KÜRT AŞKI - 33. BÖLÜM
Önderlik nedir burada? Direnme, dayanma gücü. Hem olumsuzluğa karşı savaş gücü, hem de aşkı ve zaferi zorlama gücü. Kadını yaşam, özgür yaşam gerçekliğine dönüştürme anlamına geliyor. Dikkat edilirse başkaları, “Önderlik şöyle yaşar, böyle yaşar” diyor. Hayır, yaşamıyorum, çünkü ölçüler bana göre değil.
Şimdi bütün Kürdistan’dan, hatta bütün dünyadan kızlar gelse de, ölçülerime uymadıkça sabahlayamam bir kadınla. Ölçülerim var, ölçülerime bağlıyım. Peki, sizin böyle ölçü gücünüz, estetik, savaş ve zafer gücünüz var mı? Yoksa, senin aşkın, zaferin olmadığı için, senin için kadınlık da, erkeklik de beşpara etmiyor mu?
İyi bir yaşam savaşçısı, iyi bir militan olmak isteyen kadın ve erkek birbirlerini sevebilir. “Sevebilir” demeye de gerek yok. O, sevmesini bilir, aşk-zafer bağlantılarını kurmuştur. Dürüsttür, ilkelidir. Fazla hata da yapılmaz. Çünkü ilkeleri, felsefesi var, çünkü bizzat savaş tanrısıdır.
Aşk ülkedir.
Aşk ülkede özgürlük, örgütte kesin başarı demektir.
Aşk savaştır. Aşk, savaşta zafer demektir. Böyle kadın, böyle erkek olmak çok değerlidir. Karasevda aşka ihanettir.
Anlam giderek somutlaşıyor. Olumsuzlukların birçoğunu yıktık. Kadını özgürlük sahasına çektik, erkeği de klasik erkek olmaktan çıkarıyoruz. Savaşın, aşkın, özgürlüğün zemini doğuyor. Zaten bütün bu savaşlar bir yerde bunun içindir. Ama zafer daha tam değil, kadın daha yeni yeni kendini buluyor. YAJK kadının kendisini bulmasıdır. Bırakın bu fukaraları, bir dağ parçasında kendilerini tartışsınlar, kendilerini konuşsunlar. Bacaklarını, iradelerini, bakış açılarını güçlendirsinler. Bunların hepsi aşk için gerekli. Bunlar aşkın maddi koşullarıdır.
Zavallı bir kadınla asla olunamaz. Teslimiyetçilerin ilk yaptıkları, zavallı kadınları ele geçirmek ve kullanmak. Gerçek bir militan buna tenezzül etmek şurada kalsın, bununla savaşandır. Tutkusu, özgürlüğüdür. Şimdi erkekte de, kadında da özgürlüğe böyle yürüme oldu mu, ona yol olacaksın, ona köprü olacaksın.
Bu erkekle, bu zavallı kadınla hangi aşk yaşanır?
Durumlarınız utanç verici. Sevgi, ilişki isteyen bu utancı ortadan kaldırmalıdır. “Ben sevgi kişiliği miyim, değil miyim? Sevgim bana veya başkasına yarar mı getiriyor, zarar mı?” İşte, ilkin bunlara yanıtlarınız olmalı. “Kadınlığım değerli mi, değil mi? Kadınlığım sonuç alıyor mu?” İşte bu, bilinçli olmak, yani özgür olmaktır. En iyi ahlak, bu bilinçle karar vermektir.
Öz bilinci olmayanın, ahlakı olmaz. Gelene, gidene kendini kullandırtır. Bu da ahlaksızlıktır. Toplumu, bu açıdan ahlaksız olarak değerlendiriyorum. Ahlak dedikleri, en derin ahlaksızlıktır. Çünkü kölelik üzerine kurulmuştur. Kölelik üzerine kurulan ahlakın, vatanı yok, gücü, siyaseti yok, eylemi, savaşı yok. Sadece kölelik hukukuna göre bir zavallıyı eline almış. Bu, en büyük düşkünlüktür. Aslında cinsiyet üzerinde kurulu namus ve ahlak, en büyük ahlaksızlık ve namussuzluktur. Cinste, cinsellikte kendini en azından köleliğin ahlaksızlığından kurtarıp, özgür insanın bilincine kavuşturabilmelidir.
Tabii bu, ilk adım. Bunun üzerine çok şey bina edeceksiniz. Güzellik ilkesi de bunun bir gereğidir. Estetik bütünüyle bir devrim meselesidir. Karşı-devrimin çirkinleştirdiğini, devrim güzelleştirir. Bizde estetik, sanat ilk kez devrimle yaşam buluyor. Devrimin estetiği vardır, bizde çok çarpıcıdır. Devrimin zaten kendisi estetiktir, öyle olmak durumundadır.
Devrim, güzellik yaratıcısı eylemdir.
Yaptığım devrimci tanım, aynı zamanda güzellik tanımıdır. Bu devrimci tanımı kendinize uyarlayın, müthiş güzel olursunuz. O zaman da sevilirsiniz, seversiniz. Kanun böyle diyor, devrim böyle söylüyor.
Bunları ben dayatmıyorum; devrimci yaşam, özgür yaşam istiyor. Özgürlük tanrısı böyle istiyor, ben değil. İşte, sosyalizm istiyor, yurtseverlik istiyor.
Bir de, Devrimci Kadın Partisi, Kürdistan Devrimci Kadın Partisi ciddi bir gelişme olabilir. Büyük bir çelişki, ancak büyük bir parti ile aşılabilir. Dolayısıyla yaşadığınız büyük çelişkiyi, büyük bir pratik ile aşma düşüncesi de, üzerinde durulmaya değer. Sorunlarınız ağırdır. Partileşin! Kendinizi örgütlemeniz gerekir. Bu kadar kadın yanlısı bir düşünceye sahip olmama rağmen, sanırım bastıran erkek yönüm daha ağır basabilir. Kendimi kontrol edemem ve kavga çıkar, baskı çıkar, sorun çıkar. O açıdan kendi kurtuluşunuzu kendiniz ilerletmelisiniz.
Çok ilginç, değil mi? Bu parti doğarken, ilginç kararları çıkar. Erkeklerin bütün yaklaşımlarına, kadın örgütü adına cevap vermek ilginç olur. Duygular hakkında bile karar verebilirsiniz. Böyle bir şey gelişirse belki de erkek yalvaracak konuma gelebilir. Tüm planlarınızı hayata geçirebilirsiniz.
Düşünüyorum da; ne kadar kadın hayali varsa, hepsi örgütle hayata geçirilir değil mi? Mesela daha önce yetkisiyle, parasıyla, gücüyle gelip kadını alan erkeğe, “Kendini kanıtla. Siz ne diye gelip kadın istiyorsun” diyeceksiniz. Eskiden ailelerden isterlerdi. Şimdi kadın partisinden istesinler. Elli tane koşul ileri sürebilirsiniz. Ağadan isterlerdi, muhtardan isterlerdi. Tabii onların hepsi alçak. Özgür Kadın Partisinden kız isterlerse, olağanüstü şartlarınız var. Gerçekten sizin için çok önemli bir kurtuluş imkânı. Adamı, adam edinceye kadar koşullarınızı dayatırsınız.
21 Eylül 1998
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER