm şansını demokratik İslam hamlesinde başarılı kılabilir. Daha doğrusu, bu temelde kendini yenileyerek, demokratik çözümle hem Kürt sorununda hem de İran genelindeki ulusal sorunlarda kilit bir rol oynayabilir. Demokratik Federal İslami İran bir perspektif, bir slogan olarak anlam kazanabilir. İran’ın kültürel, yasal ve idari gerçeklerine dikkat ederek, çağdaş demokrasi normlarının bu gerçeklerle nasıl kaynaştırılabileceğini özenle yorumlayarak bir senteze varma, çözüm yolunda önemli bir adım olabilir. Zaten kültürel ifade özgürlüğü, anadilde eğitim ve basın-yayın özgürlüğü sınırlı da olsa mevcuttur. Yine Kürdistan eyalet yönetimi bir gerçekliktir. Bu kavram ve kuramların içeriğini halklaştırmak ve ilerici bir öze kavuşturmak, bunun için geçerli kuruluşları gerçekleştirmek daha da ilerlemeye yol açabilir. Anayasa ve yasalarda bu süreci yansıtacak düzenlemeler gündemleştirilebilir.
Tüm sorun, İran’daki Kürt özgürlük hareketinin İran’ın özgünlüğünü doğru okumasına, çağdaş demokratik kriterleri sağlam özümsemesine ve var olan olumlu yanları esas alarak daha mütevazı adımlarla ilerletmesine bağlı bulunmaktadır. İlkel milliyetçi dar otonomici yaklaşımlara ve dış oyunlara karşı durmayı bilmenin, İran yönetimince daha anlayışlılık kazanacağı açıktır. Var olan diyalogu daha da geliştirmek, Kürtlerin yakın kültürel bağlarını hissettirmek, geleneksel kardeşliğin güncel anlamını doğru vermek, çözüme daha çok katkıda bulunacaktır. İlkel milliyetçi otonomici dönem yerine, İslam’ın demokratikleşmesi ve çağdaş demokrasi sentezine dayalı yeni dönem çözümde başarı şansına sahiptir. İran Kürdistan’ı özgürlük hareketi bu çerçevede kendini yenileyebilir, uygun ve etkili bir güç olarak örgütlenip mevzilenebilirse, yeni bir dönemin başlatıcısı olabilir.
Diğer parçalardaki Kürt hareketlerinin deneyiminden de dersler çıkararak, özellikle PKK deneyiminden ve mevcut meşru savunma düzeninden yararlanarak, kendi yeni döneminin iddialı bir temsilcisi haline gelebilir. İran genelindeki demokratik İslami hamleye kendi somutunda vereceği yanıt ve katkıyla daha da ilerlemesine yol açabilir. Tabii mevcut zemin engeller ve tuzaklarla dolu olduğu için, çalışma anlayışında, örgüt ve eylem çizgisinde son derece duyarlı ve gerçekçi hareket etme ihmal edilemez. Aksi halde tarihte çokça görülen komplolarla her an darbe yemek mümkündür. Özellikle gençlik ve kadın hareketini de bu çerçevede doğru değerlendirip biçimlendirmek, başarı için önemli olanaklar sunacaktır. Kadın ve gençlik hareketinin doğru ideolojik ve pratik biçimlenmesi büyük bir anlama sahiptir. Diğer parça hareketleriyle de dengeli, karşılıklı gelişmeye fırsat veren, kendi içinde boğulmayan, ama mültecileşmeyen bir konumda bulunmak da önemlidir. Aslında burada Türkiye tarzı demokratik çözümün İslamcası yaşanacaktır.
Dolayısıyla iki çözüm arasındaki mukayese iyi yapılırsa, Kürt ulusal sorununun çözümünde İslami ve çağdaş Batı yorumu üstün bir sentezi de yaratabilir. Bu yönlü güçlü umutla ve atılacak sağlam pratik adımlarla, çağdaş Zerdüşti ve İbrahim'i inanç ve moralle, çağdaş Kawaların Med özgürlük hareketi demokratik uygarlığa ihtiyaç duyduğu özü kazandırabilir; insanlığın adalet, ahlak ve özgürlük sentezine en güçlü katkıyı yapabilir.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER