KÜRESEL SERMAYENİN TÜRKİYE KAYYUMU AKP
KÜRESEL SERMAYENİN TÜRKİYE KAYYUMU AKP
Küresel güçlerin güncelde dizayn ettiği Türkiye'deki siyasetin öngörülmeyen sonuçları karşısında hazırlıklı olmak siyaset bilimcilerine önemli avantajlar sağlar. Zira bu küresel aktörlerin servis ettiği yönlendirmeye dayalı gündemlerle algı yönetimine kurban gitme riski her zamankinden çok daha fazladır. Türkiye'de iç siyasi dengeler ve çelişkiler çoğunlukla büyük fotoğrafı görmenin önünde bir engel teşkil eder. Erdoğan savaş rejimine yeniden onay veren küresel güçlerin derin hesapları vardır. Bu denklemde Kürt soykırım konseptine ve Sayın Öcalan’ın paradigmasına direk bir saldırı startıdır da bu destek.
Sağlıklı sonuçlara gitmek için Türkiye'de yapılan seçimleri küresel güçlerin oluşturduğu denklemin derin hamleleriyle birlikte okumak bizlere önlemler alma noktasında yararlı olacaktır. Bu seçimler ve ortaya çıkan sonuçları Ortadoğu krizlerinin daha da derinleştirilmesi açısından küresel güçlerin çıkarları ile bire bir örtüşüyor. Ukrayna ve Rojava tekrardan bu güç odaklarının yeni hamlelerine sahne olacak. Avrasyacı eksen ile ABD, İngiltere ve İsrail bu küresel denklemin ana aktörleridirler. Türkiye'ye son dönemde aktarılan ve yönlendirilen Arap ve Güneydeki Kürt sermayesi bu küresel dizaynın önemli araçlarıdırlar. Bu açıdan küresel sermayenin izini sürmek daima bizleri asıl amaçlanan gizli ajandanın siyasi sonuçlarına götürecektir.
Aslında T.C egemenlerinin 2023 hedefleri dedikleri şey Türkiye’yi kurgulayan küresel güçlerin Lozan ve Sykes-Picot Anlaşmalarını yeniden revize etmelerinde başka bir şey değildir. Bu seçimlerle birlikte küresel güçler tekrardan Türkiye’yi dizayn ettikleri AKP ve muhafazakarlık projesi eliyle yeni kayyumlar atadılar ve pozisyonlarını daha da güçlendirdiler. BOP projesinin verimli tohumu muhafazakar işbirlikçiliğin AKP’ye verdiği oylar asıl onları palazlandıran efendileri küresel güçlere verdikleri sınırsız bir kredidir. İslam kalkınma bankası, IMF ve Dünya bankası ile bu muhafazakar sermaye grupları arasındaki ilişkilerin tarihi çok eskiye dayanır. Kapitalist İslamcılık denilen mafyatik oluşumun Vatikan’daki Opus Dei (Tanrının mafyası) ile yakın bağları vardır.
Şaibeli seçimlerin yasallığı karşılığında Türkiye’nin kilit kurumlarına jet hızıyla ABD ve İngiltere patentli atamaların perde arkasında çok farklı pazarlıklar var. MİT’e İbrahim Kalın, merkez bankasına Hafize Gaye Erkan ve Maliye bakanlığına Mehmet Şimşek’in kayyum olarak atanmaları yeni bir sürece işaret ediyor. Buna karşın Türkiye karanlık iç dinamiklerinde şimdiden alttan alta kazan kaynamaya başladı. Bu seçim Türkiye’de var olan gerilim ve kaosu çok daha derinleştirecektir.
Göçmenler için Avrupa'yı haraca bağlayan Erdoğan şimdi de NATO üyeliği karşılığında İsveç’ten PKK ile yıllardır yürüttüğü savaşın finansmanına destek için 150 milyar dolar rüşvet istiyor. Küresel güçler açısından iyi tanıdıkları politikalarının sadık noteri Erdoğan'ın sınırları ve fiyatı bellidir. Bundan dolayı bir dizi kayyum atamalarıyla birlikte onu iktidarda tekrar tuttular.
Yakın dönemde somut adımları atılan Arap Natosuna Türkiye’nin de eklemlenmesi sürpriz olmayacaktır. İsveç ve Finlandiya’nın Nato üyelikleri de bu küresel planların bir parçasıdır. Seçimler illüzyonu ile küresel sermayenin halkları bu milliyetçi, muhafazakar projeye entegre etmesi beraberinde bir sürü yeni çatışma ve gerilim alanları da yaratacaktır. Dünya yeniden bu sermayedar küresel güçler tarafından resete ediliyor.
Kürt halkına gelince; Kürtler Ortadoğu'da uluslaşmasını tamamlamamış ve sınıf gururunu bile yaşayamamış bir halktır. Her seferinde ulusal birlik hayallerini bir başka bahara erteleyen Kürtler 21. Yüzyılda yeni trajediler yaşamanın da eşiğindeler. Kürt halkı iç sorunlarını tükete bilirse ve yönünü güçlü bir şekilde demokratik dünyaya dönerse yeni müttefikler ve dost halklar bulacaklardır. Ama önce birbirleriyle olan kangrenleşmiş sorunlarını tez elden çözmeliler. Kürtler açısından bu yakıcı küresel denklemde en büyük çıkış merkezi olmaya aday coğrafya ise Rojava’dır. Sürpriz gelişmelerin kapılarını aralayacak fırsatlar burada belirginlik kazanıyor. Güneyin gelecekteki kaderini de çizecek olan işte bu Rojava'da ki sürpriz gelişmelerdir.
Kerem Çiftçi *Gazeteci-Yazar
YORUM GÖNDER