PKK'YE DAYATILAN TASFİYECİLİK VE TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ(1.BÖLÜM-ÖNSÖZ)
Önsöz
Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapmalarında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların başında gelir. Karşı-devrimin en çok bel bağladığı bu silah, adeta vücudu kemiren bir kanser hastalığı rolünü oynar. Eğer gerekli önlem alınmazsa ve bu silahın etkisizleştirilmesi yönünde sürekli bir mücadele yürütülmezse, en kutsal ve büyük davaların yerle bir olması işten bile değil.
Tarih, devrim hareketlerinde tasfiyeciliğin nasıl yıkıcı bir rol oynadığına ve bunun sonucunda halkların büyük kurtuluş umutlarının nasıl dirilmemecesine söndüğüne az tanıklık yapmamıştır. Tasfiyecilikle mücadele, her devrim hareketi için bir ölüm-kalım olayı kadar önemlidir. Hiçbir büyük dava yoktur ki, içinde tasfiyecilik boy vermesin.
Nitekim Abdullah ÖCALAN yoldaşın, tasfiyeci tiplerin özelliklerini ve mücadele saflarında yol açtıkları yıkıcı tahribatları değerlendirirken, bir yerinde, “Bunlardan bir tanesini tasfiye etmek için bütün partiyi kurban etmek gerekse bile, bundan çekinmeyeceğim” şeklinde bir kararlılığı dile getirmesi, boşuna değildir.
Aslında birçoklarının yüzeysel bakış açısıyla anlamadığı, çok çarpık yorumladığı ve dolayısıyla ters sonuçlar çıkardığı PKK’nin bir büyüklüğü de, onun tasfiyeciliğe karşı elden bırakmadığı mücadele ve bitmeyen bu mücadelede sağladığı büyük başarıdır. Tasfiyeciliğe karşı denilebilir ki nefes nefese yürütülen mücadele, dar bir amaca yöneltilip tek tek tasfiyeci tiplerin ihtiyaç duyulan yöntemlerle etkisizleştirilmesinden ibaret değildir. Hiç şüphesiz bu mücadele kapsamında hiçbir devrim hareketinin ortaya çıkarma başarısını gösteremediği gerçekler ve gelişmeler gündeme getirilmiştir. İyi ile kötü, halkı ile haksız, özgürlük ile kölelik, bağımsızlık ile bağımlılık, direniş ile teslimiyet, onur ile düşkünlük, demokrasi ile diktatörlük ve benzeri birbirine karşıt kavramlar bilimsel bir temelde izahata kavuşturulmakta ve bu kavramlar kişilik pratiklerinde örnekleriyle somutlaştırılmaktadır.
Bu da, PKK’nin nasıl bir sistemi hangi insan tipiyle yaratmaya çalıştığı gerçeğini ortaya koymaktadır. Biliniyor ki, bütün savaşların en acımasız gerçeklerinden biri de, adaletsizliğin istenmeyen bir durumda boy vermesi, böylece de kurbanların çokça görülmesidir. Fakat PKK, tasfiyecilikle mücadeleyi aynı zamanda bütün savaşlarda neredeyse kaçınılmaz olan bu durumu tersine çevirme mücadelesine dönüştürmüştür.
Bu anlamda da PKK, devrimi yenilgiye götürecek en tehlikeli hastalık olan tasfiyeciliğin teşhisini çok yerinde koymuş, olası bütün tahribatlarına karşı tedbir almış, onun çıkış zeminini kurutma mücadelesini rayına oturtmuş ve böylece devrimin zaferini garantiye almıştır. Bu büyük başarının nasıl ve hangi çabalarla gerçekleştiği konusu, kitapta yer alan değerlendirmeler bütününde tüm açıklığıyla ortaya konulmuştur.
Kitap özel bir teorik çalışma ya da konuyla ilgili kaynaklar incelenerek hazırlanan bir eser değildir. Tersine yıllardır süren kahırlı ve çok yönlü bir savaşımın pratiğinde ortaya çıkan tasfiye içerikli sorunların ihtiyaç olarak dayattığı değerlendirmeler tarih sırasına göre bir araya getirilerek böyle bir kitap hazırlanmıştır.
Nitekim kitap bu yönüyle bir belgesel içeriktedir ve bu açıdan sadece Kürdistan devrimi için değil, dünyadaki ulusal-sınıfsal kurtuluş hareketleri için de çok öğretici derslerle doludur.
WEŞANÊN SERXWEBÛN (Ağustos 1993)
YORUM GÖNDER