TASFİYECİLİĞİN TASFİYESİ (55.BÖLÜM)
Bu tip, büyük bir ortayolcudur. Bu onun sınıfsal konumundan kaynaklanır. O, sınıf olarak, işbirlikçi-tekelci burjuvazi ile proletarya arasında sıkışıp kalmıştır. Yani, bir eliyle halka bulaşmış, bir eliyle de burjuvaziye; bir ayağı burjuva saflarında, bir ayağı halk saflarındadır. Propagandada halktan yana konuşur veya böyle konuşmayı tercih eder, legal ve rahat koşullarda halk için çalışır, burjuvazinin baskı ve terör koşullarında burjuvaziye teslim olur, onunla uzlaşır ve ona hizmete koşar. Bir kulağı ile proletaryanın gür sesine, diğer kulağı ile burjuvazinin sert sesine dikkatini verir. Rahat koşullarda ve masa başında en keskin eylemci gözükür, zor koşullarda eylem yaptırmaz ve kaçar. Halkçı gözükür, halkı tanımaz. Biçiminde halka benzemeye çalışır, yaşam ve pratikte seçkin bir bürokrat olmaya kendini adar.
Kısacası, onun politika, örgütlenme ve eylemde sürekli karışık bir durumda olması, bu ortayolculuğundan kaynaklanmaktadır. Bu tipin bir de Kürdistan gerçekliğine nasıl baktığına kısaca da olsa değinmek gerekir. Bu tip kemalizmin kültürüyle yetiştiğinden ve bu kültüre, ideolojiye yönelmediğinden veya köklü bir yönelim sağlayamadığından, tersine buna da “üstün, seçkin kültür” diye bir de etiket taktığından dolayı, açık ki şovenist ve en azından da sosyal şovenisttir. Bu tip, bizim halk gerçekliğimizi, bağımsızlık talebimizin doğal bir hakkımız olduğunu reddetmekte ve buna her zaman karşı çıkmaktadır. Gerçi son yıllarda biz dayatıkça bu tip, ince şoven ve sosyal-şoven manevralara başvurdu. Bu sefer ağzına Kürt, Kürdistan sözcüklerini aldı, ama içinden boşaltmak, edebiyat üslubu haline getirmek için bunu yaptı. Ve o hiçbir zaman halkımızı hor gören tutumundan vazgeçmedi. Kendisine “devrimci”, “sosyalist” ve hatta “komünist” sıfatlarını takmasına rağmen, aslında büyük Türk şovenizmi ruhuna ve beynine sinmiş olarak hareket eder.
Halkımızı ve halkımızın mücadelesini küçük görür, bunlara hor bakar. Evet, bu tip, büyük ulus şovenizmini üzerinden atmamıştır. Onun gözünde halkımız yine beceriksiz, iş yapamaz ve herkesin kolayca kandırabileceği bir varlıktır. Bu bayların bazı ünlülerinin halka yaklaşımı böyledir. Kendine Kürt halkının dostuyuz diyen bu bayların gözünde, halkımız ve onun öncü örgütü yine kandırılabilecek, küçümsenebilecek bir gerçek olarak görülmektedir. Bunlara sorulacak olursa kendileri “seçkin, ileri” kültürdendir. Gerçek bu mudur? Kültür, hem de seçkin kültür, ileri kültür dedikleri Türk milliyetçiliği, büyük ulus şovenizmi ve bunun dayandığı kirli tarihtir. Başkalarının emeğini gaspetme, halklar üzerinde en barbar baskıları uygulama mı seçkin kültürdür? Yoksa 60 yıldır örgütlenmeme, eylemsiz ve pratiksiz yaşama mı kültürdür? Eğer belirtmek gerekirse, aslında ortada kültür adına bir şey yok ve var olanı da çalınmış-toplanmış, binbir kurnazlık ve demagoji ile biraraya getirilip birbirine yapıştırılmış bir çöplük yığınıdır.
Bu yığını kültür, ileri kültür diye yansıtmak, ancak kişinin büyük ulus şovenizmi ile iliklerine kadar dolmuş olması veya solcu da geçinse bunun etkileri altında yaşaması ile olanaklıdır. Durumu her yönüyle bu kadar fukara, bu kadar çürük olan bu tip, bizim halkımızı beğenmiyor, hor görüyor ve beceriksiz buluyor. Sormak gerekir, kimdir beceriksiz, kimdir kültürsüz? 60 yıldır burjuvazinin kulu bir sol ve solculuk mu kültürdür, yoksa 1000 yıldır her türlü baskıya karşı ulusal varlığını koruyan ve bugünde dev gibi bir ulusal kurtuluş hareketi geliştiren Kürdistan halkı mı? 60 yıldır bir arpa boyu kadar yol gitmeyen demagoglar ve tasfiyeciler yığını mı beceriksizdir, yoksa yüzyılların katliamı, terör ve baskısına rağmen bütün bunları seçkin bir modern direnişle yırtan ve modern proleter öncü örgüt kurarak, bugün eylemini, örgütlenmesini dünyanın dörtbir tarafına yayan bir halk ve bunun seçkin militan evlatları mı beceriksizdir? Bunlar bugüne kadar demagoji ve kurnazlıklarıyla kendi halkını ve halkımızı kandırmıştır. Ama artık şapka düşmüş, kel görünmüştür.
Bu tipin, dünyanın en beceriksiz, uşak, demagog ve karmakarışık bir tipi olduğu, bir enkaz yığını olarak ortada durduğu açıktır. İşte bu tip şimdi de, bu enkaz haliyle gerek Türkiye proletaryasının gelişim yolunu kapatmaya, gerekse Kürdistan halkının ulusal kurtuluş savaşının gelişimi önünde devamlı engel teşkil etmeye çalışmaktadır.
Biz, bu enkaza ve bunun ulusal kurtuluşumuz içindeki yansıma türlerine karşı da yoğun bir mücadele yürüteceğiz.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER