TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (158.BÖLÜM)
Düşman bizi sarsmaya ve yolumuzu karartmaya çalışıyordu. Atılacak adım belliydi. 1977-78’de parti ilanını göze alacak kadar bir programa yönelmek istedik. 1997 yılında Parti Programı’nı hazırladık. Belki de bu kadar acele etmeyecektik; ama Haki yoldaşın anısı bizi buna zorladı. Program taslağı üzerinde toplantılar yaptık. Bir yıl sonra partinin kuruluşunu ilan etmeye gidecek kadar yolumuzda kararlıca yürüdük. Bu kez, feodal gericiliğin saldırısıyla Halil Çavgun yoldaşın şahadeti gündeme geldi. O zaman Hilvan, çalışmalarımızın kitleselleştiği bir alandı.
Haki yoldaşın anısına bağlılığın gereği olarak, şahadetinin yıldönümünde artan faaliyetlerimizle polise ve feodal kliğe cevap verdik. O zaman da işbirlikçiler vardı. Sahte küçük burjuvalar bizi vurmaya çalıştılar. Bunlar kitleselleşmemizi istemiyorlardı. Bu bir tehditti, yolumuzun karartılmak istenmesiydi. Hilvan’da buna silahlı eylemlerle karşılık verdik. Kemal Pir yoldaş yine devredeydi. Eylemiyle bu kliğe bizzat darbe vurdu. Bilindiği gibi bunun ardından Siverek’te de eylemler geliştirildi. Feodal gericiliğe daha büyük darbeler vurmaya çalıştık.
Bu da PKK tarihinde önemli bir atılıma yol açtı. Daha sonrasını biliyorsunuz. Birçok elim olay meydana geldi. Bunlar feodal entrika ve komplolar temelinde gelişiyordu. Açık polis saldırıları değildi. Feodal kliğin hazırladığı komplolardı. Daha sonraları değişik komplolarla karşılaştık. Biz tarihsel atılımımızda kararlıydık. Her kararlı yürüyüşle bu aşamayı geride bıraktık. Komplolar, 15 Ağustos Atılımında da devreye girdi. Agit (Mahsum Korkmaz) yoldaşın şahadetinden sonra, bazılarının, “Bu işler yürümez. En çok güvendiğin adamlar da gitti. Bir daha nefes aldıramazlar” dediklerini hatırlıyorum.
Bizim, Agit yoldaşın şahadetine ilişkin bir yaşam tarzımız vardı. Silahlı bir kavgayı frenlemek istediklerine göre, biz de birliklerimizin sayısını en azından elli kişiye çıkaracağız dedik. Agit yoldaşın komutasındaki birliğin sayısı otuzdu. Bu sayıyı hem nitelikçe geliştirerek ve hem de yaygınlaştırarak karşılık vereceğimizi söyledik. Ulaşan sonuçları biliyorsunuz. Şehitlerin anısına bağlılığın gerekleri böyle yerine getirildi ve daha ileri bir aşamaya ulaşıldı. Bu dönemde de silahlı mücadelemize yönelik komplolar geliştirildi. Geri dönmemiz ve silahlı mücadeleden vazgeçmemiz isteniyor, yürüyemeyeceğimiz söyleniyordu. Tehdit bu biçimde yapılıyordu. Bunu da boşa çıkardık. Şimdi çok daha ileri düzeyde bir hareketliliğe ulaşmış bulunuyoruz.
Düşman, zindanlarda da savaş tutsaklarına PKK’ye sahip çıkmamalarını dayatıyordu. “PKK, 12 Eylül darbesiyle birlikte mahkum edilmiştir. Yaşamayacaksınız, yer yarılacak ve içine gireceksiniz” diyordu. Bu da bir komploydu. Komplonun bazı elebaşıları PKK’li maskesi altında çalışıyorlardı. Ama bunlar daha sonra açık çalışmaya başladılar. 1983 yılında dışarıda da komplolar dayatıldı. Bunların üzerine yürüdük, başlarını ezdik. Daha sonra bilinen gelişmeler ortaya çıktı. Bu anlamda PKK tarihi biraz daha iyi irdelenirse, onun sürekli komplolar ve komploculukla mücadele tarihi olduğu görülecektir.
Bunlar PKK’lilik ya da Kürtçülük maskesi altında yürütülüyordu. Bu konuda düşman işbirlikçilerini harekete geçirebiliyordu. Düşman eskiden, daha çok PKK dışındaki güçleri kullanıyordu. Şimdi içindeki güçleri de biraz olsun kullanabiliyor. Bazı kişilikleri teşvik ederek ve olanak hazırlayarak kullanmaya çalışıyor.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER