TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (46.BÖLÜM)
Bu işe başladığım zaman iki sözcük bilmiyordum. Hiçbir dayanağım yoktu. Bizi birkaç saat dinleme zahmetine katlananlar bile mevcut değildi. Tek bir broşürümüz, bir tek günlük yol paramız yoktu. Buna rağmen işe başladık ve yürüdük. Bütün yoldaşlarımız da bu temelde geldiler. PKK’nin bu gerçeğine ne denilebilir? Hâlâ PKK’nin başka türlü olduğunu söyleyenler, ne idüğü belirsiz bazı amaçlar ardında koşmaktadır. Bunlar feodalizmin ve sömürgeci kapitalizmin temsilcileridir, küçük-burjuva döküntülerdir. Kişi bu sınıflardan gelebilir, başka uluslardan da gelinebilir. Biz enternasyonalistiz, en küçük bir fark gözetmemiz söz konusu olamaz. Bizim bir özümüz vardır. Bize ayrıcalık istenerek gelinemez. O zaman inançlarımızla çelişiriz. O zaman komünizm davası biter. O halde bunun koşullarını bilmemek ve yıllardır bunu anlamamak olanaksızdır. Hâlâ kendinden, bazı özelliklerden söz edilmektedir. Böyleleri bunu PKK’ye değil, babasının evine saklamalı, bu özelliklerini başka yere satmalıdır.
Biz bunlara beş metelik değer vermiyoruz. Ticaret gönüllü olur. Vereceğim bir şey yoksa ve senin malını beğenmiyorsam, çekip gideceksin. Hemen belirteyim, Engels’in deyişiyle siyaset bir anlamda ticarete benzer. Ustalar bunda doğruluk payını yüksek bulurlar. Ticaretteki tarafların durumunu iyice kavrayalım. Birçok değerli metamızı tüccarın çürük malıyla değiştirmeyiz. Çürük mallara fazla para veremeyiz. Bunu iyi anlamak gerekir. Kaldı ki biz parti içinde birbirimize mal satanlardan değiliz. Bize mal satmak isteyenler diğer sınıfların temsilcileridir. Bizim ortamımızda sosyalizmin ve komünizmin ölçüleri egemendir. Sosyalizmde, herkesin emeğine göre verilir. Bu, parti içinde de geçerlidir. Bu, komünist toplumun kuruluşuna kadar da geçerli olacaktır. O halde küçük-burjuvazinin, feodal-kompradorların ve tüccarların ölçüleriyle bize gelinmemelidir. Biz parti içinde böyle bir ticaretin yapılmasına teşvik edilmemeliyiz. Böyle bir ticaret bize fazla dayatılmamalıdır. Bu kadar konuşmama rağmen, hâlâ aymazlar vardır. Hâlâ bağlılık ölçülerini derinliğine kavramayanlar vardır. Hâlâ kendi hafifliklerini bize dayatarak yaşayacaklarını sananlar vardır.
Bundan vazgeçilmesini istiyorum. Bu kadar derin değerlendirmelerden sonra, hâlâ anlamayanlar sadece, ne kadar sefil olduklarını kanıtlayabilirler. Bu temelde yoldaşlık yapılmasının gereğini anlamayanlar, yine anlayamadıklarını ve eksik değerlendirildiğini söyleyenler varsa, bunlar bizden değil, kendi akılları ve insanlıklarından kuşku duysunlar. Bütün bunlarla partimizin, tarihsel bir yol ayrımında bulunduğunun ve ortayolculuktan kurtulmak istediğinin açığa çıktığını sanıyorum. Bilerek ya da bilmeyerek ortayolculuğu yaşayanlar vardır. Bazılarının eğitim ve özeleştiri ile düzelebileceğine inanıyor ve bundan sonra da kendilerine yardımcı olacağımızı söylüyoruz. Ama partimiz içinde erimemek isteyenlere ve eriyemeyeceklerini iyi bilenlere, kendilerini yine ısrarla dayatmaları halinde, mücadelelerini doğru vermelerini anımsatıyoruz. Siz parti içinde etkinlik savaşıyla, tasarruflar ve dayatmalarla uğraşırsanız, proletaryanın kahredici eli tepenizde patlayabilir. Bunu böyle bilmelisiniz. Bu parti sahipsiz değildir. Onun kendini koruma hakkı vardır. O kendi içinde haksız bir biçimde etkinlik kurmak isteyen elleri kesecektir. Böylesi bir birlik içinde yaşamaya güç getiremeyenler, halkının ve vatanın özgürlük günlerinde, düşkünler gibi bir köşeye sinip ağlayabilir, sorunlarının bulunduğunu söyleyebilir, düşkünler yurdunda barınanlar gibi düşkünlük yaparak yaşamlarını idare edebilirler. Bunlara böylesi bir yaşantıyı salık veririz.
Evet, karar ve yöntem açıktır. Bir saniye bile geciktirmeden tercihin yapılması gerekir. Yüce kongremizin kararlılığının da bir ifadesi olarak, partimiz görkemli bir pratik dönemin içine girerken, bizi sürekli uğraştıranlar, birçok özellikleriyle kendilerini ele verenler, çeşitli nedenlerle bugüne kadar katlandığımız, ama artık katlanmamakta karar kıldığımız öğelerle, dürüst, sınırlı da olsa partiye ve Parti Önderliği’ne bağlı olanlar, partinin açımlamaları temelinde zamana bırakmayarak, kendi gerçekliklerini yeniden ortaya koymalıdır. Bütün düşünsel güçlerini ve enerjilerini partinin bilinç ve pratik gerçeğine katarak, tarihimizin emrettiği komutanlar ve halk önderleri haline gelmek için ileri fırlamalıdırlar. Biz bunlarla birlikteyiz, bunların yoldaşıyız. Eğer bizimle birlikte yürümek istiyorlarsa, bu konuda çok çeşitli yetersizlikler içinde bulunanları da, kendilerini böylesi özlü bir dönüşüme uğratmaları gerektiğini vurguluyoruz. Bunlara da başarılar diliyoruz. Görevli arkadaşlarımızın, partinin bütün faaliyet alanlarında olduğu gibi, merkezi okul alanımızda da, bu süreci başta bölge planlamaları olmak üzere, diğer pratik görevlerle bağlantılı ve dengeli bir biçimde değerlendireceklerine inanıyor ve kendilerinden bunu bekliyoruz.
Önderliğimize bağlı olanların, bu kararlara bağlı kalınarak muhatap kabul edileceklerini, bu temelde destekleneceklerini, bunun dışında kalan eski yöntemlerle birlikte fazla yol alamayacağımızı belirtmeliyim. Gerçek mücadele arkadaşlarıyla sonuna kadar büyük bir azim, çaba ve ustalıkla yürüyeceğimizi söyleyelim. Bütün arkadaşların bu temel de yolculuk etmelerini diliyor, bu görevlerinde üstün başarılar temenni ediyorum.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER