TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (111.BÖLÜM)
Sizin için ne gerekiyorsa onu yapmaya ve yerine getirmeye hazır olduğumuzu görüyorsunuz. Bu da bir mevzidir. Avrupa’da ve ülke zemininde de yaklaşımımız budur. Mücadele herhangi bir alanda geriledi mi? Bu kadar engellemelerine ve karşı inatlarına rağmen, bazıları bizi bir mevzide birkaç milim geriletebildiler mi? Bunlar PKK’yi ve PKK önderliğini geriletmeyi başarabilirler mi? Tersine mevzilerimiz daha da çoğalıyor ve derinleşiyor Gerçeğimiz işte budur. Peki, sizler nasılsınız? Ulaşamadığınızı belirtirken vicdanınız rahat mıdır? Hala çekindiğini ve olumsuzluklar karşısında ses çıkaramadığını söylemenin devrimle ve devrimci onurla ne ilgisi vardır? Bunu bize ve tarihimize yakıştırmak ne kadar şerefli bir davranış olabilir? PKK’nin kendi tarihsel çıkışıyla çoktan mahkum ettiği bu suçluluğu ikide bir saflarımızda hortlatmanın size kazandıracağı şey nedir? Tekrar vurguluyorum: Belirttiğimiz bu olumsuzluklara hiçbir zaman boyun eğmeyeceğiz. Kendimizi büyük de görmüyoruz. Bize böyle davranmamızı vasiyet edenlerimiz vardır. En azından onların vasiyetlerini saygıyla karşılayacak kadar onur sahibiyiz.
PKK adına direnenlerin beklentileri ve emirleri vardır. Bunların gereklerini temsil etmek zorundayız. Bu baylar bunları mı çiğnemek istiyorlar? Hayır, bu olamaz. Bu baylar başka işler yapsınlar. Açıkça karşımıza geçerek bize karşı cepheden savaşsınlar. Ama küstahça, PKK’nin birliği ve yüceliğiyle oynayarak bize karşı savaşmaktan vazgeçsinler. PKK içinde köstebek yuvaları kazarak, tilki kurnazlığı yaparak, gözyaşı edebiyatına sarılarak ve arkadan ihanetler tezgahlayarak bize karşı savaşmak yerine, TC ile birleşerek ön cepheden savaşsınlar. Bu daha iyidir. PKK’nin işlerini doğru yürütmemek ve ifsat etmek, cepheden savaşmaktan daha kötüdür. Başka sınıfların ahlakını ve yaşam tarzını mümkün kılacak aşındırma hareketlerinde bulunmak, cepheden savaşmaktan daha iblisçe bir harekettir. Biz bu konuda da uyanığız. Bu baylara doğru savaşmalarını söyleyeceğiz. Özellikle bağlılık maskesi altında işlerimizi bozmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
Bunlar, kendi canlarına düşkünlerse ve yaşamak istiyorlarsa, gelsinler, kendilerini yaşatalım. PKK, zengin bir harekettir. Bunlar dağlarda üşüyorlarmış. Orada yaşamın alası olmasına rağmen gözleri doymuyormuş. O zaman, gelin de gözünüzü doyuralım. Daha ne istiyorsunuz? İlle de hem bozacağınızı, hem de saflarımızda kalacağınızı söylüyorsanız, karşı cepheye geçin deriz. Şimdi siz de burada kalkıp böyle yaparsanız kötü olacaktır. Hayır, buna cesaret bile edemezsiniz. Düşmandan gelenler bile, burada her gün ibadet eder gibi emirlerimize uyuyorlar. Peki, bu serseriler kim oluyor? Bazıları da bunları kolluyor ve kendileriyle uzlaşıyor. Bu büyük bir terbiyesizliktir. Politikada bu, tek sözcükle ahlaksızlıktır. Kürdistan’da yüzyıllardan beri süregelen “kim kimi kullanır ve aldatırsa” tarzındaki lanetli yaşama ve bu geleneğin içimizde hortlatılmasına karşı çok yönlü bir savaş açıyoruz. Savaşımız oldukça çok yönlüdür. Bunları cepheden savaşa çekmek bizim için başarıdır. Cephede az mı savaştılar? Biz henüz savaşı yitirmedik. Aslında en kötü savaş tarzını deniyorlar.
Bunlar PKK adına, halka karşı en kötü savaş tarzını kullanmayı marifet edinmişlerdir. Böyleleri düşman basınının manşetlerine bile geçti; bizim yüceliğimizi bile lekeleyecek kadar ileri gitti. Zaten soruşturmalarla, bunlardan bazılarının düşmanın bilinçli öğeleri olduğunu, ama birçoğunun da öznel olarak ajanlığa oynadıklarını ortaya çıkardık. Suç ve yargı sorununun çözümünü oldukça ilerlettik. Bunu daha da derinleştireceğiz. Öbür yandan uzlaşmacılığı da açığa çıkardık. Bazıları bizim önderlik yetkilerimizi nasıl tanınmaz hale getirdiler? Bununla uğraşanlar çok oldu, bununla tilki gibi oynayanları gördük. Ama sonunda ne duruma geldiklerini kendileri de çok iyi biliyorlar.
Bizim hayatta en büyük arzumuz, müthiş bir mücadele birlikteliğini dayatmak ve kolektif çalışmaktır. Önemli görevlerimizde, muazzam bir duygu ve düşünce birliğini yaratmak kadar hiçbir şeye ihtiyaç duymuyoruz. Bizimle çalışmak isteyenlerle müthiş bir şevkle çalışırız. Sadece talimatlarımız dinlenmelidir türünden bir yaklaşımdan nefret ediyoruz. Doğrular üzerinde oldukça düşünmek, karar vermek ve yürütmek temel arzumuzdur. Biz burada çocuklarla bile bunu yapıyoruz. Hemen hemen hepiniz yenisiniz. Sizinle olan ilişkilerimiz bile emir ve talimat düzeni altında bulunan ilişkiler değildir. Tersine, sizleri de bir tartışma ve karar gücü düzeyine çıkarmaya çalışıyoruz. Buna karşılık, bazıları gidiyor, en değerli karar gücümüz yerine despotizmi uyguluyorlar. Kendilerine köle olmamakta direnenleri tasfiye ediyorlar. Hareketimize bunu yakıştırmak, işlenebilecek suçlardan en büyüğüdür. Bu, PKK’yi hiç anlamamaktır. Neden bunları bu kadar vurguluyoruz? Çünkü bunların özgürlük anlayışımızla yakın ilişkisi vardır.
Bu özellik, özgürlüğü tanımamaktadır, özgürlükten habersizdir. Hep boyun eğmiştir ve boyun eğdirmeye çalışmaktadır. Bu anlamda çok tehlikelidir.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER