NASIL YAŞAMALI? II CİLT -169.BÖLÜM
Büyük İntikam Beslemeyen Büyük Duyguları Olmayan Büyük Savaşamaz
Siz hamle yapmayı ve mevziye yatmayı düşman karşıdan göründüğü zaman yapıyorsunuz. Ben bunu hiç eylemden saymıyorum. Benim mevzilenmem, pusuya yatmam, silahları kullanmam daha değişiktir. Savaşçının biraz böyle büyüklüğü olmadan kaba savaşa da anlam veremez. Büyük intikam beslemeyen, büyük duyguları olmayan savaşı yürütemez. Komutan düşmanın kokusunu bin kilometreden alandır.
Hani derler ya, uçan kuştan nem kapmak. Bütün gelişmeleri böyle ele almayan bir kişilik, savaşta seçkin bir komutan olamaz. Ama size göre düşman gözüktüğü zaman aniden görür ve vururum diyorsunuz. Daha öldürücü darbeler vurulabilir. Biz burada her gün öldürücü darbeleri düşmana vuruyoruz, bizim yaşamımızın kendisi en büyük öldürücü darbedir. Hatta ölümümüz de her an dirimiz kadar öldürücü olmaya devam edecek. Bunu yakalayacaksınız. Kaba savaşçılıkla, eski ilkel tarzla biz en fazla kendimizi vurduk. Her gün eğitim görüyorsunuz, biraz kapasite kazanın.
Neden vicdansızlık yapıyorsunuz, neden bu kadar zekâsızlık örneği olmaya devam ediyorsunuz? Dürüst gençlersiniz, oldukça da iddialısınız. Sanmıyorum kötülük tohumları içinizde o kadar yeşermiş olsun. Sizinki eğitime kapsamlı yaklaşmayı bilememektir. Yüzeysel ele alma, düşmanın dayattığı zayıflıkları, zayıf zemini yırtamamaktır. Düşman sizi güçsüz bıraktı. Yoksa belirttiğim hususları kendinize yedirirseniz, kesin önünüzde durulamaz. Ama düşünce, yoğunlaşma nerede? Büyük hata yapıyorsunuz. İlk yetmezlikleri rahatlıkla yaşayabiliyorsunuz. İnsan bundan oldukça çekiniyor.
Bizim militanlık asla böyle olmamalı diyorum. Kontralar, içimizdeki gizli hainler de kendini planlayıp saldırabilirler. Münafıklar her zaman çıkar, allarlar-pullarlar, kuzu postunda kurt gibi görünürler, melek yüzlü olurlar. Böyle birçok biçim saptırması var. Safız belki, her zaman görmeyebiliriz ama bunlar vardır. Bizim de bir tarzımız var. Bütün bu sahtelikleri şimdiye kadar karşılıksız bırakmadık. Kazanan nedir, kimdir? Özgürlüktür ve biziz.
Bana dayanarak, “sen bize bu kadar lazımsın” diyerek de en büyük hainlikleri, münafıklıkları geliştirenler tarih karşısında şimdi nasıldırlar? En kendini kurnaz sanan, bütün görev, yetkilerine, sorumluluk anlayışlarına; en aşağılık, vicdansız yaklaşımlarla değerlerini çürütenler kimlerdir ve durumları nasıldır? Hâlâ köylü kurnazlığını bin bir kılıfa büründürerek, kendi bireyciliklerini amansız dayatarak yaşayanlar kimlerdir? Onları da görmeliyiz. Ben mi böyle diyorum? Hayır, ısrarla canımız istiyor, biz böyleyiz, hatta bir günlük paşalık uğruna bilmem ne olursa olsun böyle dayatır yaşar gideriz diyorsunuz. Bundan sonra da acıma, af dileme, daha sonra da beni tarih yerine koy.
Bir savaşçı olduğunu unutma ve karşımda da böyle ağlama. Hem içimizde yer alıp ve hem merhamet dileme. Biz bir savaş örgütüyüz, onun kurallarına bağlı kal. Yine en büyük yücelik, en büyük zenginlik senin olsun. Bunu söylüyorum ve bu anlaşılmalıdır. Neden anlaşılmasın? Parti içinde düzende olduğu gibi hırsız mı, talancı mı, vurguncu mu, despot mu barındıracağız? Asla! Bizim hareket büyük bir ailedir, çok büyük bir saygı ve sevgiyle gelişen bir ailedir. Sen bunu kötüye kullanamazsın. Yani ailemizin yaramaz çocuğu gibi veya sızmış birileri gibi bozamazsın. Bunu mutlaka anlamalısınız. Aile dersi sosyal dersimizdir. Ve bir de böyle büyük bir aile dersi var.
PKK'nin de büyük bir aile olduğu, onun da dünyasının büyük bir dünya olduğu unutulmamalıdır. Eğer başarırsa insanlığa örneklik teşkil edeceğini söyleyebiliriz. PKK bir savaş örgütüdür, bir savaş ailesidir. Yetkinleştirmeye büyük bir tutkuyla devam edeceğiz. İnsanlar böyle büyük değerler için yorulmazlar. Düşmanın yaptıklarına, geriliklerine bakarak kendilerini ayarlarlar. Bir de insan isterse kendini atom bombasından daha etkili yapabilir, öyle kendilerini işletirler ve sonuç kesin başarıdır.
HALKLAR ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN
YORUM GÖNDER